Erdoğan’ın 2011 yılında Cumartesi Anneleri’yle yaptığı görüşmeyi hatırlatıp ‘Ne değişti?’ diye soran kayıp yakınları, İçişleri Bakanı Soylu’nun açıklamalarına tepki gösterdi. Kayıp yakınları, ‘Annelerin yüreğindeki ateş yasak tanımaz’ dedi
Cumartesi Anneleri’nin 700. haftasına yapılan polis müdahalesi ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun anneleri hedef alıp, eyleme yasağın kalıcılaştırılması mesajını içeren açıklamalarına tepkiler sürüyor. 2011 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile yapılan görüşmeye katılan kayıp yakınları o günden bugüne neyin değiştiğini sordu.
MA’ya açıklamalardan bulunan, Erdoğan’ın anneler ile yaptığı görüşmeye katılan ve 1995 yılında İzmir’de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, görüşmede Erdoğan’ın “Bunlar bizim dönemimizde yapılmış kayıtlar değil. Ama yine de ben elimden gelen ne varsa yaparım” dediğini hatırlattı. Yıldız, Erdoğan’ın bu sözünü yerine getirmek yerine kendileriyle yaptığı görüşmeyi “seçim malzemesi” olarak kullandığını söyledi. Soylu’nun kendilerine dönük kullandığı “Anneliğin terör örgütünce istismar edilmesine, teröre kılıf yapılmasına göz mü yumsaydık?” sözlerine değinen Yıldız, “Kimsenin bizi kullandığı yok. Biz kendi yürek gücümüzle, evlatlarımızın acısıyla toplanıyoruz.
Biz davamızda haklıyız. Hiç kimseden utanmıyorsa benden utansın” dedi. Failler yargı önüne çıkartılana kadar Galatasaray Meydanı’nda olacaklarını belirten Yıldız, “Zorbalıkla, şiddetle bizi susturamazlar. Devletin gücü, polisi, gazı var. Ama bizim de yüreğimizdeki bu ateş ne polis, ne gaz, ne güç tanır. Yüreğimizdeki bu ateşten kaynaklı her zaman Galatasaray’da olacağız” diye konuştu. Erdoğan’ın Cumartesi Anneleri ile yaptığı görüşmeye katılan isimlerden olan, 1995 yılında Avcılar’daki evinin önünde gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun da Soylu’nun açıklamalarına tepki gösterdi.
Tosun şunları söyledi: “O gün görüşmek için bizi çağıran, kayıplarımızın bulunması için çalışma başlatacaklarını söyleyenler bugün bize vahşet uygulayanlardır. Biz 700 haftadır Galatasaray’da oturuyoruz. Kimseyi rahatsız etmedik, kimseye hakaret etmedik. Kimsenin canına, malına zarar vermedik. Bu kadar acıya rağmen bize acı yaşatıyorlar. Biz tepki gösteriyoruz çünkü bizim canımız kayıptır. Onların aileleri varsa bunu yapmazlardı. Biz anayız. Bize bayram haftası bunu yaptılar. Hiç mi vicdanı yok bu insanların? Onlardan bir tanesi büyüklerinin mezarlarına gitmedi mi? Bizim mezarımız olsa zaten oraya gelmezdik. Bu kadar haksızlık neden bize yapılıyor? Bitmeyen bir yasımız var. Biz Galatasaray’a sahip çıkmak zorundayız.”
İSTANBUL