Sözlü tarih olarak anlatılan tüm hikayeler, efsaneler, türküler, masallar, mitler vb. bizlerin kulağına bir şeyler fısıldıyor. Hatta bazen haykırış ve çığlığa dönüyor.
Bu anlatı(lan)lar, totalde, toplumsal doku ve ilişki ağlarına, ilişki formlarına etki ederek değişim dönüşümü dayatır. Kolektif hafızaya nüfuz ederek kurumsallaşmaya çalışır.
Haliyle burada ayırt edici bir özellik olarak mitsel hikâyelerin rasyonalitesinden çok içerik olarak nereye varmak istediği esaslı bir meseledir. Tüm dinlerin, edebiyatın ve sanatın kökeninde bulunan bu alan, hakikati anlamada en temel yollardan biridir.
Antik Yunan mitolojisinde geçen “Athena’nın Doğuşu” miti de gerek binlerce yıllık toplumsal zihne yön verme pratiği açısından gerekse dönüşüme uğratılmak istenen toplumsal yaşamın kolektif hafızada şekillenişine dair önümüzde duran ilginç bir hikâyedir.
Öldüren sevgi, sevgi değildir!
Antik Yunan tanrılarının tanrısı, yeryüzünün ve gök yüzünün tanrısı, tanrıların ve insanların “babası” Zeus… Babası Kronos’u tahtından indirerek iktidarı ele geçiren tanrı. Ki babası Kronos da kendi babası Uranos’u yenerek tahtından etmiştir.
Babadan oğula geçen iktidar kavgası, taht kavgaları, güç ve hâkimiyet kavgaları. Tüm bunlar fasit bir daire misali işler!
Zeus; ölümlü/ölümsüz birçok kadınla aşk yaşayan, onları elde etmek için kılıktan kılığa giren, kandıran, oyunlar oynayan, onları aldatan, yani elde etmek için her türlü yolu deneyen ve durdurulamayan bir tanrıdır. Ne kadar da tanıdık bir erkek bu Zeus!
Günlerden bir gün Zeus ilahi bilginin, kutsal aklın, hakikatin bilgisine sahip olan Hikmet tanrıçası Metis’i kendine eş olarak “seçer.” Mutlak bir güç olan “seçme” hakkını elinde tutan Zeus birçok şekle girerek Metis’i etkileyeme çalışır. Zeus her seferinde kendisinden kaçmayı başaran Metis’i uzun bir kovalamacadan sonra yakalar ve onunla “ilişkiye girer.” (“İlişkiye girer” ifadesi hiçbir anlatıda “ilişkiye girdiler” şeklinde karşılıklı yapılan bir edim olarak yazılmamış. Bu da ‘anlatının’ ne denli kurucu bir yerde durduğunu göstermesi açısından son derece önemlidir.)
Ve Metis hamile kalmıştır
Neden Zeus Metis’i kendine ilk eş olarak seçmişti? Metis’e olan aşkından mıydı?
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü’nde şöyle yorumluyor; “Yunanca Metis; akıl, us, düşünme gücü anlamına gelmektedir. Bu yüzden Zeus’un ilk eş olarak Metis’i seçmesi anlamlıdır.” Zeus’un, Metis’i istemesi, onunla vücut bulan akla, düşünmeye sahip olması demekti.
İşte tam da burada kaderin yazıcıları olan üç moira’dan biri “ecel ve kaderin” tanrıçası Atropos iş başındadır. Kader ağrılarını ortaya çıkan kehanetle birlikte örer.
Kehanetine göre; hikmet tanrıçası Metis’in bir kız çocuğu olacaktır, bir daha hamile kaldığında bir erkek çocuğu olacaktır ve bu erkek çocuğu Zeus’u yenerek onu tahttan indirecektir. Zeus ilk çocuğun kendisinden olduğunu biliyordu ama ya ikinci erkek çocuk? Kendi babasına yaptıkları, şimdi onun kaderidir. Bu öyle bir kader ki; babalar oğullarını-oğullar babalarını öldürüyor, uğruna savaşlar çıkarılıyor, iktidar kavgalarında canlı olan ne varsa öldürülüyor.
Kehaneti öğrenen Zeus türlü oyun ve hamlelerle Metis’i kandırarak yanına yaklaşmasını sağlar.
Yanına yaklaşmasını sağladığı Metis’i ve karnındaki kızı Athena’yı tek hamlede yutarak kendi gövdesine alır. Metis Zeus’un gövdesindedir, ona ait olan bilgelik, hikmet ve akıl artık Zeus aracılığıyla elde edilebilir ve onunla anlam kazanabilir. Tanrıların tanrısı Zeus ilahi bilginin “sahibidir” ve onu kendisi ile birlikte diğer tüm erkeklere bahşetmiştir.
Hamile olan Metis’i yutan Zeus bir süre sonra dayanılmaz bir baş ağrısına yakalanır. Yanına gelen oğlu, habercisi ve Tanrıların en kurnazı olan Hermes, onun rahatsızlığını hemen anlar ve Hephaistos’u (ki kendisi Zeus’un oğludur) baltasını getirip Zeus’un kafasında bir yarık açmasını söyler. Zeus’un yarılan kafasından elinde kalkan ve mızrağı, başında zeytin dalı ve omzunda baykuşuyla yeri göğü inleten, “zekâ, sanat, strateji, ilham, savaş ve barış tanrıçası” Athena doğar.
Bu doğum mitinde üzerinde durmamız gereken bir nokta, Athena’yı kimin ve nasıl doğurduğu olabilir. Metis mi? yoksa başında ağrılarla sancılar çeken Zeus ve onu bu ağrılardan kurtaran erkek çocukları Hermes ve Hephaistos mudur? Erkek çocuklarının da tanrıların ve insanların “babası” Zeus’a ebelik yaptığı bu sürece ortak olan erkekler ittifakını nasıl anlamak gerekir?
Athena’nın doğuşunu anlatan bu mit, bize toplumsal yaşamın değişen yüzüne, erkeklerin güç ve hakimiyet alanlarına, kadına dair üretilen tarihin nasıl işlediğine dair derslerle doludur.
Zeus’un yani ‘erkeğin’ aklından doğma bir ‘kadın’ ile karşı karşıyayız.
Bu açıdan Athena miti son derece önemlidir ve arka planında bugün güncel olan pek çok mevzu durmaktadır. ‘Öldürülen bir kadın’ üzerinden doğduğu unutulmamalıdır.
Erkeğin aklından doğan bir eklentidir, komplo üzerinden yenilgiye uğratılmış bir doğumdur. Ana tanrıça kültünden savaş endeksli bir külte geçişin, hiyerarşik konumlanışın da ifadesidir.
Aynı zamanda kadının varlığının tersyüz edildiği, kendi olmaktan çıkartıldığı, başkalaşıma uğratılması üzerinden inşa edilen köleci devlet gerçekliğine de kapı aralar.
8 Mart’a sayılı günler kala
Kadın mücadele tarihi, tam da bu hikâye ile murat edilen aklın, kurucu zihniyetin varmak istediği ruha karşı koymanın da tarihidir.
Zeus’ların aklına karşı, kendi akıllarıyla kendilerini yaratan kadınların hikâyesidir.
Ne Zeus’un kendi aklından çıkardığı kadınlar ne Adem’in kaburga kemiğinden ne de patriyarkanın makul kadınlarıyız. Geçmişin, şu anın ve geleceğin, yeryüzünün ve gökyüzünün köklerinde kadınların özgürlük mücadeleleri ile kendini tekrar yaratan kadınlarız. Bu 8 Mart’ta da dünyanın her yerinde kadınlar; kendilerini akıl ve kalp ile, direniş ve isyanla özgürleştiriyor.
Sevgi ve dayanışmayla…
Mizgin Aksu-HDK Kadın Meclisi