HÜSEYİN AYKOL
Gebze M Tipi Kadın Cezaevi’nde bulunan kadim mahpuslardan Şadiye Manap, 7 Şubat 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Sizlerin de farkında olduğu üzere, bir süredir neredeyse her hafta bir cenaze çıkıyor zindandan. Yirmi, otuz yılını zindanda geçiren; hiçbir dayatmaya karşı diz çökmemiş insanlar bedensel dirençlerinin sonucunda, çıkışlarına bir-iki yıl kala tabutlarla çıkıyorlar. 29 yıldır zindanda olan biri olarak benim buna nasıl baktığım bir yana, bu arkadaşların ailelerini, anne babalarını düşünmek çok ağır. Bu duygu haliyle her şeyin önünde. Bununla beraber zindanlar sorun kaynıyor. Ben iki konuyu ekonomik açıdan paylaşmak istiyorum.
Bugünlerde Türkiye ekonomik krizle sarsılıyor. Bu doğru. Ancak biz Türkiye değiliz. Biz tutsağız. Biz ne bir işte çalışıyoruz, ne bir gelirimiz var. Buradaki arkadaşlardan iki-üç kişi hariç, hiç kimsenin ailesi burada değil. Urfa’dan Batman’a, Ardahan’dan Colemerg’e arkadaşlar binlerce kilometre uzakta. Biz zindandayız, ailelere yol masrafı ve bizim yaşam ihtiyaçlarımızın masrafı ödettiriliyor. 2002’den başlamak üzere adım adım dışarıdan yapılabilecek her türlü eşya katkısı kesildi. Dolayısıyla her şeyimizle cezaevi kantinlerinin zulmüne maruz bırakıldık.
Bu da yetmedi; cezaevinin elektrik parası 2004’ten bu yana bizden alınmaya başlandı. Ne anlaşılır, ne de kabul edilebilir bir şeydir bu. Bizim odaya gelen elektrik faturası, 2021 yılı boyunca ayda 200 lira civarında iken, 2022 yılının ilk ayında tam 548 lira geldi! Bu arada, PTT kendini tutsakların mektupları üzerinden yaşatıyor olmalı ki, son birkaç aylık dönemde üzerimize art arda zamlar yağdı. Normal mektup 3 liradan 5 liraya, faks 5.5 liradan 8 liraya, taahhütlü mektup 9 liradan 15 liraya ve yurtdışı mektup 5.5 liradan 21 liraya yükseldi. Bu gidişatın sonunu tahmin bile edemiyoruz.”
* * *
Kandıra 2 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Enes Özalp, 15 Şubat 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Bir önceki mektubumda 14 Şubat günü tahliye olma ihtimalimin olduğunu söylemiştim; ancak yanılmışım. 1 Ocak 2021’den bu yana yürürlükte olan değerlendirme-puanlama sistemi yüzünden cezaevlerinde kurulan kurullar yaptıkları değerlendirmelerle tahliyeleri engelleniyor. Herhangi bir disiplin cezam olmamasına rağmen hakkımda daha önce yapılan değerlendirme ardından ‘tekrardan suç işlemeye meyilli, suç tanımına objektif bakmıyor’ denilerek tahliyem engellenmişti.
Hakkımdaki ikinci 6 aylık değerlendirme 27 Ocak 2022 günü yapılmış ve ilk değerlendirmeye ek olarak ‘kurs, sportif faaliyet ve benzeri aktivitelere katılma çabası olmadığından’ gerekçesi icat edilmiş. Pandemiden kaynaklı olarak Adalet Bakanlığı genelgesiyle tüm aktivitelerin durdurulduğunu herkes biliyor. Olmayan aktivitelere ben nasıl katılma çabası gösterebilirim ki? Sonuç olarak 14 Ağustos 2021 günü gerçekleştirilmesi gereken denetimli serbestlikle tahliye hakkımı tamamen yakmış bulunuyorlar. Çünkü bu durumda, bihakkın tahliye tarihim olan 28 Ağustos 2022 gününe kadar cezaevinde tutulacağım maalesef.”
* * *
Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Kadir Kevser, 23 Şubat 2022 günü gönderilen faks mesajında şöyle diyor: “Pandemi gerekçesiyle bu dönemde kısıtlanan koşullarımızda en çok sıkıntı-sorun yaşatan durum tedaviye-hastaneye ulaşım sorunumuzdur. Özellikle de bu yüzden diş tedavilerinin yapılamamasıdır. Daha önce kurum bünyesinde diş tedavisi mümkünken, şimdi dışarıya gitmek zorundayız. Her tedavi sonrası karantinaya girmek mecburiyeti yüzünden diş tedavileri çok uzuyor.
Öte yandan kurum içi faaliyetler tam kapasite olarak yapılamıyor. Örneğin spora aynı odadaki aynı üç kişi ile çıkabiliyoruz. İnfazı yakılan, koşullu salıverilmesi ertelenenler, başka yerlerdeki gibi burada da en büyük sorunlardan biri. Sınırsız yetkilerle donatılmış olan kurulların insafına bırakılmış durumdayız. Kantinde satışı yapılan sınırlı sayıdaki ürünler hem düşük kalitede hem de çok yüksek fiyatta. Su fiyatları yüzde 100’den fazla artmış durumda. Seyredebildiğimiz TV kanalları niteliksiz. Pandemiye karşı kullanmak zorunda kaldığımız hijyen malzemelerinin hepsinin parayla satılması bizleri zorluyor.”
* * *
Yine Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Ergin Doğru, 24 Ocak 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Son dönemlerde dışarıda yaşanan ekonomik kriz ve yoksullaşmayı -belki kimse farkında değil ama- en fazla biz mahpuslar hissediyoruz. Pahalılık yüzünden artık temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamaz hale düşmüş bulunuyoruz. Dışarının pahalılığı, yoksulluğu konuşulurken zindanları kimse düşünmüyor. Buradaki tek iletişim yolu mektuptur. Peş peşe gelen zamlarla bir mektubu en az 5 liralık pul ile gönderebiliyoruz. Taahhütlü mektup ise ancak 15 liralık pul ile gidebiliyor. Zam gelmeyen hiçbir şey yok. İki kilo yoğurt 27 lira, süt 11-12 lira. Zeytin, peynir gibi temel ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Artık bir gazete almak bile zorlayıcı bir durum.
Neticede bizlerin herhangi bir geliri yok. Sadece ailelerimizin gönderdikleriyle idare ediyoruz ki, ailelerimiz de zengin değiller. Onlar da kendi ihtiyaçlarından kısıp bize harçlık gönderiyorlar. Odadaki televizyonu sadece haber saatlerinde açıyor ve semaveri günde üç kez çay için çalıştırıyoruz ama elektrik parası acayip yüksek gelmeye başladı. Tamamen keyfi, uydurma ve siyasal gerekçelerle özgürlüğümüzü elimizden alanların en temel insan hakkı olan beslenme hakkını sağlama sorumluluğu vardır.”
DUYURU:
İnsan Hakları Derneği’nin Ankara Şubesi adresi değişti:
İHD Ankara Şubesi
Fidanlık Mah. Sakarya Cad. No: 32/8
Kızılay / Çankaya – ANKARA
MEKTUBU GELENLER:
——————————–
Şadiye Manap – Gebze M Tipi Cezaevi
Hazal Köysüren – Gebze M Tipi Cezaevi
- Zeki Deniz – Antalya S Tipi Cezaevi
Zeki Kayar – Bandırma 1 nolu T Tipi Cezaevi
Ergin Doğru – Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Kadir Kevser – Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Enes Özalp – Kandıra 2 nolu F Tipi Cezaevi
Bülent Parmaksız – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi
Günay Kubilay – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi