Katledilen kadınlar için açıklama yapan Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinden kadınlar, ‘Cinsiyet ayrımcılığına ve erkek zihniyetine dayalı tüm sistemleri şiddetle kınıyoruz’ dedi
Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinden kadınların yer aldığı Güvenlik ve Barış için İşgale ve Kadın Kırımına Karşı Mücadele İnisiyatifi, Mısır ve Cezayir’de katledilen kadınlara ilişkin yazılı açıklama yayınladı. Dünyada “Jin jiyan azadî” sloganının yükseldiğinin vurgulandığı açıklamada, 21. yüzyılın başından beri kadınların hak ve özgürlükleri için mücadele ettiği, erkek egemen zihniyetin de kendi iktidarını ve kontrolünü sağlamak için kadınların irade ve özgürlüklerini gasp ettiği belirtildi. Kadınların çeşitli yöntemlerle katledildiğine dikkat çekilen açıklamada, “Başı kesilerek öldürülen Naira Ashraf, bıçaklanarak öldürülen Salma Bahjat, boğularak öldürülen Kholud Darwish ve yakılarak öldürülen Rima Anan bunun en canlı örnekleridir” denildi.
Önce zihinsel devrim
“Normal ve özgür bir toplum yaratmak için her şeyden önce zihinsel bir devrim yapmalıyız” ifadelerinin kullanıldığı açıklamada, mevcut zihniyetin insanları kontrol altına almak ve tahakküm üzerine kurulduğu, öfkesini kadınlara yönelttiği, kadınların bu zihniyeti kabul etmeyeceği yinelendi. Dijital medyanın şiddetin yaygınlaşmasındaki rolüne de değinilen açıklamada, Mısır, Cezayir ve diğer ülkelerde yaşanan ve korkunç yöntemlerin kullanıldığı olayların buna örnek olduğu belirtildi.
3 temel vurgu
Son olarak Güvenlik ve Barış için İşgale ve Kadın Kırımına Karşı Mücadele İnisiyatifi yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı: “Öncelikle cinsiyet ayrımcılığına ve erkek zihniyetine dayalı tüm sistemleri, yasaları ve gelenekleri şiddetle kınıyoruz. İkinci olarak, kadınlara karşı uygulanan her türlü şiddete, adaletsizliğe ve katliamlara karşı bir kadın hareketine sahip olmalıyız. Nerede olursa olsun her kadına yönelik bu olaylar ve şiddet, kadının özgürleşmesini istemeyen zihniyeti ifade ettiği gibi tüm kadınların yaşadığını ifade etmektedir. Üçüncüsü, kendimizi toplumsal düzeyde kadınlar olarak örgütlemeliyiz ve her türlü şiddet ve zulme karşı kendini koruma mekanizmaları kurmalı ve irade, baskı ve kontrolden yoksun bırakma ve tercihe dayalı evlilik kavramını değiştirmeye çalışmalıyız. Bu, özgürlük ve demokrasiye dayalı katılımcı bir yaşam sürmenin temelidir.”
Kaynak: JIN NEWS