Sol Yayınları’nın kurucusu Muzaffer İlhan Erdost 88 yaşında aramızdan ayrıldı
Tedavi gördüğü Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hayata veda eden Sol Yayınları’nın kurucusu ve sahibi yazar Muzaffer İlhan Erdost, Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi. Erdost’u ailesi, dostları, sevenleri ile yüzlerce yurttaş yalnız bırakmadı. 18 Eylül 1932’de Tokat Artova’da doğan Erdost’un kardeşi yayıncı İlhan Erdost, 12 Eylül darbesinden sonra 7 Kasım 1980’de gözaltına alınmış ve Mamak Cezaevi’nde dövülerek öldürülmüştü. Erdost, kardeşinin ölümünün ardından onun adını da kendi ismine ekleyerek yaşatmaya başlamıştı.
‘Biz ikimiz iki kardeş’
Erdost’un ölüm haberinden sonra sevenleri, sanatçılar, sendikalar, yazarlar ve siyasi partiler sosyal medya hesapları üzerinden mesajlar paylaştı. Halkların Demokratik Partisi Twitter hesabı üzerinden, “Sol Yayınları kurucusu, şair, yazar ve gözaltında işkence ile katledilen İlhan Erdost’un ağabeyi Muzaffer İlhan Erdost’u kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. ‘Ve biz geleceğiz bir gün, biz ikimiz iki kardeş/ Duracağız. Fotoğrafımızda durduğumuz gibi’” mesajını paylaştı. “İlhan’ı öldürdükleri gün Muzaffer de biraz ölmüştü” diyen sanatçı Zülfü Livaneli, “70’ler Ankara’sının iki yakışıklı, devrimci kardeşi, esmer gülümseyişleriyle hatırlanacak hep. Marxizm’i Türkiye’ye tanıtmak gibi çok onurlu bir görevi üstlenmişlerdi. Kahramanca gittiler” paylaşımı yaptı.
‘İnsan ölür eseri kalır’
Gazetemiz yazarlarından gazeteci ve yazar Ahmet Tulgar da twitterdan “#MuzafferİlhanErdost Saygıyla, sevgiyle, minnetle” dedi. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), “Yurtsever bir aydın olmanın bedelini en ağır biçimde ödeyen, inandığı toplumcu değerleri savunmakta bir adım bile geri durmayan Sol Yayınları’nın kurucusu Muzaffer İlhan Erdost’u kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Sevenlerine başsağlığı diliyoruz” mesajı paylaştı. Kars Belediyesi Eşbaşkanı Ayhan Bilgen ise sosyal medyadan “#muzafferilhanerdost İnsan ölür kalır eseri” paylaşımında bulundu.
Kardeş acısıyla geçen 40 yıl
“İlhan, İlhan!” diye seslendi ağabeyi Muzaffer, “İlhan, İlhan!” Ses çıkmadı… Ranzaya yığılıp kalmıştı İlhan Erdost; dayanabileceği en son sınıra gelmişti çünkü; gelip baktılar sonra, “ölmüş bu” dediler, bir battaniyeye sarıp götürdüler…
36 yıl önce öldürdüler İlhan’ı! Mamak’ta, döve döve! Yayıncılıktan başka bir suçu yoktu ve bu, yaşadığımız topraklarda bugün olduğu gibi dün de en ağır suçtu!
İki kardeş 7 Kasım 1980’de birlikte gözaltına alınmıştı. Mamak Askeri Cezaevi A-Blok’ta fotoğrafları çekildi, CBlok’a götürülmek üzere, cezaevi arabasına tekme tokat bindirildiler. Astsubayın biri “On yaşındaki bebeleri zehirlediniz, içerisi sizin zehirlediklerinizle dolu!” diye bağırıyordu. Aynı astsubay, erlere “Bunlar birer yılandır, analarını ağlatmazsanız ben sizin ananızı ağlatırım!” diyor ve dayak başlıyordu. İki kardeşi hazırola getiren dört er, cop, tekme ve tokatla dövmeye başlamıştı. Bir ara İlhan yüzükoyun düşmüş, cop ve tekmeler altında zorlukla doğrulmuştu.
Küçük kızımı uyandıramadım
C-Blok’ta araçtan indirildiler. Dayak yeniden başladığında İlhan, astsubaya, “Küçük kızımı uyandırmaya kıyamadım… Bizi daha fazla dövdürmeyin” dedi. Aldığı cevap ise “Bunu daha önce düşünseydiniz!” oldu. Dört er iki kardeşi olanca hırslarıyla dövüyorlardı.
İlhan bir kez daha yüzükoyun düştü. Zorlukla doğruldu. Koğuşa alındıklarında Muzaffer Erdost oradakilerden su istedi. Kimse yerinden kımıldayamıyordu. İlhan oturduğu yerden kalktı bu kez, avluya bakan pencerenin önüne doğru gitti.
Koğuştakiler onu durdurmak istediler, korku içindeydiler. Muzaffer, kardeşine baktı, yüzü ve paltosu kan içindeydi. “Midem bulanıyor, kusacağım!” diye bağırdı İlhan Erdost. Kollarından kaldırıp bir yatağa uzattılar.
Sağ dizi üstüne çömeldi İlhan, kolları sarktı, başı hafif öne düştü. Ağabeyi, “İlhan, İlhan!” dedi, bir daha yineledi, İlhan ses vermedi.
Yatağa uzattılar. Biri nabzına baktı, “Bunun nabzı durmuş” dedi. Tıp öğrencisi Vahap, yapay solunum yaptırdı. Biraz sonra geldiler, baktılar, “Ölmüş bu” dediler, uzattıkları battaniye ile alıp götürdüler İlhan Erdost’u.
Alıp götürdüler İlhan’ı ve Muzaffer Erdost, 25 Şubat 2020’ye kadar geçen tam 40 yılı hep kardeş acısıyla yaşadı.
Hani şu ‘hepimizi zehirleyen’ ve iyi ki de ‘zehirleyen’ o güzel insanlardan ikincisi, Muzaffer Erdost, ayrıldı aramızdan… Şimdi, onca yıl sonra, o küçücük puntolu kitapları basarak bizi daha çok insan yapan o güzel insanların önünde bir saygı duruşundayız.
Arkasında, hüzün dolu şu şiiri bırakarak:
“Ve biz
Gene duracağız bir gün
(Böyle istiyorum öldüğüm zaman
Eğer bir cesedim olursa taşınacak)
Tabutumun önünde
Biz ikimiz
İki kardeş
Yanyana ve omuzomuza
Fotoğraflarımızın ardında ben
Sen önde
Yüzümüzden eksilmemiş olan
gülüşümüzle…”
ANKARA