IŞİD bölge ülkelerinin desteğiyle Şengal’i işgal etmişti. 3 Ağustos 2014 soykırımında, açılan koridordan yüzlerce kişiyi Rojava’ya geçiren Zîwêr Şêxo: ‘Bizi tanımıyorlardı ve ‘Siz PKK misiniz?’ diye soruyorlardı. Sadece PKK’ye inanıyorlardı. Biz de PKK’li olarak kendimizi tanıttık” sözleriyle tanıklıklarını anlattı
IŞİD’in 3 Ağustos 2014’te Şengal’de gerçekleştirdiği ve “73’üncü Ferman” olarak nitelendirilen saldırıda binlerce kişi katledildi, aralarında çocuk ve kadınların da olduğu çok sayıda kişi esir alındı. Birçok ülke tarafından soykırım olarak tanınan katliam sırasında göç yoluna düşen on binlerce Êzidî ise HPG’li bir grubun açtığı koridorla hayata tutunabilmişti. Yaşam koridoru açıldıktan sonra Êzidîlerin yardımına koşanlardan birisi de Kuzey ve Doğu Suriye’nin Cizîre Kantonu Anayasa Meclisi üyesi Zîwer Şêxo’ydu. Şêxo, YPG ve YPJ’lilerin de desteğiyle açılan koridorda yüzlerce Êzidînin güvenli bir şekilde Kuzey ve Doğu Suriye tarafından geçmesini sağladı. Şêxo, o dönemde yaşananları Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.
Şêxo: Yaşlı bir Êzidînin çağrısı üzerine gittim
Yaşlı bir Êzidînin televizyona çıkan konuşmasından etkilenerek Êzidîlerin yardımına koştuğunu aktaran Şêxo,”Konuşmasında çocuk, yaşlı ve kadınların Şengal Dağı’na çıktığını ancak herhangi bir yardımın kendilerine yapılmadığını söyledi. ‘Eğer Êzidîlerin bu çığlığına ses vermeseniz yarın hesap vereceksiniz’ diyordu. Bu konuşması benim için çok anlamlıydı. Çok etkisinde kaldım ve bir şeyler yapmak için kardeşimle birlikte Qamişlo’da arkadaşlarımızla görüştük” dedi.
İnsani görevini yerine getirmek için yola koyulduğunu söyleyen Şêxo, “Her geçen gün Rojaya’ya gelen Şengallilerin sayısında artış yaşandı. Ben ve kardeşim de Heyva Sor’a yardım etmeye gittik. İki gün boyunca hiç durmadan yürüyen ve ayaklarında yaralar oluşanlar vardı. Ayaklarının altı yaralanmış ve kemikleri çıkmıştı. Doktor bize nasıl tedavi etmemizi gösteriyordu ve biz de ona göre yaralarını sarıyorduk. Ayağı yaralı olanlar arasında bir yaşlı Êzidî vardı. Ayağını tedavi edeceğim sırada, ‘Sakın iğne vurma. 83 yaşındayım ve bu yaşıma geldiğimden beridir iğne yapmamışım, iğne yaparsan ölebilirim’ dedi. Bu söylediği şey bana çok ağır gelmişti” diye kaydetti.
‘Bilmedikleri bir yerde sıkışmışlardı’
Bir süre sonra bir grubun Şengal’e gideceğinin söylendiği ve kendisinin de gitmek istediğini söylediğini ifade eden Şêxo, sonrasında yaşananları şöyle anlattı: “Yolculuk esnasında canını kurtarma derdinde olan yüzlerce kişiyle karşılaştık. O görüntüleri gözlerimizle gördük. Gittiğimiz günden önce YPG ve YPJ tarafından insani yaşam koridoru açılmıştı. Biz de oradan Şengal dağına ulaşana kadar gün battı. Daha sonra o acıklı görüntü ile karşılaştım. Bir toplum yolunu bilmediği bir yerde sıkışmıştı. İnsanlar yalın ayakla yürüyerek kendilerini kurtarmaya çalışıyorlardı. Orada HPG’liler bir toplantı aldı ve ‘insanlar ne kadar buradan çıkıp kendini kurtarsa o kadar iyidir, çünkü DAİŞ’in ne plan yaptığını bilmiyoruz. Irak güçleri de çok yüklü miktarda silahı onların elinde bırakmış. DAİŞ hangi taraftan katliam yapacak bilmiyoruz’ diyorlardı. Bundan dolayı dağı korumak ve olası bir katliamın önüne geçmek için tedbirlerini aldılar. Daha sonra biz Rojava ile irtibata geçtik ve onlara, ‘Orada ne kadar araç varsa gönderin, koridor açıldı’ dedik. Araçlar gönderildi. Ardından yurttaşları o araçlara bindirip Rojava’ya götürüyorduk.”
‘Sadece PKK’ye inanıyorlardı’
50 aracın sorumluluğunu aldığını aktaran Şêxo, şöyle devam etti: “O araçların hepsi tıklım tıklım doluydu. 50 araçta binden fazla insanın olduğunu tahmin ediyorum. Saat 5-6 gibi Rimela’ya ulaştık. Biz bir grubu alıyorduk götürüyorduk. Daha sonra da Rojava’daki araçları kendimizle getiriyorduk. İnsanın kendi halkına zor zamanda yardım etmesi gurur vericidir. Ancak halen bile keşke gücüm yetse de o zaman tanıklık ettiğim her şeyi hafızamda silsem diyorum. Bazı annelerin kucağında ölmüş çocukları vardı. Ama onlar çocuklarının öldüğüne inanmıyordu. Çok şeye tanıklık ettik. Şengal dağına halkı araçlara bindirmek için gittiğimizde bize, ‘Siz kimsiniz?’ diyorlardı. Bizi tanımıyorlardı. Bize, ‘Siz PKK misiniz ?’ diye soruyorlardı. Çünkü sadece PKK’ye inanıyorlardı. Biz de bir PKK üyesi olarak kendimizi tanıttık. Daha sonra bize inandılar ve güvendiler. Çünkü araçlara binmekten korkuyorlardı.”
‘Tarihte hiç kimse kendi halkına bunu yapmadı’
O günleri asla unutmayacağını vurgulayan Şêxo, katledilen her bir Êzidî’den KDP’nin sorumlu olduğunu kaydetti. Şêxo,”Şengal’de çok acı görüntüler vardı. Federe Kürdistan Bölgesi hükümetine bir inançları kalmamıştı. Tarihte hiç kimsenin kendi halkına bunu yaptığına inanmıyorum. Bu yüzden Êzidîler onlara güvenmedi. Çok açık bir şekilde ‘Barzani bizi sattı’ diyorlardı. Yaralı bir şekilde silahıyla Rojava’ya giden Êzidî gençler, oraya varınca silahlarını bırakıp, ‘artık ihtiyacımız yok’ deyip veriyorlardı. Güvenli yere geçtiklerinde silahlarını gönderiyorlardı. Kısa bir süre sonra Êzidî gençlerin askeri elbise giyip silahlandıklarını gördük. Bu görüntüyü gördüğümde bana büyük bir umut oldu. Bu teslimiyetten ve kaçıştan direnişi yaratıyordu. YBŞ ve YJŞ güçleri bu ilk gruplardan oluşturuldu. Sloganlar atıp bölgeye geçiyorlardı” şeklinde konuştu.
‘Özür dileyeceklerine aynı şeyi yapıyorlar’
HPG ve YPG’nin müdahalesiyle soykırımın önüne geçildiğini ifade eden Şêxo, müdahale olmaması halinde Şengalilerin açlıktan ve susuzluktan öleceğini söyledi. Şêxo, şöyle devam etti: “Ben 5-6 gün orada çalıştım. Sadece sıcak su içiyorduk. Êzidîleri Rojava’ya bırakıp döndüğümüzde ise sadece birkaç bisküvi alırdık. Bugün KDP yaptığı ihanetten, karanlık tarihinden utanacağına ve gelip bu halktan özür dileceğine halen aynı şeyi yapıyor. Mesut Barzani’nin yargılanması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu katliamın sorumluları pêşmergelerdir. Pêşmergelerin, ‘ben bu halkı korumaya layık değilim’ deyip istifa etmeleri gerekirdi. 5 bin Êzidî kadının DAİŞ’in eline geçmesine neden oldular. Bu da yetmedi katlettiler. Ama halen kimse bunun hesabını vermedi. Çünkü bu planlıydı.”