Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde 124 metre rakımda kurulmuş; Mithras tapınakları, su sarnıçları, kilisesi, 1200 mt uzunluğunda kalesi, mezarlığı ve konut alanıyla Doğu Roma İmparatorluğu’nun son sınır karakoludur. 4. ve 7. yy. arasında hakim bir tepeye kurulmuş bir alandır. Etrafı meşe ormanları, bulunduğu tepenin dibinde dere (Çêmî Reş) bulunur ve antik ticaret yolu üzerinde kurulmuştur. Son elli yıla kadar da kervan ve yolcuların dinlenme ve konaklama adresi olmuştur. Zerzevan Kalesi’nde yaklaşık 3 bin yıl önce, Asurlulara dair kalıntılar bulunmuştur.
Araştırmalar çok yeni ve daha başında olduğu için kazı onlarca yıl devam edebileceği kadar zengin buluntulara sahiptir. Mezopotamya’nın göbeğinde yer alan Zerzevan’a dair neolitik döneme uzanan bir tarihe gebedir.
Zêrzêwan tarihe gebe olduğu için on yıllarca araştırılması gereken büyük bir alan. Kürtçe karşılığına da en yakın tanım Altundoğuran anlamındadır. Kürtçe isimlerin Türkçeleştirilmesine kadar Zêrzêwan olan bu yerleşim yerinin adı Demirölçer olarak değiştirilse de o dönemde doğmuş olan kişilerin kimlik doğum yerlerinde Zerzevan hala durmaktadır.
Bölgenin Efes’i olarak anılmamanın altında yatan sermayenin uydurduğu ya da biz sömürmezsek size katkısı olmaz anlayışıdır. Ziyaretçi rekoru kıracak, işsizlik çözülecek ve bacasız fabrika anlayışı yanlıştır. Zerzevan’a sahip çıkmak gerekiyor ama endüstriyel turizm en önemli tehlike, liberal bir politikayla yetmez ama evet mantığıyla yaklaşıp turizme kazandırmak ya da turizme açmak asıl amaç olmamalı, bunun önünü açan söylemlerden uzak durmak gerekir.
Elbette korunmalı, sahiplenilmelidir. Bu bilinçle çalışmalar yapılmalı, koruma altına alınan tüm doğa ve kültürel varlıkların sermayeye peşkeş çekilme yöntemleri olarak ICOMUS ve UNESCO ya da benzeri kurum korumasından öte yerel halk ve genel ölçekte sahiplenme çalışmalarının yürütülmesi en doğru yaklaşım olacaktır.
Endüstriyel turizm burası için en önemli tehlikelerden biri. Bu ve benzeri yerleri metalaştırmak için avuçlarını ovalayanların en büyük beklentisi; bir an önce endüstriyel turizme kazandırılması ve tabi ki tarihsel, toplumsal ve kültürel bilinçten yoksunlukla açıklanabilecek bir yaklaşım. İş ve aş vaadi hemen peşinden gelir yerelin ikna yolu olarak kullanılır. ICOMUS ve UNICEF keşif ve ikna kurumu olarak çalışamlara başlar; sermaye adına tescil koruma ve tanıtım yaparlar. Buradaki en doğru yaklaşım sahiplenmek olmalı; dünya mirası olan bir alana gerek yerel halk gerekse dışarıdan gelecekler bu yaklaşımı sergilemeli; etrafı tel örgü yapılarak kapıya konan gişeler, yakınına-içine konan kafeler sömürünün ayak sesleri olacaktır. Bu sahiplenme yerel halk ve yerel yönetimce yapılmalıdır. Merkezi karar ve kurumlarda bu noktada yerel yönetimi esas alarak bu çalışmayı desteklemelidir.
60 dönüm üzerine kurulu bu garnizonun yapıları oradan çıkarılan taşlardan yapılmıştır. Bu taşların çıkarıldığı alanlara konut alanları yapılmış; ısınma, soğuma yani iklimlendirme sorunu bu sayede giderilmiştir. Konutlar kuzey-güney cepheli yapılarak bu yaklaşım beslenmiştir. O dönemde kullanılan çatı kiremitlerinin kalıntıları günümüze ulaşmış hala bugün yapılanlardan daha doğal ve sağlamdır. Yöresel farklılıklarla beraber çatı ve duvarlarda Horasan harcı benzeri bir harç kullanılmıştır. Ahşap malzemenin çoğu civar meşe ormanlarından karşılanmıştır. Yollar, cadde ve sokaklar yine buranın taşlarıyla yapılmıştır. Su problemi yüzleri bulan sarnıçlarla yağmur suyu depolama yönetimi kullanılarak giderilmiştir.
Mithras Tapınağı önemli bir buluntu olarak kayıtlara geçmiştir. Pers kökenli tanrı Mithras anlaşma ve dostluk tanrısıdır. Aracılık eden anlamına gelir ve güneş kültüne dayanır. Işığın, savaşın, adalet ve inancın simgesidir. 2. ve 3 yy.’da Roma’da da yayılmıştır. Doğu sınırında tespit edilen ilk ve tek Mithras Tapınağı’dır. Egemen, hatta erkek egemenliğin temsili dinlerden biridir. Işığın, iyiliğin ve adaletin tanrısı olan bu dine kadınlar kabul edilmez. Mitraizmin en önemli özelliği seçilmek ve gizlilik olduğu için de ayin ve tapınma yerleri kayalara oyulmuş tapınaklarda, yalıtılmış ortamlarda yapılır. 4. yy’da Hıristiyanlıkla birlikte buraya büyük bir kilise yapılmıştır.
Mitra’dan gelen bu inanış Kürt mitolojisinde de tanrı demektir. Zerdüştlükten etkilenmiş demek coğrafik olarak mantıklı gelse de Roma inanışlı bir din anlayışıdır, karıştırmamak gerekir.
Binlerce yıllık bir yaşama ev sahipliği yapan Zerzevan sarnıcları elbette 1915 yıllarında katledilen Ermeni, Suryani ve diğer gayrimüslimlerin cesetlerine de sarnıçlarda rastlanır. Zerzevan Kalesi tarihe bu anlamda da ev sahipliği yapıyor.
Sizin Ukrayna’dan çamı getirip yapınızda kullanarak ekolojik ev yapmanız zaten ekolojik değildir ve bu aynı anlayıştır. En kötülerden biride; 2 bin yıl önce buradan taşlardan elde edilen konut, sokak ve caddelerde kullanılmasına rağmen Karacadağ bazalt taşının getirtilerek ulaşım yolunun bu taşla döşenmesidir. Kilitli parke taşı yapılmamış demek tek tesellimiz bu konuda. Ya da ölümü gösterip bizi sıtmaya razı eden anlayışın tezahür etmesidir. Yerel derken biz anlatamamışızdır mutlaka; yereldeki malzeme ve olanaklarla yapılmazsa yerel olmaz.