Erol Katırcıoğlu
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu; “TSK’dan aldığımız bilgiye göre sivillere yönelik herhangi bir saldırımız olmamıştır” demiş. Tuhaf bir açıklama. Tuhaf çünkü şöyle bir haber zaten mümkün olmazdı: “Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ‘TSK’dan aldığımız bilgiye göre ordumuz sivillere yönelik bir saldırı gerçekleştirmiştir’”. Yani böyle bir açıklama yapmak çok saçma olacağından ilk cümlenin biraz tuhaf bir cümle olduğu açık. Kaldı ki askeri harekat kararlarını demokratik ülkelerde hükümetler verir, ordular değil. O nedenle de bir dışişleri bakanının orduya (TSK’ya) sorması gerekmez.
Ama burası Türkiye! Hele hele Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen bir ucube yönetim tarzı varken böyle şeyler olur. Mesela geçenlerde Van’ın Başkale ilçesinin bir mezrasında, bir kişiyi, sayı ile de yazalım (1) kişiyi, gözaltına almak için giden jandarma 1000 civarında havaya ateş açmış (köylüler ancak 400 kovan toplamışlar). Vali de herhalde Bölge Jandarma Komutanı’ndan aldığımız bilgiye göre sivillere yönelik herhangi bir saldırımız olmamıştır, “Olay şüpheli şahsın yakalanması maksadıyla icra edilen operasyon esnasında meydana gelmiştir” gibisinden çok veciz bir açıklama yapmış olabilir.
Bir şey olmaz merak etmeyin. Konu Kürtler ve Kürtlerin yoğun yaşadığı topraklar olmasın. Kimsenin sesi çıkmaz. Türkiye’de Kürtler konusunda bir tür geniş bir iç anlaşma varmış gibidir.
Zaho katliamı olmuş, Irak ayağa kalkmış, bizde tık yok. Çünkü bu olayı TSK’nın yapmış olması pek mümkün değil. Tıpkı Roboski (Uludere) olayı gibi. Zaten kimin yaptığını ne diye sorguluyoruz ki, bu olayı da malum örgüt yapmıştır. Nitekim Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu cevabı vermiş:
“TRT Haber canlı yayınında açıklamalarda bulunan Çavuşoğlu, saldırıyı “terör örgütlerinin gerçekleştirdiğini” değerlendirdiklerini kaydetti ve gerçeğin ortaya çıkarılması için Irak hükümetine işbirliği çağrısını yineledi”. Gördünüz mü? Oldu da bitti maşallah!
Ama bir de Irak Hükümeti’ne de bir ayar vermek gerekir. Onu da Sayın Çavuşoğlu unutmamış. Demiş ki: “Bu, Türkiye’nin terörle mücadele girişimlerini engellemek için yapılan bir saldırıdır. Irak hükümeti bu oyuna düşmemelidir”. Gördünüz mü? Dost ve müttefik dediğin böyle olur.
Bu ülkeyi yönetenler görmüyorlar mı ki bir devlet böyle yönetilemez. Çünkü her sorunu terörle ve terör örgütleriyle açıklarsanız inandırıcılığınızı kaybedersiniz. Daha doğrusu “terör” kelimesinin de “terör örgütü” ifadesinin de içi boşalır. Bu kavramlar kimseye bir şey söylememeye başlar.
Nitekim bu olayda da böyle oluyor gibi. Irak Hükümeti de, yerel Kürt Hükümeti de olayın sorumlusu olarak Türkiye’yi gösterirken, bizim açıklamalarımız yine boş gösteren birtakım kavramlarla dolu.
Oysa orada masum 9 insan öldü. Belki yararlılar arasından daha ölenler de olacak. Böyle bir dış politika kabul edilebilir bir politika olabilir mi? Ne kadar içlerine sindirmiş, ne kadar başka türlü yapmak ellerinde olmadığı için bilinmez ama, bari çok benimsemiş gibi göründükleri Mustafa Kemal’in şu veciz cümlesini, “Yurtta Barış, Dünyada Barış” bir hatırlasalar.
Ne mümkün! Onlar sadece kendi bildiklerini okuyorlar. Bildikleri de bir şey olsa bari!