Arife Çınar*
‘AKP-MHP iktidarı halkları, inançları kutuplaştırıyor, özel savaş politikalarıyla kadınlara, işçi sınıfına, halklara, inançlara demokratik açılım sağlamıyor. İktidarların devamlılığı için araç olarak kullanmak oluyor…’
Siyasi iktidarın savaş politikalarında ısrarı toplumu her geçen gün uçuruma sürüklemeye devam ediyor. Halk en basit temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlanırken çocuklar, gençler geleceksiz bırakılıyor.
Gençlerin, kadınların, çocukların gelecek hayallerinin elinden alındığı; ölümün, faşizmin söylem ve eylem düzeyinde sıradanlaştırılmasına tanık oluyoruz. Türkiye’de yaşanan sorunların fotoğrafı ortada duruyorken, Erdoğan’ın AKP’ye katılan Mehmet Çelebi’ye “Çocuk çok önemli. Bak, PKK’nin 5 tane-10 tane-15 tane var” söyleminde ifadesini bulan ırkçılık, inkar üzerine inşa edilen Cumhuriyet’in kuruluşunda Kürtlere söylenen “Bizimle yaşayacaksınız, ama Türk’e benzeyerek yaşayacaksınız” kurucu ideolojiden gücünü almıştır. Tek adam rejiminin dün olduğu gibi bugün de sorunun çözümüne odaklanmaktan ziyade Kürtlerin varlığını, nüfus artışını merkeze koyan ve bunun tehdit olduğunu söylemekten geri durmadığına tanık oluyoruz. Kürtlerin gelenekleri, değerleri, inancı olan bir halk olduğunu görmezlikten gelerek gücünü yüz yıllık Cumhuriyet’in milliyetçi, cinsiyetçi, kodlarından alan Erdoğan, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında da tek adam rejiminin yetkileriyle ulus devletin ömrünü uzatmaya çalışıyor. Irkçı ve cinsiyetçi söylemlerle ifadesini bulan faşizm fotoğrafta baş köşede yerini alıyor.
Milliyetçi ve cinsiyetçi kodlar ve süregelen tarihsel bakış açısıyla toplumu hücrelerine kadar zehirlemeye çalışan, kutuplaştıran tek adam rejiminin Kürtler ve çocukları karşısındaki konumlanışı; 2022 Newrozu’nda Kürt çocuklarının kıyafetlerindeki motifler, renkler sorunlu görülerek gözaltına alınmaları, zırhlı araçların sokak ortasında çocukları ezmeleri, Ceylan Önkol, Uğur Kaymaz ve Roboski Katliamları ile hedef haline getirilmesi ve katledilmesidir.
Cumhuriyet yeni bir yüzyıla girerken, erkek devletin cinsiyetçi söylemleri kadınların bedenlerine, kaç çocuk doğuracaklarına kadar kendini söz sahibi görmesi, kadını edilgen kılan, emeğini değersizleştiren, kariyeri çok çocuk sahibi olarak tarif eden cinsiyetçi söylemler bugün Erdoğan ve AKP tarafından daha yoğun olarak kullanılıyor.
Kadınların mücadelesini ve kazanımlarını kendi bekasının devamlılığı karşısında büyük bir tehdit olarak gören mevcut iktidar, ırkçılık ve savaş politikaları ile hem toplumu hem de kadınları yeniden dizayn etmeye çalışıyor. İnkar, imha ve savaş politikalarının hayat bulması için kadınların bedenini araçsallaştıran devlet erkek zihniyeti militarizmi ve cinsiyetçiliği vazgeçilmez bir yöntem olarak topluma dayatmaya devam ediyor. Daha doğmamış çocukların geleceğini gasp eden iktidar kutuplaştırarak toplumun devamlılığını şimdiden garanti altına alıyor. Kürt nüfusuna karşı Türk nüfusunu arttırma söylemi kadınların bedenini aşağılayarak erkek devlet dili kullanıyor.
AKP-MHP iktidarı halkları, inançları kutuplaştırıyor, özel savaş politikalarıyla kadınlara, işçi sınıfına, halklara, inançlara demokratik açılım sağlamıyor. İktidarların devamlılığı için araç olarak kullanmak oluyor. Kapitalizm ve ulus devlet, sömürülen emekçilerin ve halkların ölümünü olağanlaştırıyor. Bartın maden ocağında yaşanan işçi katliamı yeniden Soma’da 301 işçinin ölümünü ve diğer işçi katliamlarını hatırlatarak yaşanan işçi ölümlerinin iş güvenliği, gerekli denetimin yapılmadığı ve aşırı kâr hırsı cinayetlere neden oluyor. Erdoğan yine “bu işin fıtratı ya da kaderi” diyerek bizleri şaşırtmadı. Ne kader ne de fıtrattı yaşananlar, iktidarın sorumsuzluğu ve gerekli önlemlerin alınmamasıydı.
Kürtler; anadilde eğitim, yerinde yönetim gibi talepleri, işçilerin patronların kâr hırsına, sömürüye karşı yaşam hakkı, hakikati her geçen gün gelişip yaygınlaşıyor.
Hakikatler fotoğrafın en merkezinde dururken, kapitalizm ve ulus devlet ezen, ezilen, yok sayan çelişkisi bugün Amasra’da iş cinayetinde yaşamlarından olan işçiler, Kürt ve diğer halkların yaşadıkları sorunlar ne kader ne de fıtrat, ulus devletin yüzyıllık paradigmasının özel politikaları oluyor.
Erkek devletin yüz yıldır oluşturduğu kodlarla ne kadınlar nezdinde ne de halklar-emekçiler nezdinde hiçbir çözüm üretemediği, toplumsal sorunların çözülmediği hakikatiyle, halkların, kadınların, inançların özgür ve eşit koşullarda yaşam bulacağı demokratik cumhuriyetin, yeni bir yaşamın yaratılmasına yönelik adımların bir an önce atılması gerekiyor.
*HDK Kadın Meclisi Üyesi