Yaşanan ekonomik krizin, 1994 ve 2001 süreçleri gibi şok dalga şeklinde olmayacağını, derin ve ağır geldiğini vurgulayan Bahadır Özgür, OHAL sonrası şirketlerden iflasların yoğun olacağını, dolar’ın ise 5 lirayı bulacağını söyledi.
Ekonomi yazarı Bahadır Özgür, ekonomik krizi ve son 15 yılın en yüksek enflasyon rakamlarını değerlendirdi. Enflasyon rakamlarındaki yükselişin beklendiğini dile getiren Özgür, özellikle seçimlerden önce hükümetin ÖTV indirimleri, zamları bir baskı altına almasından dolayı bu oranın biraz baskılandığını söyledi. Seçim sonrası gelen zamların enflasyonu rekor bir seviyeye çektiğini ifade eden Özgür, “Enflasyonun artışına neden olan zamlar, daha çok kurla bağlantılı olarak gelişiyor. Ve şu anda kurun 4 lira civarında olduğu zamlar yansıyor. Yani biz henüz 4,50 civarında olduğu maliyeti görmedik. Dolayısıyla enflasyon oranının Ağustosa doğru yüzde 20’lere ulaşması sürpriz olmaz. Bunu, nereden anlıyoruz. Üretici fiyatları enflasyonu yüzde 24’lere ulaştı. Yani tüketici fiyatları ile üretici fiyatları arasında 10 puanlık bir fark var. Bu şunu gösteriyor, üreticinin üzerinde ciddi bir maliyet baskısı var. Bu maliyet baskısı yeni zam dalgası olarak fiyatlara da yansıyacak. Bu da bizim üretici fiyatları endeksinin yüzde 20’lere çıkmasına neden olacak” diye belirtti.
‘Enflasyon artarken faizlerde yükseliyor’
Asıl sorunun, enflasyon artarken aynı zamanda faizlerin de yükselmesi olduğuna dikkat çeken Özgür, “Yani tahvil faizleri yüzde 20’leri buldu. Bu Türkiye’nin yoğun bir borçlanma ihtiyacı olduğu anlamına geliyor. Dolayısıyla yüzde 20’lere çıkmış bir tahvil faizi uluslararası piyasalarda, özellikle Türkiye’nin borçlanma maliyetinin de çok arttığını gösteriyor. Yani bu, kredi sıkışmasının giderek ağırlaştığını gösteriyor. Öte yandan kurda istenilen düzeye inmiyor. Seçimden önce yapılan yüksek faiz artırımlarına rağmen kurdaki düşüş çok az. Hem faizler, hem enflasyon, hem de Türkiye’nin borçlanma ihtiyacı kur üzerinde baskıya yol açacak ve kuru biraz daha yukarı çekecek. Türkiye şuan böyle bir sarmalla baş başa kaldı” diye konuştu.
‘OHAL sonrası iflaslar olacak’
En tehlikeli durumun, enflasyon, faiz ve kurun aynı anda artması olduğunu sözlerine ekleyen Özgür, şöyle devam etti: “Türkiye ekonomisinde 2019’da karşılaşacağımız sorun, enflasyon ve devalüasyon sarmalı sonrası borçlanma ihtiyacının çok yüksek olmasıdır. Bize nasıl bir sonuç çıkartacak. Zaten şirketlerin çok ağır bir borçlanma yükü var, şirketler bu borçları borçla çevirebiliyor. Tüm borçları topladığımız zaman milli gelirin yüzde 50’sine ulaştı. Bu çok yüksek bir rakam. Yani Türkiye şu an 100 liralık harcama için 150 liralık borçlanma yaşıyor. 50 lira fazla bir borçlanma ihtiyacı var. Dolayısıyla bu sarmal 2019’da bir dizi iflaslara yol açacak. Özellikle OHAL kalktıktan sonra göreceğiz ki pek çok şirket borçları çeviremediği için iflas başvurusunda bulunacak.”
‘Dolar 5 lirayı bulur’
Doların iniş çıkışlarına ilişkin de değerlendirmede bulunan Özgür, şunları dile getirdi: “Türkiye’nin borçlanma ihtiyacı da arttığı için uluslararası fonlar faize de, tahvile de, borsaya da yönelebiliyor. Bu Dolar’da bir dalgalanmaya yol açıyor. Ama şunu görebiliyoruz ki, bu borçlanma ihtiyacı sürdüğü müddetçe Dolar’daki kur seviyesinin düşeceğini düşünmüyorum. Zaman zaman dalgalanma olur ama yılbaşına kadar 5 lirayı bulur. Çünkü çok ağır borç ödemesi geldi. Yani Dolar’daki istikrarlı düşüş hem kısa vadede hem de orta vadede imkansız gözüküyor.”
‘Zam gelmeyecek ürün kalmayacak’
Seçim sonrası gıda fiyatlarına yansıyan zamlara ilişkin de konuşan Özgür, zam dalgasının kaçınılmaz olduğunu hatırlatarak, şunları ifade etti: “En son fırıncılar odası çıkıp, biz de mecburen zam yapacağız, dediler. Yani neredeyse zam gelmeyecek ürün kalmayacak. Bütçenin çok acil paraya ihtiyacı var. Hükümet şimdilik zam dalgasını alkol, tütün gibi ürünlerden, yani ona göre her kesimin tepki duymayacağı alanlardan karşılamaya çalışıyor ama bu yetmeyecek. Mesele geçen ay ile bu ayı karşılaştırdığımızda internet fiyatı yüzde 32 arttı. Herkesin kullandığı şeye yüzde 32 zam geldi. Bu demektir ki sonbahara doğru elektriğe, suya, doğalgaza da zam gelecek. Çünkü bu maliyetler başka türlü giderilemez. Dolayısıyla zam dalgası artarak sürecek ve enflasyonu çok daha yukarılara çekecek.”
‘Hükümet tasarruf programı açıklamak zorunda’
Özgür, seçimlerden önce tartışılan ve seçimlerin hemen ardından yeniden gündeme gelen Türkiye’nin İMF ile anlaşabileceği konusuna ilişkin de, hükümetin de bu iddiaları kesin bir dille yalanlamadığını belirtti. Özgür, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Gördüğümüz kadarıyla İMF ile görüşmeme konusunda bir beyanatları yok. İkincisi Mehmet Şimşek çok net bir açıklama yaptı dedi ki, Türkiye’nin 210 milyar dolarlık bir kaynak bulacağını, peyderpey ülkeye geleceğini, cari açık ve bütçe açığında sert tedbirler alınacağını söyledi. Baktığımızda hükümetin bu parayı bulabileceği tek piyasa uluslararası piyasadır, özellikle batı piyasasıdır. Eğer dışarıdan fon almak, kaynak bulmak istiyorsanız, bu kaynağı size verecek güçler bir tek şeye bakar o da IMF’nin garantörlüğüdür. Yani ortada başka bir araç olmadığı için bunu diyorum. Batının, hükümetin verecekleri sözlere çokta güvenebileceklerini düşünmüyorum. Bu şöyle olabilir, hükümet İMF’nin tasfiyelerine uygun bir program ve tasarruf programı açıklayabilir. Aslında açıklamak zorunda, Tablo bunu gösteriyor. Bu ne şekilde olur ne zaman olur bunu kestirmek zor. Çünkü önümüzde yerel seçimler var ve hükümetin geçmiş pratiği gösterdi ki seçimlerden önce asla bu kaynakları kısmaya yanaşmıyor. Çünkü kendi kitlesi açısından bunun önemli olduğunu düşünüyor. Seçimlerde de bu tür harcamaların başarılı olduğunu gördü.”
‘Çok ağır bir kriz gelecek’
Başkanlık seçimi ve milletvekili seçimleri öncesi bir krizin geldiğini ve bu krizin ağır, derinden ilerlediğini savunan Özgür, şunları söyledi: “Bu kriz 1994 ya da 2001 gibi şok dalga şeklinde gelecek bir kriz değil. 2001 bir bankacılık kriziydi. 1994 daha çok orta işletmeleri vuran bir krizdi. Şu an içerisinde bulunduğumu kriz ise, büyük şirketleri de kapsayan bir borç krizidir ve vatandaşın borçlarını da çok fazla arttıran bir kriz. Hem vatandaşın hem de şirketlerin borçları çok yüksek bir oranda. Önce bir kriz geldiğini söyleyen iktisatçıların genel olarak üzerinde durduğu nokta buydu. Yani bir şok beklemeyin ama adım adım bu süreç içerisinde çok ağır bir kriz gelecek.”
MA / Bilal Seçkin