Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Yusuf Nakçi, İnsan Hakları Derneği’ne gönderdiği mektubunda özetle şunları belirtiyor: “Üç yıldır yaşadığım hukuksuzluğu ve adaletsizliği derneğinize aktarma gereği duydum. 11 Mayıs 2017 günü bir fotoğraf yüzünden örgüte üye olma iddiasıyla gözaltına alındım. Diyarbakır-Silvan İlçe Jandarma Karakolu’na götürüldüm. Karakolda 2015 yılında Silvan’da gerçekleşmiş bir olayı kabullenmem için yaklaşık 4.5 saat darp ve işkence devam etti. Daha sonra bir tabancayı tutmam istendi. Karşı çıktım ama işkenceye dayanamayıp, onu ellerimle elledim. Aynı gün beni Diyarbakır TEM’e götürdüler. Orada da olayı kabullenmem için psikolojik baskı altında tutuldum. Bu baskı TEM’de kaldığım 14 gün boyunca devam etti. Sonra avukat nezdinde TEM polislerince ifadem alındı. Varolduğu söylenen açık ve gizli tanıklarla yüzleşmek istedim ancak yapmadılar. 25 Mayıs 2017 günü mahkemeye sevk edildim. Mahkeme tanık ifadelerine dayanarak beni tutukladı ve Diyarbakır D Tipi Cezaevi’ne gönderildim.
Cezaevinde üç ay sonra avukat görüşü diye beni götürdükleri odada polis olduğunu söyleyen üç kişi, ‘Seni ve aileni tanıyoruz. Bize yardımcı olup, Silvan’daki olayı kabul edersen, seni hemen buradan kurtaracağız. Kızına iş bulacağız’, dediler. Ben de ‘Benim bu olayla ilgim yok. İfademi verdim, DNA için kanım alındı. Şayet kanıt ve görüntü varsa mahkemeye sunarsınız’ dedim ve odama döndüm. Bana söylediklerini, 15 gün sonra Silvan’da gözaltına aldıkları eşime de söylüyorlar. ‘Açık görüşe gittiğinde ona söyle, bize yardımcı olsun’, diyorlar.
Bunun üzerine sağlığım bozulmaya başladı. Benimle cezaevinde yine görüşmek istediler. Ben kabul etmedim. Bunun üzerine, yine eşimi telefonla tehdit etmişler. 21 Kasım 2017 günü, gardiyanlar beni revir diyerek odadan alıp götürdüler. Revir kapısında, ‘Sevkin çıktı, buradan gideceksin ama seninle görüşmek isteyen üç kişiyle görüşürsen, sevkini iptal edecekler’, denilince, ‘kimseyle görüşmeyeceğim’, diyerek odama geri döndüm. 22 Kasım 2017 günü beni Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’na getirdiler. Burada psikolojim bozulduğu için 2.5 ay Elazığ Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi gördüm. Şizofreni ve hafıza kaybı yaşamaya başladım. Aynı travmayı eşim ve çocuklarım da yaşamakta.
Mahkeme aşamasında 4 açık tanık, beni tanımadığını ve ifadelerini baskı altında verdiklerini söylediler. İki gizli tanığın da olmadığı ortaya çıktı. Farklı tarihlerde üç ayrı defa incelenen elbiselerim, ayakkabılarım, kan ve doku örneklerimde Adli Tıp Kurumu, hiçbir delil bulamadığını resmi raporla verdi. Buna rağmen, mahkeme beni iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum etti. Ağırlaştırılmışlardan birini normal müebbet hapse çevirmişler sağolsunlar Neymiş, mahkemede iyi niyetliymişim. İki ay önce de evime bir haciz belgesi getirmişler. Bir zırhlı araca zarar verilmiş ve 36 bin liralık para cezası faiziyle birlikte 50 bin lira olmuş. Şimdi onu da istiyorlar!
Kamuoyunun üstüme atılan bu haksız cezayı duymasını istiyorum. Hiçbir dini kuruluşun ve devlet kurumunun duymadığı feryadı, İHD’nin duyacağını umuyorum.”
*
Adana-Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nde bulunan Fikret Kara şöyle diyor: “Yaşadığımız sorunları, hak gasplarını, baskıları anlattığımız mektuplarımız sakıncalı bulunarak engelleniyor. Konserleri yasaklanan, kurumları talan edilen, üyeleri tutsak edilen, kasetleri kurşunlanan, müzik aletleri parçalanan halkın sanatçıları, sanatlarını özgürce yapabilmek için direnme hakkını kullanıyorlar.
Duymayan kulaklar duysun, görmeyen gözler görsün, suskun diller hakikati konuşsun diye bedenlerini açlığa yatırarak direniyorlar. Grup Yorum üyelerinden İbrahim Gökçek Silivri Hapishanesi’nde, Bahar Kurt ve Helin Bölek ise dışarıda İstanbul Küçükarmutlu Mahallesi’nde 200 günü aşkın süredir direnişlerine devam ediyorlar. Bizler de, Kürkçüler F Tipi Hapishanesi’ndeki Özgür Tutsaklar olarak Grup Yorum ve Mustafa Koçak’ın adalet mücadelesine açlığımızla katılıyoruz, aynı direniş türkülerini söylüyoruz”.
*
Tekirdağ 1 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan Nurettin Aymaz, Hasan Kaçmaz, Medeni Söylemez, Abdullah Aydın, Dağıstan Öztürk, Dilgeş Serin, M. Emin Ersoy, Haydar Tikiz, Ekrem Polat, İsmail Cengiz Oğurtan, Mustafa Pamuk ve Enver Barın’ın 23 Ocak 2020 günü Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi’ne sürgün edildiklerini geçen hafta yazmıştık. Tekrarlıyoruz.
TEŞEKKÜR: Bolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Barış Atmaca’nın Resse Kitabevi’nce yayınlanan “Dile Şevê” isimli Kürtçe öykü kitabını aldım. Kendisine çok teşekkür ediyor ve daha nice kitaplara diyorum.
MEKTUBU GELENLER
Barış Atmaca – Bolu F Tipi Cezaevi
Yusuf Nakçi – Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Fikret Kara – Kürkçüler F Tipi Cezaevi
Veysel Avcı – Patnos L Tipi Cezaevi
Nurettin Ayman – Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi
Hasan Kaçmaz – Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi
Medeni Söylemez – Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi
BAŞKA ADRESLERE ULAŞAN MEKTUPLAR
Bülent Gedik – Kandıra 2 nolu F Tipi Cezaevi
Aydın Akyüz – Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi
Erdal Polat – Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi
Ramazan Kızıldağ – Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi
Hasan Kılıç – Siverek T Tipi Cezaevi
Sevda Turgal – Şakran Kadın Kapalı Cezaevi
Musa Karataş- Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi
Posta Kutusu: 253
Yenişehir
ANKARA
e-mail: aykol267@gmail.com