Koronavirüs salgını nedeniyle Figen Yüksekdağ’ın tahliyesi için avukatlarınca yapılan başvuruyu 16. Ağır Ceza Mahkemesi ‘somut delil ve gerekçeler’ sunulmadığını öne sürerek, reddetti
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın avukatları koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle cezaevinden tahliyesi talebiyle 30 Mart’ta Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptığı başvuru reddedildi.
Yüksekdağ’ın avukatları tarafından yapılan başvuru dilekçesinde “Türkiye’deki cezaevleri şartlarının sosyal izolasyonun sağlanması ve hijyen açısından yetersiz olduğu, 3 yılı aşkın süren tutuklama kararının ölçülü olmadığı, cezaevinin sosyal izolasyon ve evde karantina önlemlerini almaya uygun fiziksel şartlara haiz olmadığı, olası bir tutukluluk halinin devamı kararının sanığın yaşama hakkının ihlali niteliğinde olacağı, koronavirüs sebebiyle cezaevlerinin boşaltılması gerekliliğinin tüm uluslararası kamuoyunda kabul gördüğü ve önceliğin siyasi tutuklulara verilmesi gerektiği, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 109’uncu maddesinde sayılan tedbirlere başvurularak, müvekkilimizin tahliye edilmesine..” ifadeleri yer aldı. Avukatlar Yüksekdağ’ın siyasi amaçla tutuklandığı ve suçlamaların tamamının yapılan siyasi faaliyetlerden oluştuğuna da dikkat çekti.
Tahliye talebine ret
Avukatların tahliye talebi ardından Ankara Cumhuriyet Savcısı hazırladığı mütalaada, Yüksekdağ’ın “Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme suçu, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçu, Devletin Birligini ve Ülke Bütünlüğü Bozma” suçu kapsamında bir önceki duruşmada tutukluluk halinin devamına karar verildiğini hatırlattı. Avukatların Yüksekdağ’ın cezaevinde kalmasının “yaşam hakkı” ihlali olacağı yönündeki taleplerine ise savcılık “somut delil” olmadığı gerekçesiyle tutukluluk devamına karar verilmesini talep etti. Savcılığıın mütalaası şöyle: “ Somut gerekçelerin oluşmadığı, söz konusu salgın hastalığın sanığın tutuklu olduğu ceza infaz kurumunda yaygın olduğuna dair bir delil bulunmadığı, ceza infaz kurumu yönetiminin kurumda bulunan tutuklu ve hükümlüleri salgına karşı koruma yönünden pozitif yükümlüklerini yerine getirmediğine dair iddia ve delil ileri sürülmediği, sanığın bu nedenlerle yaşam hakkının ihlali konusunda tahliyesini gerektirecek somut delil ve gerekçeler ileri sürülmediği düşünülmekle, yukarıda belirtilen paragraf doğrultusunda sanık müdafilerinin tahliye taleplerinin reddi ile sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesi mütalaa olunmuştur” Tahliye talebini değerlendiren 16. Ağır Ceza Mahkemesi ise, avukatların talebini “somut delil ve gerekçeler” sunulmadığını öne sürerek, reddetti.
Mahkemenin kararı
Mahkeme heyeti tarafından verilen karar şöyle: “Devletin, ceza infaz kurumlarında bulunmakta olan tüm tutuklu ve hükümlülerin sağlığından ve can güvenliğinden sorumlu olduğu, bu kapsamda halihazırda devam etmekte olan salgın hastalık tehlikesine karşı ceza infaz kurumlarında gereken tedbirlerin devlet tarafından alındığı, dünya genelinde olduğu gibi Ülkemizde de varlığını sürdüren salgın hastalık nedeniyle sanığın cezaevinde bulunmasının yaşam hakkının ihlaline neden olabileceği iddiasına dayalı tahliye talebiyle ilgili somut gerekçelerin talepte gösterilmediği, söz konusu salgın hastalığın sanığın tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumunda yaygın olduğuna dair bir delil bulunmadığı, ceza infaz kurumu yönetiminin kurumda bulunan tutuklu ve hükümlüleri salgına karşı koruma yönünden pozitif yükümlüklerini yerine getirmediğine dair iddia ve delil de ileri sürülmediği, sanığın bu nedenlerle yaşam hakkının ihlali konusunda tahliyesini gerektirecek somut delil ve gerekçeler bulunmadığından; sanığın halen tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumunda salgın hastalık tehlikesinin ya da bu kapsamda sanığın can güvenliğine ilişkin bir tehlikenin mevcut olduğuna dair somut deliller bulunmadığı da değerlendirilerek, sanık müdafiilerinin sanığın tahliyesine yönelik taleplerinin reddiyle sanığın tutukluluk halinin devamına karar olunur.”
Avukatlardan itiraz
Yüksekdağ’ın avukatları “tahliye talebinin reddi” kararı ardından Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz da bulundu. Yapılan itiraz dilekçesinde, savcılık makamının lehe ve aleyhe olan tüm delilleri toplamak ile yükümlü olduğu hatırlatılarak, “Kocaeli Cezaevi şartlarının araştırıldığını, cezaevi müdürlüğünden alınan önlemlerin, virüse ilişkin mahpuslar nezdinde bir virüs taraması yapılıp yapılmadığının ve başkaca bir önlem alınıp alınmadığının tespiti yönünde bir bilgi talebinde bulunulduğunu görememekteyiz. Bu anlamda; Sayın savcılık makamı cezaevi şartlarının virüs ile mücadelede uygun ya da aykırı olduğuna dair bir tespit yapması ya da resmi bir yazı olmaksızın yapılan tespitin hukuki bir karşılığının olması mümkün değildir.” denildi. İtiraz dilekçesinin devamında yaşam hakkına dikkat çekilerek, koronavirüse dair cezaevlerinde alınan önlemlerin yer aldığı, Türkiye’deki koronavirüs vakalarında yaşanan ölüm ve vakalara yer verildi. Virüs nedeniyle dünya genelinde cezaevlerinde alınan önlem ve tedbirlerine de dikkat çekilerek, tahliye edilmesi istendi.
HABER MERKEZİ