Gıda İş Sendikası Başkanı Seyit Aslan, salgın sürecinde gıda fiyatlarının yüzde 60 arttığına dikkat çekerek, “Yurttaşlar önceden bir kilo aldığı ürünü 150 grama düşürdü. İki kilo alacağı şeyi artık yarım kilo alıyor. Yiyecekten tasarruf eder hale geldik” dedi
Yadigar Aygün/İstanbul
Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Covid-2019) salgınıyla birlikte gıda fiyatlarında da çok fazla artış yaşanıyor. Salgından kaynaklı pek çok işçi ve emekçi işsizlikle karşı karşıya kalırken, günlük kazancı ile geçinenler sokağa çıkma yasaklarından kaynaklı olarak evlerine ekmek götüremiyor. Ekonomik kriz derinleşirken, yurttaşlar artık en temel gıdalarını bile alamıyor. Birçok yurttaş, ‘Çocuklarım evde aç, açım, işsizim’ diyerek intihar etti. DİSK’e bağlı Türkiye Gıda Sanayi İşçileri Sendikası (Gıda-İş) Başkanı Seyit Aslan ile salgın sürecindeki fiyat artışlarını konuştuk.
Seyit Aslan, salgın sürecinde gıda fiyatlarının daha da arttığına dikkat çekti. Yoksul halkın ve emekçilerin gıdaya ulaşamadıklarını söyleyen Aslan, “Türkiye’de uzun yıllardır serbest piyasa ekonomisi var. Fiyatları istedikleri gibi belirliyorlar. Asgari ücret yıl başında belirleniyor. Bir yıl boyunca belirlenen asgari ücret ile geçiniyor. Toplu İş Sözleşmeleri (TİS) sürecinde iki yıl aynı parayı alıyor. Emekçilerin yeniden bir ücret alma şansı olmuyor. Gıda fiyatlarının DİSKAR ve piyasadaki araştırmalara baktığımızda yüzde 60’lara varan fiyat artışları var. Dolayısıyla bir dengesizlik söz konusu. Zenginler için gıdaya ulaşmakta bir sorun yok. Parayı bastırıp alıyorlar ama yoksul halkın, emekçilerin ve işçilerin böyle bir şansı yok. Elindeki kaynak neyse onu dengelemeye çalışıyor. Aradaki fiyat artışlarından kaynaklı olarak bir süre sonra alacağı ürünlerden itina etme başlıyor. Yurttaşlar önceden bir kilo aldığı şeyi 150 grama düşüyor. İki kilo alacağı şeyi yarım kilo alıyor. Yiyecekten tasarruf eder hale geldi” dedi.
‘Halk gıda alamıyor’
Aslan, Türkiye’de açlık sınırı ve yoksul sınırının sürekli artığını belirtti. Maaşların cebe girmeden enflasyon karşısında eridiğinin altını çizen Aslan, “Asgari ücretli çalışan işçilerin hepsi açlık sınırı ile kimisi açlık sınırın altında yaşıyor. 1 kişinin geçimi, 4 kişilik aile ile 6 kişilik bir ailenin geçimi aynı değil. Toplum, açlık, yoksulluk ve işsizlikle terbiye etme süreci vardı. Şimdi buna bir de virüs ile terbiye etme süreci eklendi. Kısa çalışma ödeneğinden yararlanan kişiler günlük 39 TL aylık 1168 TL’ye geçinmek zorunda bırakıldı. Bu insanlar, kira mı ödesin, faturaları mı ödesin yoksa gıda mı alsınlar? 4 kişilik bir ailenin aylık gıda masrafı 2000 TL’yi geçmiş durumda. 1169 TL ile bir insanın bir hafta hayatını sürdürme şansı yok. Dolayısıyla burada iktidar krizin ve salgının yükünü işçilerin ve yoksul halkın sırtına yükledi. İşçiden vergileri son kuruşuna kadar alıyor ama salgınla yüz yüze kaldığında insanları, salgının kucağına itiyor. İktidarda, herkes kendi başının çaresine baksın anlayışı hakim” diye konuştu.
İktidar ve patronların cebi doldu
Salgın sürecinde açıklanan ekonomi paketinin emekçileri değil sermayeyi koruduğuna dikkat çeken Aslan, salgının fırsata dönüştürüldüğünü belirtti. Arslan, “100 milyarlık bir paket vardı. İşsizlik Fonu Sigortası’nda biriken bütçe ile 50 milyara çıkardılar. Salgına toplamda 150 milyarlık bir kaynak ayırdılar. Bu 150 milyarlık kaynaktan halkın cebine giren 2 milyar bile değil. Geriye kalan paralar, patronlara ya kredi ya teşviki olarak ya da hibe olarak verildi. Paketin yüzde 98’ni patronlara, yüzde 2’sini ancak halka dağıttılar. Kendisine en yakın sermaye gruplarına kaynakları veriyorlar. Bu paketin hepsinin Türkiye’deki yoksullara, emekçiler ve işçilere dağıtılması gerekiyordu. İktidarın da, patronların da bu salgında kasaları da cepleri de doldu. Hatta kar ederek artıya geçti. Olan gene işçilere, emekçilere ve yoksul halka oluyor” dedi.
Aslan, acil alınması gereken önlemleri şu şekilde sıraladı
-İktidarın acilen gıda fiyatlarını kontrol altına alması gerekiyor
-Yoksul ve emekçiler hiç ücret almıyormuş gibi temel gıda ürünlerinin karşılanması gerekir
-Yoksul hane halkına doğrudan bir destek sürekli olarak sağlanması gerekiyor.
-Hijyen ürünleri ve temizlik malzemeleri sağlanmalıdır
-Gıda fiyatlarının dondurulması ve acilen fiyat indirimine gidilmesi gerekiyor
-Bütün gıda oranlarındaki KDV’ler sıfırlanmalıdır
-Serbest Piyasa Ekonomisi’den kurtulması gerekiyor
-Sendikaların ve üretici köy işçilerinde içerisinde olduğu bir komisyon oluşturarak fiyat dengelemek için önlemler almamı gerekiyor