Hasta tutuklu Semire Direkçi, gönderdiği mektupta ‘Tek başıma kendime bakamadığım için çok zorluk çekiyorum. Harekete geçmek için ölmemi mi bekliyorsunuz? Sesimizi duyun’ dedi
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, F Oturumu eyleminin 444’üncü haftasında Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutulan hasta tutuklu Semire Direkçi’nin durumuna dikkati çekti. Açıklama, koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirildi.
Açıklama yapan komisyon üyesi Mehmet Acettin Covid-19 salgını karşısında alınan tüm önlemlere rağmen vaka sayısı ve ölümlerin her geçen gün arttığını belirterek, “Bu tehlikeli gidişat, hapishanelerin özgün koşulları ve alınmayan önlemler nedeniyle mahpuslar için toplu ölüm riskini gündeme getirmiş bulunmaktadır” dedi.
Tedaviye erişim neredeyse engellendi
Cezaevlerinde vaka sayılarının da giderek arttığına dikkati çeken Acettin, “Tedaviye erişimin neredeyse durma noktasına gelmesi, beslenme ve hijyen imkanlarının yetersizliği yanında önlem adı altında aile görüşleri kısıtlanarak, sosyal alanların kullanımı yasaklanarak, kitap, gazete ve dergilere sınırlama getirilerek, bu ve benzeri uygulamalarla hak gaspları meşrulaştırılmakta, mahpusun dışarı ile bağı kopartılarak tecrit derinleştirilmekte, mahpus yalnızlaştırılarak sosyal dayanışmadan mahrum ve savunmasız bırakılmaktadır. Nitekim pandemi ve yukarıda belirttiğimiz sorunlar nedeniyle ölüm riski ile burun buruna yaşamak zorunda kalan ağır hasta mahpuslardan 75 yaşındaki Takiyettin Özkahraman 19 Eylül günü ve 76 yaşındaki Ali Boçnak 23 Eylül günü Patnos L Tipi Hapishanesinde yaşamlarını yitirmiş bulunmaktadır. Bu nedenle ileri yaşlarına ve ağır hastalıklarına rağmen pandemi koşullarının yarattığı ağır risk görmezden gelinerek hapiste tutulan bütün mahpusların derhal serbest bırakılmaları çağrımızı yineliyoruz” diye konuştu.
‘Çok zorluk çekiyorum’
Hasta tutuklu Semire Direkçi’nin 23 yıldır cezaevinde tutulduğuna vurgu yapan Acettin, Direkçi’nin kendilerine gönderdiği mektupta “Pandemi var diye ameliyatımı yapmıyorlar. Çok şiddetli ağrılarım oluyor. Ağrılarım için Eğitim Araştırma Hastanesi’ne götürüyorlar. Götürürken çift kelepçe takıyorlar. Cezaevine geri getirdiklerinde karantina odasına koyuyorlar. Tek başıma kendime bakamadığım için orada çok zorluk çekiyorum. Harekete geçmek için ölmemi mi bekliyorsunuz? Sesimizi duyun” diye seslendiğini kaydetti.
Diyarbakır T Tipi Kadın Cezaevi’nde tutulan Semire Direkçi’nin yüksek tansiyon hastası olduğunu ifade eden Acettin, “Yine ileri derecede görme sorunu var. Yaralanmaya bağlı yaşadığı bağırsak sorunları nedeniyle yaşamını tek başına sürdüremez hale gelmiş bulunuyor. 2019 yılında yapılan bir ameliyatla tedavi amacıyla altı aylığına dışarı alınan bağırsaklarının içeriye alınması gerekiyor ama pandemi gerekçe gösterilerek bu ameliyatı yapılmıyor. Direkçi, tedavi, hijyen ve özel beslenme imkanları yetersiz hapishane koşullarında yaşamaya zorlanıyor. Geçen hafta kendisini ziyaret eden avukatlarının aktarımıza göre; Semire Direkçi ağır risk altında tek başına yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Gittikçe direnci zayıflayan Direkçi’nin tedavisi için yetkililerin acilen gerekli adımları atmasına ve toplumsal duyarlılığa ihtiyaç var” diye konuştu.
Ankara’da Karagüzel’in durumuna dikkat çekildi
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi de eylemlerinin 316’ncı haftasında hasta tutukluların duruma dikkat çekmek için İHD Ankara Şube binasında açıklama yaptı. İHD Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Nuray Çevirmen, Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi’nde kalan 57 yaşındaki Muhlise Karagüzel’in durumunu ele aldı. Karagüzel’in yaklaşık bir yıldır cezaevinde olduğunu belirten Çevirmen, durumunun oldukça kötü olduğunu, tedavisinin yapılmadığını ve kötü muameleye maruz bırakıldığını aktardı.
Karagüzel’in yürümede, oturup-kalkmakta ve nefes almakta güçlük çektiğini dile getiren Çevirmen, hastalıklarını şu şekilde sıraladı: “Şeker hastası, yüksek tansiyonu, astım hastası ve bu hastalıklarına dair raporları bulunmaktadır. Burnunda et olmasından dolayı nefes almakta ve konuşmakta güçlük çekmekte, nefes alamadığından dolayı uyumaya korkmaktadır. Ayrıca bel fıtığı olduğundan yürüme ve hareket etmekte sorunlar yaşıyor ve böbreklerinden dolayı da sancılar çekmektedir.”
İlaçları verilmiyor
Karagüzel’in Muş Cezaevi’ndeyken her gün doktora sevk edildiğini, bel fıtığı için acil ameliyat olmazsa felç geçirebileceğini bildirdiğini belirten Çevirmen, Karagüzel’in hastalıklarının tamamının raporlu olduğunu ve mahkemeye sunulduğunu, Muş Cezaevi’ndeyken İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) sevk edildiğini ancak “Cezaevinde kalabilir” raporu verildiğini aktardı.
Karagüzel’in şekerinin zaman zaman 600-700’e çıktığını kaydeden Çevirmen, yüksek şekerin gözüne vurmasından kaynaklı Karagüzel’in gözünün iyi görmediğini söyledi. Karagüzel’in gözleri için defalarca doktora gittiğini belirten Çevirmen, “Avukat görüşünde aktardığı kadarıyla göz ameliyatının çok riskli olması nedeniyle ameliyat olmamış. Avukatına şekerinin bu kadar yüksek olması sebebiyle böbreklerine attığını ve çok şiddetli böbrek sancıları çektiğini, bu nedenle günde 5 ağrı kesici ilaç kullandığını, şeker hastası olduğu için idareden diyet istediğini ancak diyet yapılmadığını, diyet yazdırmak istediğini söylediğini ancak bunun idarece kabul edilmediğini anlattı” ifadelerini kullandı.
‘İnfazı ertelensin’
Mahkeme için Kayseri Cezaevinden Muş’a götürülen Karagüzel’in tek kişilik ring aracına bindirildiğini ve yol boyunca kötü muameleye maruz bırakıldığını ifade eden Çevirmen, “Karagüzel, bilincinin kaybolduğunu, Muş Cezaevine nasıl gittiğini bilmediğini, Muş Cezaevine ulaştığında 1 gün boyunca kimseyi tanıyamadığını, hiçbir şey yiyemediğini ve sürekli ellerinin titrediğini belirtmiş” dedi.
Karagüzel’in tedavilerinin eksiksiz olarak acil başlatılması gerektiğini dile getiren Çevirmen, “Diyet yemekleri verilmeli, hapishanede kalamayacak denli riskli hastalıklarından dolayı da tahliyesi ile ilgili olarak işlemleri başlatılmalı, Adli Tıp Kurumuna tekrar sevki yapılmalı ve infazı ertelenmelidir. Ayrıca mahkemeye giderken hasta olmasına rağmen ihtiyacını karşılayamayarak yaşamını tehlikeye atan sorumlularının tespiti yapılarak, haklarında yasal işlem başlatılmalıdır” çağrısında bulundu.
İzmir
İHD İzmir Şubesi Hapishaneler Komisyonu da yaptıkları açıklama ile cezaevlerindeki hasta tutukluların durumuna dikkat çekti. Covid-19 salgını nedeniyle online yapılan açıklamayı Şube Yöneticilerinden Deniz Bayrak okudu.
Dernek olarak yıllardır cezaevlerindeki hak ihlallerini görünür kılmaya çalıştıklarını söyleyen Bayrak, 18 Eylül’den bu yana sadece Ağrı/Patnos Cezaevi’nde kalan iki hasta ve yaşlı tutuklunun hayatını kaybetmesine dikkat çekti.
Yaşamını yitiren hasta tutuklulardan birinin Muş’un Malazgirt ilçesinde 2017 yılında tutuklanan 75 yaşındaki emekli öğretmen Takiyettin Özkahraman olduğunu hatırlatan Bayrak, “Özkahraman, tutuklandığı sırada herhangi bir sağlık sorunu yoktu. Pandemi nedeniyle tahliye olmak için Adalet Bakanlığı’na iki kez dilekçe verdi ama dilekçeleri yanıtsız kaldı.18 Eylül’de tutuklu bulunduğu Patnos L Tipi Cezaevi’nde fenalaşması üzerine ambulansla Patnos İlçe Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı, daha sonra Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dursun Odabaşı Hastanesi’ne sevk edilerek tedavi altına alındı. Özkahraman, solunum ve akciğer yetersizliği nedeniyle tedavi gördüğü hastanenin yoğun bakım servisinde bir gün sonra 19 Eylül’de yaşamını yitirdi” dedi.
Yaşamını yitiren diğer hasta tutuklunun ise Kars’ta 2009 yılında ‘KCK’ adı altında yapılan operasyonlarda gözaltına alınan Ali Boçnak olduğunu dile getiren Barak, böbrek yetmezliği gibi birçok hastalığı bulunan ve tahliye edilmesi için ATK’ye başvuru yapılan 76 yaşındaki Boçnak’ın 24 Eylül günü yaşamını yitirdiğini kaydetti.
Cezaevleri ölüm üretiyor
Özgürlükleri ellerinden alınan kişilerin insan onuruna uygun yaşamları ve sağlıklarının devletin sorumluluğu altında olduğunu vurgulayan Bayrak, sözlerini şöyle noktaladı: “Cezaevleri ölüm üretiyor. Devlet çıkardığı İnfaz Yasası’nda eşit davranmış olsaydı Boçnak ve Özkahraman yaşıyor olacaktı. Bütün bunlar bizlere gösteriyor ki hasta mahpuslara gerekli hassasiyet ve insanca bir yaklaşım gösterilmemekte, hatta veda hakları bile ellerinden alınmaktadır. Boçnak ve Özkahraman ailelerine sabırlar diliyoruz. Biz insan hakları savunucuları hapishanelerdeki hasta mahpusların durumunu yakından takip edeceğiz.”
HABER MERKEZİ