Öcalan üzerindeki tecridi protesto amacıyla yaşamına son veren tutuklu Zülküf Gezen için eylemler sürüyor. Cezaevi arkadaşı, ‘Zülküf duruşuyla bize moral ve cesaret verirdi’ derken, açlık grevinde durum kritik
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlattığı açlık grevi eylemi 133. gününde devam ediyor. Güven’in ardından 66 cezaevinde yüzlerce tutuklunun başlattığı açlık grevi eylemi 95., yaklaşık 7 bin tutuklunun başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi ise 20. gününde. Yine aynı taleplerle Federe Kürdistan Bölgesi’nin Hewler kentinde HDP üyesi Nasır Yağız’ın eylemi 120, Gallerde İmam Şiş ve Strasburg’da gazetecilerle siyasetçilerin başlattığı eylem ise 94. gününde devam ederken, Kanada’nın Toronto kentinde bulunan Yusuf İba ise 68 gündür eylemini sürdürüyor.
Eylemciler tecrit sonlanana kadar eylemlerini sürdüreceklerini söylese de hükümetten yana söz konusu talep konusunda 133 gündür herhangi bir açıklama gelmedi. Hükümetin bu sessizliğini ve tecridi protesto etmek amacıyla 16 Mart günü Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan Zülküf Gezen yaşamına son verdi. Gezen’in polis tarafından kaçırılan ve zorla defnedilen cenazesinin ardından tepkiler devam ederken cezaevi arkadaşı Gezen’i anlattı. Zülküf Gezen ile 2012 yılında sevk edildiği Giresun Cezaevi’nde tanışan Şahabettin Demir, Zülküf Gezen’e cezaevinde “Özgür” diye hitap edildiğini söyledi.
Gezen’in arkadaşlığı, yoldaşlığı, duruşu ve ideolojik yaşam tarzının herkese moral olduğunu ifade eden Demir, “Her birimiz farklı cezaevlerinden oraya gelmiştik. Zülküf arkadaş ilk yakalandığında ağır işkenceler yapılmıştı. Hatta anlatımlarına göre sorgusuna Diyarbakır Valisi girmişti. Vücudunun her yerinde yaşadığı işkencenin tahribatları vardı. Ancak bunlara rağmen onun duruşu hepimize cesaret ve moral veriyordu” dedi.
‘Moral kaynağımızdı’
2012 yılındaki açlık grevlerine beraber girdiklerini ifade eden Demir, “Zülküf arkadaş sağlık sorunları olmasına rağmen açlık grevine girdi ve uzun süre eylemini devam ettirdi. Çok fedakar ve arkadaşlık ilişkileri iyi olan bir arkadaştı. Sporda, sohbetlerde birlikte hobiye çıkıyorduk. Eğitim konusunda kendisini çok iyi geliştirmişti. Açlık grevlerinde bize sürekli moral veriyordu” diye konuştu.
Gezen’in her şeye kusursuzca baktığını söyleyen Demir, “Koğuş içerisindeki bütün her şeyi kendisi yapardı. Zülküf’ün içinde sürekli bir umut vardı. Bize; ‘en kısa zamanda ülkemize döneceğiz’ diyordu. 2012 yılında birlikte 68 günlük açlık grevine girdik. Açlık grevi süresince hep o bize moral veriyordu. Sanki o açlık grevinde değilmiş gibi bize refakatçilik yapıyordu” ifadesinde bulundu.
Anneler: Sessizliği kırmalıyız
Şırnak’ın Cizre ilçesindeki anneler, Zülküf Gezen’i anarak, cenazesinin polisler tarafından kaçırılarak, defnedilmesine tepki gösterdi. Bandırma 2 No’lu Cezaevi’nde tutuklu olan ve 1 Mart tarihinden bu yana süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan Mustafa Acet’in annesi Taybet Acet, cezaevinden cenazeler çıkmasını istemediklerini belirtti. Acet, “Zülküf’ün cenazesini kaçırarak, ailesinin bile gelmesine izin vermeden defnettiler. Bu devlet Müslüman değil mi? Tüm anneler ayaklanarak, ses çıkarmalıdır. Barış istiyoruz artık” diye konuştu. Bandırma 2 No’lu Cezaevi’nde 1 Mart’tan bu yana açlık grevinde olan Naif İşçi’nin Gezen’in acısını yüreklerinde hissettiklerini belirterek, “Biz de Zülküf’ün anneleriyiz. Tüm cezaevlerindeki tutuklular bizim de çocuğumuz. Bugün Zülküf gitti, yarın sıra bizim çocuklarımızda. Bugün ona yapılan uygulama yarın bizim çocuklarımıza yapılacak. Hepimiz sesimizi çıkarmalıyız. Ayağa kalkmalı, sessizliği kırmalıyız” dedi.
Gençlerden Gezen için eylem…
Adana’da gençler, Zülküf Gezen için eylem yaptı. Yüreğir ilçesine bağlı Kiremithane Mahallesi’nde bir araya gelen gençler, ana yola “Zülküf Gezen ölümsüzdür” yazılı pankart astı. Gençler sokak duvarlarına da, “Zülküf Gezen ölümsüzdür” ve “Leyla Güven onurumuzdur” yazılamalar yaptı. Öte yandan, HDP Adana İl Meclisi üyeleri de, Seyhan ilçesine bağlı Denizli Mahallesi’nde “Zülküf Gezen ölümsüzdür” yazılı dövizleri duvar ve elektrik direklerine astı. Cizre’de de Gezen ve Güven için duvar yazılamaları yapıldı. Polis, yazılamaların olduğu yerleri sprey boyayla kapattı.
Engellemelere rağmen…
Zülküf Gezen’in cenazesinin polis tarafından kaçırılıp gecenin bir yarısı ailesinden sadece 4 kişinin katılımıyla defnedilmesi tepkilere neden oldu. Gezen’in mezarının ziyaret edilmemesi için önceki günden beri yoğun önlem alan polis, gün içinde HDP’lilere müdahalede bulunmuştu. Tüm engellemelere rağmen yurttaşlar, Yeniköy Mezarlığı’na giderek Zülküf Gezen’in mezarını ziyaret ediyor. Kimisi mezarda Yasin okuyor kimisi de mezara karanfiller bırakıyor.
‘Öz yoksa, bedenin hiçbir anlamı
Kocaeli 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde 16 Aralık 2018’den bu yana 94 gündür açlık grevinde olan Necla Atak, yazdığı bir mektupla açlık grevi eylemini anlattı. Ancak açlık grevinin 57’inci gününde yazdığı mektup Cezaevi Mektup Okuma Komisyonu tarafından bazı kısımları sansürlenerek 1 ay sonra aileye teslim edildi. Atak’ın gönderdiği mektupta açlık grevleri ve cezaevinde yaşananlara ilişkin kısımların da kesildiği görüldü. “An’ın doğurduğu tarihi direniş ruhuyla gayet iyi ve moralliyim” sözleri ile mektubuna giriş yapan Atak, gönderdiği bir çok mektubun yerine ulaştırılmadığını söyledi. Atak’ın bir çok yeri sansürlenmiş mektubunun bir kısmı şöyle: “Ben de kendi adıma böylesi tarihi misyonu ağır olan bir süreçte yer almış olmanın mutluluğunu her an yaşıyorum. Yaşamda önemli olan uzunca yaşamak değildir, anlamlı bir yaşamın sahibi olmaktır. Anlamlı bir yaşam da özgürce olur. Onun için bilge ‘Yaşam; ya seni özgür yaşayacağım ya da hiç yaşamayacağım’ diyor. Bizler de ya onurumuzu kazanıp özgür yaşayacağız ya da onursuzcaköle yaşamı yaşamdan saymayacağız.”
Hücrede 44 gündür açlık grevinde
Elazığ 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Siirt eski İl Eşbaşkanı Reşit Teymur (25), 4 Şubat tarihinden beri açlık grevinde. Baskılar nedeniyle ailesi Irak Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki Maxmur Kampına yerleşen Teymur, “örgüt yöneticiliği” iddiasıyla 31 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 2016 yılından beri tutuklu bulanan Teymur’un amcası Nazım Teymur (50), yeğenin 2016’da tutuklanarak Elazığ 2 No’lu cezaevine götürüldüğünü aktardı. Yeğeninin, 44 gündür tekli hücrede açlık grevine devam ettiğini kaydeden amca Teymur, “Bu eylemleri haklı ve insani bir hak talebidir. Ellerinde var olan tek şey, bu eylem biçimidir” dedi. Amca Teymur, cezaevlerinde başlayan açlık grevlerine cevap olunması gerektiğini vurgulayarak, “Ne kadar imkanımız varsa tutukluların arkasında durmalı ve sahiplenmeliyiz” diye konuştu.
‘Tek gündem açlık grevleri olmalı’
Dersim Devrimci Güçbirliği bileşenleri temsilcileri, açlık grevindeki Güven ve tutukluların taleplerinin karşılanması çağrısında bulundu. Güçbirliği Dersim Belediye Eşbaşkan Adayı Nurşat Yeşil, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecrit ile ülkedeki baskıların kaldırılması talebiyle başlatılan açlık grevi eylemlerinin kritik bir aşamaya geldiğini söyledi. Açlık grevi eylemlerinin baskı ve hukuksuzluklara karşı olduğunu ifade eden Yeşil, “İnsanlar sırf barış ve özgürlükler için bedenini açlığa yatırdı. Yapılan eylemler önemlidir. Onların talebi tüm toplumun talebidir. Halk olarak bu eylemleri güçlü bir şekilde sahiplenerek, ülkenin tek gündemi haline getirmemiz gerekiyor” dedi.
Açlık grevi eylemi suç değil
HDP Milletvekilleri Tayyip Temel, Dersim Dağ ve Murat Sarısaç’la birlikte 7 HDP üyesinin tecridin kaldırılması talebiyle başlattıkları açlık grevi eylemi devam ediyor. HDP İl Örgütü’nde parti vekilleriyle birlikte açlık grevine giren 5 kişi “Örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklanırken 2 kişiye de ev hapsi verildi. İlk kez Türkiye’de açlık grevine girmekten dolayı insanların “Örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandığını söyleyen Avukat Şivan Cemil Özen, yaşananları değerlendirdi. Açık grevlerinin Türkiye’deki yargı mevzuatı çerçevesinde “bir ifade biçimi” olarak yer aldığını ifade eden Özen, grevcilerin taleplerini duyurmak ve dikkati çekmek, iktidara, yöneticilere taleplerini iletmek amacıyla yaptığı bir eylem biçimi olduğunu belirterek, “Bu kendini, kendi bedenini açlığa yatırma durumu, tamamen bir ifade özgürlüğü temellinde değerlendirilmelidir” ifadesini kullandı. Açlık grevlerinin engellenmesi ve açlık grevi eylemcilerinin tutuklanmasını “suç” olarak tanımlayan Özen, “Savcıların bu barışçıl ifade özgürlüğünü kısıtlayacak olan her türlü davranışı suçtur. Barışçıl olma özelliği taşıyan her eylemin engellenmesi suçtur. Kamu görevlisi engelliyorsa görevini yerine getirmiyordur. Bu da görevi ihlaldir. Siz açlık grevi eylemcilerinin eylem biçimini ya da ne için yapıldığını kabul etmeyebilirsiniz, hoşunuza gitmeyebilir. Ama buna katlanmak zorundasınız. Bu bir ifade biçimidir, bu bir ifade özgürlüğüdür” diye belirtti.
HABER MERKEZİ