Tutuklu yargıladığı davada savunma yapan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, tutuklanmalarının “siyasi darbenin ürünü” olduğunu belirtti. Mahkeme tutukluluğun devamına karar vererek, duruşmayı erteledi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın, tutuklu yargılandığı Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 19’uncu duruşması başladı.
Yüksekdağ’ın, tutuklu bulunduğu Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldığı duruşmada avukatlar hazır bulundu. Duruşmayı HDP milletvekilleri Semra Güzel, Kemal Peköz ve Mahmut Toğrul izledi.
Duruşmada söz alan Yüksekdağ, tutuklanmalarının bir “siyasi darbe ürünü” olduğunu söyledi. Siyasi darbenin devam ettiğini ifade eden Yüksekdağ, “Darbenin üzerinden 4 yıl geçti. Darbe 4 yıl boyunca başarıya ulaşamadı. Ekonomide, sosyal yaşamlarda bu darbenin etkilerini daha fazla görüyoruz. En çok hukuk düzenine yapıldığı ortaya çıktı, hukuk düzenine yapılan darbenin mağdurlarıyız. Başka bir olağanüstü koşulun sonucunu da yaşıyoruz. Pandemi ayrıca siyasi ve toplumsal bir vakaya dönüştü biz cezaevindekiler daha fazla deneyimledik. Bugünkü koşullarda siyaseten de fiziksel de olağan seyretmiyor” dedi.
‘Savunma hakkımız elimizden alındı’
Pandemiyle birlikte haklarının birer birer ellerinden aldığını aktaran Yüksekdağ, “Dört ay boyunca en temel hakkımız olan savunma hakkı elimizden alındı. Bana kalırsa avukatların o kapalı görüş beyanına görüş yapmayı bile reddetmesi gerekiyor. Bu koşullar içinde avukatlarımla savunma hazırlamam. Daha sık benim davaların bütünüyle aleni olsa bile siyasi davalardır; ben de çıkarım siyasi savunma yaparım. Bu koşullarda avukatlarımla sağlıklı insan haklarına yakışır temas ve koşul sağlamadan her şey olağan koşulunda devam ediyormuş gibi savunma yapamam. Bu hukuka aykırıdır, siyaset anlayışına aykırıdır. Siyasi kimliği bir tarafa bırakarak, bunu yapmam, fezlekelerle ilgili mazeretim budur” diye konuştu.
‘İktidarın beceriksizliğinin faturası halka çıkarıldı’
Anlattığı gerekçelerden kaynaklı savunma yapmayı doğru bulmadığını belirten Yüksekdağ, dava dosyasında bulunan 3 fezleke hakkında cezaevindeki koşullardan kaynaklı savunma yapmayacağını söyledi. Cezaevlerindeki koşulların düzeltilmesi talebinde bulunan Yüksekdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kapalı görüş mekanlarında her şeyimiz kayıt altına alınıyor. Tedbir altında bir dizi yasak ve kısıtlama var, bunu kabul etmemiz mümkün değil. Virüse karşı insanlar savunmasız. Bu kriz çok daha önce çözülebilecekken siyasi iktidarın beceriksizliği nedeniyle faturanın halka çıkarıldığını görüyoruz. Kapitalizmin aşırı kar hırsı, devletlerin gözünü kör ettiği koşullarda bu tür felaketlerin yaşanmaması mümkün değil. Bir acı gerçek de ortaya çıktı, hiçbir devlet toplumu koruyacak pozisyonda değil. Bize, kendi halkına ücretsiz maske dağıtmayan bir siyasi iktidar ne kadar mükemmel bir politika uygulayabilir ki. Bu süreçte siyasi iktidar avukatımla görüşme hakkımı gasp ediyor.”
‘AYM denge denetleme kurumu haline geldi’
Mutlak tecrit ve hapishanedeki hak ihlalleri konusunda sahiplenmenin geliştirilmesi gerektiğini dile getiren Yüksekdağ, bugün 15 Temmuz darbe girişiminin artçı darbelerinin yaşandığını vurguladı. Yargı alanının bu darbenin geliştiği alanlardan biri olduğunu ifade eden Yüksekdağ, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) denge denetleme kurumu haline geldiğini belirtti. AYM’nin Anayasa’dan doğan gücü ile denetleme mekanizması olarak çalışması gerektiğine dikkat çeken Yüksekdağ, “AYM’nin en önemli faktörlerinden birisi, haksız yargılama süreçlerinde ulusal mahkemeler arsında bir tampon görevi görmek. Ama 20 yılın yığılması var. Bir baraj olarak kurulmuş AYM’de korkunç bir yığılma var. Yargı kurumu bunun altından nasıl kalkacak? Dünyada neredeyse eşi benzeri görülmemiş bir tablo ortaya çıkarıldı; Yargıtay’ın durumu ortada. Bu sadece devlet krizi değil, memleket krizidir. 100 bin insan adil yargılama talebiyle başvuru yapmış; korkunç bir başvuru var, bunların her birisi de siyasi iktidarın yargı operasyonları sonucudur” ifadelerini kullandı.
‘Bir tanesi çıkıp kral çıplak demiyor’
Gezi’de söylenen “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganının bugün de güncelliğini sürdürdüğüne işaret eden Yüksekdağ, “Olağanüstü şatlarla karşı karşıyayız. Durmadan siyasi iktidar yargıya talimat veriyor. HDP’nin iki eşbaşkanı olarak iki defa tutuklanarak hapiste tutuluyoruz. Selahattin Demirtaş’ı 10 yıl hapiste tutmak için ikinci tutuklama kararı verildi. Bize operasyon yapıyorsunuz; kendi mahkemenize niye yapıyorsunuz? Kötülük icat etme yetenekleri bazen köreliyor demek ki, tekrara düşüyorlar. Kendi sistemlerini de katlederek bunu yaptılar. Bir tanesi çıkıp kral çıplak diyemiyor” dedi.
Türkiye’de insanların ve hukukçuların adil yargılanma talebiyle ölüm orucuna başladığını kaydeden Yüksekdağ, ölüm orucunda bulunan Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ı selamladı.
‘Aynı fiilden ikinci kez tutuklandılar’
Yüksekdağ’ın savunması ardından avukatlar söz aldı.
Avukat Ruken Gülağacı, Anayasa Mahkemesi’nin Selahattin Demirtaş kararına değinerek, Yüksekdağ’ın da aynı durumda olduğunu söyledi. Gülağacı, “AYM kararı başkası hakkında verilmiş diye yok sayılacak bir karar değil. Kararı inceleme fırsatınız olduysa karar birebir Figen Yüksekdağ’ı bağlar, kararın esasında Demirtaş’ın tutuklunun makul süreyi aştığını söylüyor. Bizim söylediğimiz her şeyi AYM gerekçeli kararına yerleştirilmiştir” dedi.
Avukat Sezin Uçar ise Yüksekdağ ve Demirtaş hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında ikinci kez tutuklanma verildiğini anımsatarak, “Türk yargı tarihi tarafından aynı fiil nedeniyle ikinci defa tutuklanmış olmaları bir istisna. Mevcut yasalarda hukuksal normlara dahi riayet edilmediğini görüyoruz. Tutukluğunun devamı kararı hukuki değil” dedi.
Tutukluluğun devamına karar verildi
Ardından söz alan iddia makamı, Yüksekdağ hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda yürütülen soruşturma dosyasına ilişkin müzekkere yazılarak, dosyanın istenmesini ve incelenerek, dosyayla bağlantılı olup, olmadığının tespit edilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, Yüksekdağ’ın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme heyetinin bir üye hakimi, tutukluluk kararına şerh koydu.
Bir sonraki duruşma 28 Eylül tarihine ertelendi.
Yüksekdağ hangi iddialarla yargılanıyor?
Yüksekdağ, “Örgüt yöneticiliği”, “Örgüt propagandası yapmak”, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na Muhalefet”, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik”, “Suç işlemeye tahrik” ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” iddialarıyla yargılanıyor.
Yüksekdağ hakkında açılan dava dosyası 7 ayrı fezlekenin birleştirilmesinden oluşuyor. 92 sayfalık dosya kapsamında, Yüksekdağ hakkında 30 yıldan 83 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Yüksekdağ’ın, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) içerisindeki faaliyetleri ve kimi siyasi faaliyetleri dosyadaki suçlamalar arasında yer alıyor.
ANKARA