Sêrt’te bir grup polis tarafından, kaldığı yurtta, telefon ve para teklif edilerek ajanlık dayatılan genç kadın; İHD ve savcılığa başvurdu. Başvurunun ardından emniyetten ailenin arandığı ve ‘Bir yanlış anlaşılma olmuş. Olayı büyütmeyin’ denildiği öğrenildi
Son aylarda Kürt gençlerine dönük özel savaş politikaları artarak devam ediyor. Özellikle genç kadınlar kendilerini polis olarak tanıtan kişiler tarafından ‘sorgulanıyor’, tehdit ediliyor ve ajanlığa zorlanıyor. Geçtiğimiz günlerde Sêrt (Siirt) kent merkezinde de benzer bir ajanlık dayatması yaşandı.
18 yaşında lise öğrencisi genç kadın “ihbar” edildiği belirtilerek kaldığı yurtta bulunan müdür odasında sorguya alındı. Genç kadına telefon ve bir miktar para verildi. Genç kadın yaşadığı olayın ardından savcılığa ve İHD’ye başvurdu.
Yurda gelen herkes GBT’den geçirildi
5 Ağustos günü akşam saatlerinde dersten çıktıktan sonra yurda giden genç kadın burada çok sayıda polisle karşılaştı. Yurda gelen herkesin polisler tarafından GBT’den geçirildiği saatte odasına giden genç kadın, isminin müdür odasından anons edilmesi ile müdürün odasına geçti. Odada müdür yerine sivil polislerle karşılaşan genç kadın, yaşadıklarını anlattı.
‘Müdür odasında sorguya alındım’
Müdür odasında sorguya alınan gen kadın, yaşananları şöyle anlattı:
“Müdür odasına girdiğim gibi on tane sivil polis de odaya girdi. Bir ihbar olduğunu söylediler ve fotoğrafımı göstererek ‘Senle görüşeceğiz’ dediler. Beni emniyete de götürmediler. Hiç kimseyi odaya almadılar. Bana, ‘Silah taşıyormuşsun, dağa çıkacakmışsın’ gibi sözler söylediler. Ben de bunları reddettim. Bana birkaç soru daha sorup ‘istediklerimizi yaparsan seni üniversiteye yerleştiririz’ dediler. Ben söylenenlere tepki gösterdim ve tekliflerini reddettim. Reddetmeme rağmen sürekli bir teklif ve soru ile üzerime geliyorlardı. Dakikalarca o odada onlarla kaldım. En yakın arkadaşım odaya girmek istedi ancak onu almadılar. En sonunda ‘senle iletişim kurmak istiyoruz, telefonun var mı?’ dediler, bende ‘yok’ deyince bana telefon alacaklarını söylediler. Ben bu teklifi kabul etmedim. Bana zorla para ve telefon verdiler. Diğer gün de aynı şekilde devam etti ve bana ‘bize isim vereceksin’, ‘terör örgütünde kimler çalışıyor, kimler yardım ediyor’ soruları sordular. Yine olaydan alakasız akrabalarımı sordular. Ben kimseyi tanımadığımı ve onların teklifini kabul etmeyeceğimi yineledim.
Bir sonraki gün babamı arayarak olayı anlattım. Gereken yerlere başvuru yaptık. Yine bana verdikleri telefonu ve parayı savcılığa giderek teslim ettim. Savcılığın ardından da İHD’ye giderek suç duyurusunda bulundum. Ben bir öğrenciyim ve yapılan bu hak ihlalini kabul etmiyorum. Kendi halinde yaşayan bir insana yapılan bu dayatma tamamen hukuksuz. Bu hukuksuzluğa karşı hakkımı arayacağım.”
Emniyetten aileye: Bir yanlış anlaşılma oldu!
Savcılığa yapılan başvurunun ardından il emniyet müdürlüğünden bir polisin genç kadının babasını arayarak, “Rica ediyoruz, konuyu büyütmeyin. Bir yanlış anlaşılma olmuş. Biz özür dileriz” sözlerini sarf ettiğini, babanın “Neden telefon verildi” sözüne ise, “Telefonu yoktu sizinle iletişim kursun diye telefon verdik. İyilik yapmak istedik” şeklinde yanıt verdiği öğrenildi.
İHD: Takipçisiyiz!
Konuya dair başvuruyu alan İnsan Hakları Derneği (İHD) Sêrt Şubesi ise yaşanan hak ihlaline karşı sürecin takipçisi olacaklarını ve hukuki anlamda gerekli tüm başvuruları yapacakları açıklamasında bulundu.
Haber: Medine Mamedoğlu \ NUJINHA