Tarım alanında faaliyet gösteren kurumların özelleştirilerek satılması tarımda dışa bağımlılık getirirken çiftçinin üstündeki yük katlandı. Çiftçinin devletten alacaklı olduğunu belirten ZMO Başkanı Baki Remzi Suiçmez, çiftçinin toplam 230 milyar TL borcu olduğuna dikkat çekti: Mazotta, tohumda, gübrede, yemde, ilaçta dışarıya bağımlı bir ülkeyiz. Artan gübre maliyetleri nedeniyle çiftçi ya gübresiz ekim yaptı ya da yeterli gübreleme yapmadı. Bu durum rekolte kaybına neden olacak
Türkiye’nin tarım girdileri olarak hesaplanan gübre, mazot, yem, tohum ve zirai ilaçlarda dışarıya bağlı hale getirilmesinin çiftçisinin büyük sorunlar yaşamasına neden oluyor.
Tarım girdilerindeki artışa ilişkin tartışmalar, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) raporlarına da yansıyor. TÜİK verilerine göre, tarımsal girdi fiyatları Aralık 2021’de yıllık yüzde 45,6, aylık yüzde 9,8 oranında artarken, gübrede artış yüzde 152’yi aştı. Ziraat Mühendisleri Odası’nın (ZMO) verilerine göre ise, tarımsal girdi fiyatları sadece gübrede yüzde 100 arttı.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, konuya ilişkin Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu.
Baki Suiçmez, tarımda girdi fiyatlarının geçmişten günümüze aktarılan bir sorun olduğunu belirterek, bunun nedeninin, tarım alanında faaliyet gösteren kurumların özelleştirilerek satılması olduğunu söyledi. Gübre fiyatlarının 15 bin TL ile 20 bin TL arasında değişim gösterdiğini belirten Suiçmez, “Gübre zaten maliyetliydi, kamu kurumları alandan çekilince özel sektör istediği gibi hareket etmeye başladı. Azotlu gübre fiyatları tarihi rekorlara geldi. Artan gübre maliyetleri nedeniyle çiftçi ya gübresiz ekim yaptı ya da yeterli gübreleme yapmadı. Bu durum rekolte kaybına neden olacak” diye konuştu.
Gıda krizi
Önlemlerin alınmaması durumunda gıda krizinin derinleşerek yayılacağını ifade eden Suiçmez, gıda krizinin nedeni olarak çiftçinin yüksel maliyetler nedeniyle tarımdan vazgeçmesini gösterdi.
Suiçmez, şunları söyledi: “Tarımdaki girdi fiyatları geçmişten beri en büyük sorunumuzdu. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle birlikte, petrol, doğalgaz ve elektrik fiyatlarındaki fahiş artışlar doğrudan bizim tarımsal girdi fiyatlarımızı da etkiledi. Biz mazotta, tohumda, gübrede, yemde, ilaçta dışarıya bağımlı bir ülkeyiz. Mazot fiyatlarının daha da artacağını düşündüğümüz bir ortamda çiftçilerimizin, traktör kullanması çok ciddi bir sorun haline geldi. Ekmek kuyruklarını da yağ kuyruklarını da gördük, bunları yaşamamak için üretimde sürekli olmamız gerekiyor.”
Düşük fiyat
Kuraklık nedeniyle rekolte kaybı yaşandığını kaydeden Suiçmez, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) aradaki farkı yurtdışından satın alarak gidermeye çalıştığını aktardı. TMO’nun yerli çiftçiye buğdayda ton başına 2 bin 700 TL teklif ettiğini, ancak yurt dışı alımlarda buğday tonu için 5 bin TL’den fazla fiyat verdiğini hatırlatan Suiçmez, çiftçinin bu nedenle TMO’ya ürün satmadığını kaydetti. TMO’nun düşük fiyat biçmesi nedeniyle çiftçinin ürünü özel sektöre ve stokçulara sattığını vurgulayan Suiçmez, bu durumun ekmek krizi olarak tüketiciye yansıdığını kaydetti.
Doğruyu yansıtmıyorlar
Hükümetin, “Tarımda sorun yok ve çiftçinin borcu yoktur” söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını belirten Suiçmez, çiftçinin kamu bankalarına 170 milyar TL, özel sektöre ise 60 milyar TL borcu olduğunu söyledi. Çiftçinin borçlarına ilişkin verilerin endişe verici olduğunu aktaran Suiçmez, bir an önce somut önlemlerin alınmasını talep etti. Ziraat Bankası’nın tarımsal kredileri azalttığını kaydeden Suiçmez, bankanın çiftçiye uygun kredi vermek yerine başka alanlara yatırım yaptığını söyledi. Suiçmez, “Kuruluş amacı tarımı destelemek olan bir banka tarımı destelemiyor” dedi. Tarım Kredi Kooperatifleri’nin ortaklarını ucuz girdi ucuz kredi sağlaması gerekirken açtığı marketlerle kar etmeye odaklandığını belirten Suiçmez, kooperatiflerin, ortaklarını borçlandırarak çiftçinin üretim araçlarına el koyduğunu söyledi.
Suiçmez, 2006’da çıkan Tarım Kanunu’nun ilgili maddesine göre, devletin her yıl çiftçiye yapacağı desteklemelerin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYİH) yüzde birinden az olamayacağını hatırlatan Suiçmez, hükümetin 2022’ye kadar bu kanunu yerine getirmediği için çiftçinin devletten alacaklı olduğunu ifade etti. Açıklanan desteklerin bir yıl sonra verildiğini hatırlatan Suiçmez, 2022’de verilecek olan 2021 desteklenmelerinin enflasyon karşısında eridiğini ifade etti.
‘Söylemlere değil somut adımlara ihtiyaç duyuyoruz’
Suiçmez konuya ilişkin son olarak şunları kaydetti:
“Enflasyon yüzde 55’ken desteklemeye yüzde 12,5 zam yapıldı, yani zam yapılmadı. 25,8 Milyar TL’lik bir destek açıklandı daha sonra Erdoğan 3,2 milyarlık bir ekleme yaptı. Yani şu an çiftçiye 29 milyar TL bir destek verilecek. İlgili kanun maddesi uygulanırsa 79 milyar TL verilmeliydi. Hükümet kanunu uygulamayarak çiftçiyi desteklemiyor. Bazı desteklemeler açıklıyor ama şekilsel, girdileri düşürmüyor, KDV’yi ve ÖTV’yi kaldırmıyor. Kayıt sistemine kayıtlı olmayan çiftçi destek alamıyor, son 10 yılda 2,8 milyondan 1,8 milyona düştü. Yani çiftçi ‘ben destek de istemiyorum’ diyerek tarımdan çekilmiş durumda. Aktif çiftçi sigortası olan kişi sayısı 1 milyondan 530 bine düşmüş. Bu çekilme SGK kayıtlarına da yansıyor. TÜİK verilerine göre Türkiye yüzde 11 büyüdüyse tarım neden yüzde 2 küçüldü. Sorunsuz bir sektör küçülmez büyür. Biz söylemlere değil somut adımlara ihtiyaç duyuyoruz. Neoliberal politikalar yerini somut önlemlerin yer aldığı kamucu tarım politikalarına dönmemiz gerekiyor.”
ANKARA