Şehmus Can*
Herkes olay ve olguları algıladığı ve yorumladığı gibi açıklar. Kuşkusuz anlam yüklü bu tarihi direnişte de yer almak, beni çok yönlü ve ifadesi çok zor duygularla dolduruyor; çünkü kendi tarihimizi kendi ellerimizle yazıyoruz ve bize lazım olan da budur. Bize gerekli olan ise bizde gizlidir. İnsan bunu hissediyor. Zaten insan onda gizli olanı hissettiğinde insandır. Tarihin benden sorumluluk almayı istediğinin bilincindeyim. Bunu hiçbir zaman unutmuyorum. Çünkü verdiğimiz mücadele bin yılların direnişi ve bu direnişi zafere götüren ise eylemimizdir. Bugün açlık grevindeki 107. günümüzdür.
En zor koşullarda bütün olanaksızlıklar içinde en güzel ve en onurlu günlerimizi yaşıyoruz. Düşmana boyun eğmeden kendi mücadele tarihimizi kendi elimizle yazıyoruz. Bunun için çok sevinçliyim ve gurur doluyum. Bu eylemde yoldaşlarımızı şehit verdik. Her bir yoldaşımızın sesi, beni bu direniş dalgasına taşıyan bir basamak oldu. İşte bir devrimcinin en güzel anı, bu şehitlerin sesime ses olmasıdır. Bu şehitler ki, yaşanan acıyı hissettiler ve gördüler. Çünkü bir insan, yaşam hakikatini ne derinlikte görürse, acıyı da o derinlikte hisseder ve görür. Böyle bir süreçte ben bunun farkına vardım.
Ne kadar çok acı yaşandı ve ne kadar çok şehit verdik! İşte bunları düşününce, yaşam adeta durma noktasına geliyor. Böylesi süreçte halen sessiz kalanlar ve ses çıkarmaya korkanlara da şunu demeden duramayacağım. Acı bedeni, korku ise ruhu esir alır ve insanlar bedenlerini kurtarmak için ruhlarını satarlar. Çünkü korkuları ruhlarını esir almıştır ve böylesi bir durum bilinç yitimini getirir. Günümüzü bilinçli yaşamak için insanın kendi bilincini çözmesi gerekir.
Bu da evreni çözmek kadar zordur. Ya bu zorluğa karşı direnip, insan olmakta ısrar edip kazanacağız ya da sıradanlığı, köleliği alışıla gelmiş biçimde hiçbir iz bırakmadan insanlık adına hiçbir şey yapmadan anlamsız bir yaşamı sürdüreceğiz. Anlamlı yaşam, kendini ve mücadele tarihini bilmekten geçer. Mücadele tarihimizi bildiğim için de mutlaka kazanacağımızı biliyorum. Zafer mutlaka direnenindir ama bedelsiz zaferin olmayacağını da biliyorum. Böylesi bir amaçta bir kere değil, bin kere de olsa bedel vereceğim. Mücadele tarihimizde bedeller vererek bugüne gelindi. Bu yüzden inancım ve kararlılığım ilk günkü gibidir. Bedensel gözlerle zaferi göremesem de zafere olan inancım sonsuzdur…
* Bu yazı, Bandırma 1 nolu T Tipi Cezaevi’nde, 20 Nisan 2019 günü yazıldı.