Seçim süreci başladı, siyasi saflaşmalar hala yerine tam anlamıyla oturmadı. Bu yolda her gün yeni gelişmeler yaşanıyor. Yeniden Refah Partisi’nin siyasi manevrası ilginç oldu. Bir git gel yaşandı ve sonunda uzlaşma sağlandığı açıklandı. Böylece Cumhur İttifakı HÜDAPAR ve Yeniden Refah Partisi’nin katılımıyla genişlemiş oldu. Bu aynı zamanda bir büyüme anlamına gelir mi? Göreceğiz. Bu ülke 70’li yıllarda “Milliyetçi Cephe” iktidarlarını görmüştü. Ancak Cumhur İttifakı’nın aldığı son şekildeki gibi açık ırkçı ve kadın düşmanı bir yan yana gelişi daha önce görmemiştir. Hem AKP’nin hem de cumhuriyetin geldiği nokta açısından ibret verici bir gelişmedir. Bu yakınlaşmaları sadece “oy avcılığı” basitliğinde görmek büyük yanılgı olur.
Öte yandan Millet İttifakı içinde çatlak sesler bitmiyor. İyi Parti’den Y. Ağıralioğlu Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı olduğunu açıkladı. Bu itiraz hangi noktaya kadar gidecek? Bir diğer gelişme Muharrem İnce’nin yeterli imzayı toplaması oldu. M. İnce CHP ile pazarlığa mı oturacak; yoksa bir Saray projesi olduğunu mu kanıtlayacak, göreceğiz.
Bu olanlar “normal” bir seçim sürecinde yaşanması doğal olan gelişmelerdir. Fakat aynı zamanda insanların tedirgin bir şekilde bekledikleri “olağan dışı” gelişmelerle ilgili söylentiler durmak bilmiyor. Siyasi uyanıklık açısından bu tür gelişmelere hazırlıklı olmak gerekiyor.
Bir başka yönden konuya bakılırsa “yüzyıllık hesaplaşma” yüzyılın sorunlarını ne ölçüde çözebilecektir? Seçim ortamı ve güvenliği kadar bu soru da gündemden düşmüyor. Kürt sorunu çözülmedikçe her şey düğüm olmaya devam edecektir. Eşit vatandaşlık, kadın sorunu, genel olarak düşünüldüğünde demokratik cumhuriyet büyük sorunlar olarak durmaya devam ediyor.
Cumhur İttifakı’nın sorunların çözümünde bir rol alması hemen hemen imkansızdır. Kendi varlığını bu sorunların devamına bağlayan Saray’ın bu yönde adım atması eşyanın tabiatına aykırı olur. Ancak bu yoldan nerede kadar gidebilecektir? Saray açmazda duruyor.
Öte yandan Millet İttifakı’nın bu yapısıyla sorunları derinlemesine ele alması neredeyse imkansızdır. Restorasyonla yetinecekler. Ancak benzer bir açmaz altılı masanın önünde de durmaktadır. Destek aldığı kitlelerin önünü yarın karasızlığından ve ufuksuzluğundan dolayı kesmek gibi bir davranışa girerse seçim sonrası öncesinde farklı olmaz.
Saray, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın yolunu provokasyon ve sandık fareliği yaparak kesmeye kalkmazsa, bu seçimden güçlenerek çıkılması büyük olasılıktır. Bunu hem 7 Haziran hem de son İstanbul seçimleri yeterince kanıtlamıştır. Ancak geleceği yakalayabilmek için daha da öteye gitmek, daha büyük başarı kazanmak gerekiyor. Yılların sorunları bir kez daha halının altına süpürülemeyecek kadar büyümüştür.
Öte yandan devlet aklının halkları yanıltmak için yıllardır kullandığı yollar ve araçlar artık fazlasıyla yıpranmıştır. Son beş altı yıldır yaşananlar bunun işaretlerini verdi. Yaşanan depremle birlikte bu sistemden ve devletten bir şeyler beklemenin boşuna olduğu çok acı yollardan bir kez daha kanıtlandı.
“Yüz yıllık sorunların” çözümü yolunda güçlü adımlar atılmasında en büyük görev Emek ve Özgürlük İttifakı’na düşecektir. Millet İttifakı’nın bu konuda elinin çok tutuk olacağı bugünden bellidir. Bu gerçeklikten dolayı Emek ve Özgürlük İttifakı’nın seçimlerden her zamankinden daha güçlü çıkması başarılması gereken önemli bir görevdir. Yakın tarih bu yönde önemli derslerle yüklüdür. 7 Haziran seçimlerinde HDP’nin başarısı devlette büyük bir gerilim yaratmış, ne pahasına olursa olsun bu başarıyı yok etmek için en vahşi adımları atmaktan kaçınmamıştır. Yaşananlar hala hafızalarda canlıdır.
Büyük hesaplaşmaların yaşanacağı yakın dönemde önce çarpıcı bir seçim başarısı gerekli; ardından hiçbir zafer sarhoşluğuna düşmeden büyük sorunların çözümü yolunda güçlü örgütlenmelerle yol alınacaktır. Bu siyasal ortamda ve güç dengelerinde Emek ve Özgürlük İttifakı için başarı, çok daha zorlu görevlere soyunmak için bir ilk adım anlamına gelecektir.