PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çekmek için tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde 8 Kasım’da açlık grevine başlayan Demokratik Toplum Kongresi(DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi(HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in eylemi 61. gününe girdi. Aynı taleple 16 Aralık tarihinde cezaevlerinde tutukluların başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemleri yayılmaya devam ediyor. Fransa’nın Strasbourg kentinde 16 Aralık’ta başlatılan süresiz dönüşümsüz açlık grevi ile, Hewler ve Galler’de tecridin kaldırılması talebi ile başlatılar eylemler sürüyor.
Giderek yayılan eylemlere cezaevlerindeki tutukluların ailerinden de destek geldi. Jinnews’ten Zeynep Durgut’a konuşan tutuklu aileleri duyarlılık çağrısı yaptı. Tutuklu annesi Sinem Erol, tecridin son bulması için başlatılan eylemlere ses olunması gerektiğinin altını çizdi. Erol şöyle konuştu: “Leyla Güven bu eylemiyle beraber, tarihi sorumluluğu omuzlamıştır. Zulüm ve ırkçı güçler bu eylemle beraber yıkılmış ve hüsrana uğratılmıştır. Yıllardan beridir cezaevlerinde tutuklular üzerinde ağırlaştırılmış bir tecrit var. Tarihte açlık grevlerinin elde ettiği kazanımlar vardır. Bu eylemle tecridin bir insanlık suçu olduğu tüm dünyaya duyurulmuştur. Biz canı gönülden inanıyoruz ki Leyla Güven öncülüğünde başlatılan açlık grevi eylemi başarıya ulaşacaktır. Sonuna kadar da destek veriyoruz.”
Esmer Koç ise, “Türkiye cezaevleri suçsuz insanlarla dolmuş taşıyor. Cezaevlerinde başlatılan bu eylem, mücadelenin dili ve özü haline gelmiştir. Çok iyi bilinmelidir ki mücadele hiçbir zaman bitmeyecektir. Leyla Güven bu eylemle beraber Kemal Pirlerin ruhunu cezaevlerinde canlandırmıştır. Biz de sonuna kadar destekliyoruz. Gelin hep beraber tecridi kıralım, barışı getirelim” diye belirtti. Şemse Engin de 2 oğlunun cezaevinde olduğunu belirterek cezaevlerine ses olunması gerektiğini vurguladı. Engin, “Zulme karşı mücadele haktır. Leyla Güven’in durumu gün geçtikçe ağırlaşıyor. Kürt halkının Leyla Güven’e ses olması gerekir. Susmayın, Leyla’nın mücadelesini büyütelim, zafere ulaşalım.”
Ankara’dan çağrı: Ses olalım
Ankara’daki sanatçı, siyasetçi ve insan hakları savunucuları tecride karşı başlatılar eylemlere ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Berivan Altan ve Selman Güzelyüz’e konuştu. Ankara’da fotoğraf sanatçısı ve şair Mehmet Özer, Güven’in sesine yanıt olma çağrısında bulundu. Özer, “Ne büyük acıdır ki insan sözünü toplumun büyük kesimine ulaştırabilmek için bedenini açlığa yatırır ve kendini aslında ölüme yatırarak, görünür kılmak ister. Ne büyük acıdır ki bu çığlığa sessiz kalınır. Bugün Leyla Güven’in sesine ses olmak gerekir” dedi. Herkesin yaşam hakkının kutsal olduğunu söyleyen Özer, “Leyla Güven en temel insan hakkını savunup, tecride karşı bedensel ve ruhsal bütünlüğü savunmak için kendini açlığa yatırmış durumda” diye belirtti.
Tecridin yeni bir uygulama olmadığını 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ile birlikte cezaevlerinde uygulandığını dile getiren Özer, şöyle devam etti: “Tecridin amacı toplumsal itiraz dilini ortadan kaldırmak ve muhalefeti sindirmektir. Sessizleştirerek, yok sayarak iktidar kendi siyasal süreçlerinin meşrutiyetini kanıtlamak istemektedir ve buna karşı bugün büyük bir itiraz vardır.İtirazda insanların bedenini ölüme yatırmasıdır.”
Şair Mahmut Temizyürek de, tecridin bir kör düğüm haline geldiğini belirterek, şunları söyledi: “Devletin inatlaşması bu ülkeyi uçuruma doğru sürüklüyor. Biran önce bu baskıların kalkması ve siyasi mahkumların serbest bırakılması gerekiyor. Bunun içerisinde tecrit de var. Leyla Güven çok büyük bir mücadele veriyor.” İHD Ankara Şube Eşbaşkanı Fatin Kanat ise Leyla Güven’in halkın oylarıyla seçilmiş bir milletvekili olduğunu hatırlatarak tecridin Birleşmiş Milletler (BM), Helsinki Sözleşmelerine taraf olan Türkiye Cumhuriyeti için kendi hukukunu çiğneme anlamına geldiğine dikkat çekti. Kanat, “Umarım Leyla Güven’in başlattığı bu açlık grevi demokratik kanalları açar. Ölümlere dönüşmeden daha acı sonuçlar yaşanmadan bir yol kanal açılır ve çözüm yolu tekrar gündeme gelir” diye belirtti.
Güven’in başlattığı açlık grevinin var olan çözümsüzlüğü ortadan kaldırmaya yönelik olduğunu dile getiren HDK Ankara İl Eşsözcüsü Fatma Kılıçarslan, “Barış sürecinde bir yaşam için yapılan bu eylemin talepleri etrafında kenetlenmek gerekir. Güven’in taleplerine kadınların ses olması gerekiyor. Cezaevlerinde yükselen bu direnişe ses vermek gerekiyor. Ölümlerin yaşanmasını istemiyoruz ve bu noktada devletin çözüm üretmesi gerekiyor” ifadelerinde bulundu. İmralı’da uygulanan tecridin insanlığa karşı uygulandığını vurgulayan HDP Ankara İl Yöneticisi Abdurrahman Ayhan, bu tecridin kalkmasıyla birlikte halklar arasında yaratılmaya çalışılan düşmanlığın son bulması anlamını taşıdığını ifade etti. Ayhan, duyarlı, vicdanlı tüm kesimlerin buna ses vermesi gerektiğini söyledi.
Avrupa alanlardaydı
Tecride karşı Avrupa’nın birçok kentinde Kürtler ve dostları alanlara çiktı. İsviçre’nin Zürih, Yunanistan’ın Atina, Almanya’nın Hamburg, Giessen, Mainz, Oldenburg, Freiburg, Friedrischafen, Stuttgart, Berlin, Dresden, Düsseldorf, Hildesheim ve Saarbrücken, Hollanda’nın Rotterdam, Fransa’nın Rennes ve Montpellier kentlerinde alanlara çıkan binlerce kişi açıklama, yürüyüş ve mitinglerde açlık grevlerine destek vererek, tecridin bir an önce kaldırılmasını istedi.
İsviçreli kadınlardan destek
İsviçre’de 14 Haziran 2019’da yapılacak olan Kadın Grevi öncesi bir araya gelen kadın örgüt ve kurumları, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridi protesto etmek için başlatmış olduğu açlık grevinin 61. gününde olan Leyla Güven’e destek verdi. Beritan Kadın Meclisi ile Zürih-Amed Kardeşlik Köprüsü komitesinin de içerisinde bulunduğu 2019 İsviçre Kadın Grevi tertip komitesi tarafından Türkiye Konsolosluğuna iletilmek üzere, Türkiye’de yaşanan tutuklama, işkence ve hak ihlallerini içeren bir mektup gönderildi.
HABER MERKEZİ