Seçim öncesi CHP genel başkanı tarafından helalleşme sözü verildi. Ancak iki seçim arasındaki gelişmelerden sonra her şeyin köprüyü geçinceye kadar olduğuna tanık olduk. Keşke Piro Kemal olarak kalsaydı, şimdi Ziro Kemal olarak anılacak. Kendisiyle görüşmek için davet edildiğimde helalleşmenin yolunun iki önemli şeyden geçtiğini söyledim: Samimiyet ve cesaret. Maalesef ikisini de göremedik. Bir şeyleri değiştirmek için pratik gereklidir, lafla olmaz. Bu kadar söylemden sonra Zafer Partisi’yle kol kola girmek, söylediklerinin tam tersi açıklamalar yapmak bunun göstergesiydi. Partiler her seçim oy toplamak için manevra yapar, bu bir yere kadar kabul edilebilir. Bir yandan sosyal demokrat olacaksınız, diğer yandan faşist bir partiyle anlaşacaksınız, bu olmaz işte.
CHP içinde helalleşmeye ve yüzleşmeye dair açıklamalar yapan Sezgin Tanrıkulu parti içindeki faşistler tarafından linç ediliyor. Savcılık hakkında soruşturma açıyor ama partisi onu yalnız bırakıyor. Belgeler ve mahkeme kararlarına dayanarak yapılan açıklamalar yüzleşmenin bir alt yapısıdır. Eğer sizler de “bir tuğla çekersem” anlayışıyla davranırsanız muhalefet değil ancak iktidarın stepnesi olursunuz. Madem iddiaları kabul etmiyorsunuz o zaman açın bütün dosyaları helalleşelim, var mısınız? Çorum, Sivas, köy yakılmaları, faili meçhul cinayetleri, en önemlisi ordu içinde gayri kanuni yapılanmaları sorgulayalım. JİTEM ile başlayalım sayın Öztrak ne dersiniz? Gerçekleri söyleyenlerin değil de gerçekleri açığa çıkarmayanlar ve hukuk adı altında onları korumaya alanları sorgulayın. Bu söylemlerinizle önümüzdeki yerel seçimlerde Kürt halkından ne yüzle oy isteyeceksiniz?
Kürdistan’da onbinlerce mayın belirli bölgelerde var ve her yıl birçok ölümlere neden oluyor, özellikle de çocukların ölümlerine. En çok mayının bulunduğu il Dersim. BM’ye sunulan raporlarda anti-personel mayınların sayısı ve bu mayınların 2004 yılına kadar büyük bir kısmının temizlenmesi gerektiği belirtilmiş. Bırakın temizlemeyi, bu konuda en ufak bir çalışma dahi yapılmamış. Av. Barış Yıldırım bu konuda suç duyurusunda bulunmuş, Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeyi yerine getirmediğini belirtmiş. En son Ovacık Bilgeç köyünde Ayaz ve Nupelda kardeşler yaşamlarını yitirmişler. Daha fazla kişi yaşamını yitirmeden MSB ve İçişleri Bakanlığı mayınların temizlenmesi için bir an evvel uygulamaya geçmelidir. Kendi içlerine mayın döşemekten ve bunların temizliğiyle uğraşmaktan bu problemlere sıra gelirse tabi ki. İçişleri bugünlerde kendi içindeki mayınları temizlemekle meşgul.
Her ne kadar ülke ekonomik olarak sıkıntı içinde ise de, hükümet en önemli konuyu savaş naralarıyla örtbas etmeye çalışıyor. Yeni dışişleri bakanı Ortadoğu gezileri kapsamında yaptığı gezilerde Kürt kazanımlarını nasıl ortadan kaldırırım çabası içinde. Bundan evvelki açıklamaları da ortalığı karıştırma amaçlıydı. Bugüne kadar hiçbir sonuç alınmamış savaşta tekrar etmek daha fazla acı, daha fazla ekonomik sıkıntıyı da beraberinde getirecektir. Biraz demokrat ve barışsal duruş denense her şeyin önü açılır. Kürt sorunu bu anlayışla çözülmeyecek, bunu anlamak gerekir. Ortadoğu bataklığına saplanmanın bedeli ağır olur, nitekim günümüzde bunu yaşıyoruz. Hele İran’ın Tahran-Beyrut hattı üzerindeki politikaları ve El- Nusra gibi yapıları düşünürsek sonuçların çok vahim olacağı açık. Bunların yanında Sivas katliamı sanıklarının serbest bırakılması toplumun yarasına tuz dökmek anlamına geliyor. Hizbullah bu ülkede terör örgütü olarak kabul edilmiştir ve bu kişiler serbest olarak toplumun içine bırakılmışlardır. Bunun yanında Kürt siyasi hasta tutuklular doktor raporları doğrultusunda halen cezaevinde tutulmaktadır. Adalet ve hukuk bu kararlarla taraf olarak kendini göstermektedir. Çözümün anahtarı çözümsüzlük olmamalıdır.
Doğrudan, adaletten, çözümden yana olanlar birbirini desteklemeli yan yana durmalıdır. Bütün kaybedilenler bu sebepledir.