Anayurdu Mezopotamya olan zeytin ağacı kalıntıları, Ürdün Tel Tsaf’ta arkeolojik kazıda bulundu
Binlerce yıl yaşayabilen Zytin Ağacı tarihten bu yana ölmez ağaç olarak bilinir. Zeytin ağacının ana yurdunun Mezopotamya coğrafyası olduğu bilinmektedir. Bilinmeyen şey ise zeytin ağacının insanlar tarafından evcilleştirilip ekilip yetiştirilebilen bir ağaca dönüşmesinin tarihiydi. Ürdün Vadisi’ndeki Tel Tsaf’ın Kalkolitik dönem bölgesinden kömür kalıntılarını analiz eden araştırmacılardan Dr. Langgut, “Ağaçlar, yakılarak kömürleştiğinde bile anatomik yapılarından tanınabilir. Arkeolojik alanlarda bulunan, ocaklardan çıkarılan kömür gibi ağaç kalıntılarını belirlemek, o sırada doğal ortamda ne tür ağaçların büyüdüğünü ve insanların ne zaman meyve ağaçları yetiştirmeye başladığını anlamanın anahtarıdır” diyor.
Zeytin Ürdün’e getirilmiş
Dr. Langgut, laboratuvarında yaptığı çalışmalarda Tel Tsaf’tan gelen kömürün zeytin ve incir ağaçlarına ait olduğunu belirledi ancak, “Zeytin ağaçları Ürdün Vadisi’nde yetişmez” diye belirterek, “Bu, birisinin onları kasıtlı olarak oraya getirdiği anlamına gelir. Bilgiyi ve bitkinin kendisini doğal yaşam alanının dışında bir yere götürmüşler. Arkeobotanikte bu, evcilleştirmenin tartışılmaz bir kanıtı olarak kabul edilir, bu da burada dünyanın herhangi bir yerinde zeytinin evcilleştirilmesinin en eski kanıtlarına sahip olduğumuz anlamına gelir” dedi.
7 bin 200 yıllık köy
Arkeofili’de çıkan haberde Langgut tarafından incelenen ağaç kalıntıları, Tel Tsaf’taki kazıyı yöneten İbrani Üniversitesi’nden Prof. Yosef Garfinkel tarafından toplandığı yer aldı. Prof. Garfinkel, “Tel Tsaf, 7.200 ila 6.700 yıl önce, Beit She’an’ın güneyindeki Ürdün Vadisi’nin ortasında yer alan büyük bir tarih öncesi köydü. Alanda, her biri ekin depolamak için birkaç tahıl ambarı bulunan avlulu büyük evler keşfedildi. Depolama kapasiteleri, tek bir ailenin kalori tüketiminden 20 kata kadar daha fazlaydı, yani açıkçası bunlar büyük servet depolamak için kullanıldı. Ayrıca uzaklardan getirilen eşyalar bulduk: Mezopotamya’dan Ubeyd kültürüne ait çanak çömlek, Anadolu’dan obsidyen, Kafkasya’dan bakır bız ve daha fazlası vardı” dedi.
Ticaretini yapıyorlardı
Langgut, “Meyve ağaçlarının evcilleştirilmesi uzun yıllar alan bir süreç ve bu nedenle hayatta kalma mücadelesi veren bir topluma değil, bolluk toplumuna aittir. Ağaçlar dikildikten sadece 3-4 yıl sonra meyve verir. Meyve ağaçlarının bahçeleri önemli bir başlangıç yatırımı gerektirdiğinden ve daha sonra uzun süre hayatta kaldığından, toprağa sahip olma ve onu gelecek nesillere miras bırakma açısından büyük ekonomik ve sosyal öneme sahiptir. Ayrıca, Tel Tsaf sakinlerinin zeytin, zeytinyağı ve kuru incir gibi meyve ağaçlarından elde edilen ve raf ömrü uzun olan ürünlerin ticaretini yapmış olmaları da oldukça olası” ifadesini kullandı.
Karmaşık topluma ilk adım
Dr. Langgut son olarak şunları söylüyor: “Tel Tsaf arkeolojik alanında, meyve ağaçlarının evcilleştirildiğine dair dünyadaki ilk kanıtları ve idari prosedürlerin başladığını gösteren en eski damgalardan bazılarını bulduk. Bulgular bir bütün olarak, zenginliği ve çiftçiler sınıfının katip ve tüccar sınıfları tarafından tamamlandığı karmaşık çok düzeyli bir toplumun oluşumuna yönelik ilk adımları gösteriyor.”
EKOLOJİ SERVİSİ