Kobanê Davası’nda konuşan Figen Yüksekdağ ‘Kobanê dayanışması meşruydu, provokatif güçler tarafından provoke edildi’ dedi
İŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 17’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 20’nci duruşmasının 3’ncü oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü.
Duruşmada yaşananlar
Duruşma, HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın söz almasıyla başladı. Müşteki beyanların siyasi iktidarın diliyle oluşturulan suçlamalar olduğunu söyleyen Yüksekdağ, “Müşteki beyanları siyasi iktidarın hedef gösterilmesi doğrultusunda oluşan beyanlardır. Bu dava nasıl kasti ise müşteki beyanları da öyledir. Mahkeme heyeti kendisini savcılık kurumuna soktu, yalancı tanıklar, gelen belgelerle tutuklamayı sürdürme bahanesini sürdürdünüz. İstanbul Emniyeti beyanlarında ne olduğunu bilmiyoruz. Sadece bize sunduğunuz değil, bize dayattığınız kadar biliyoruz ve bunlar da dayatma suçlardır. 7 yıl öncesine gidin, suçlamaya neden olan olayları hatırlamayanların bize dönük suçlamaları ne kadar net olduğunu görüyoruz ve bunların da nasıl yönlendirme olduğunu görüyoruz” dedi.
Yasin Börü davası
Yalanlarla Kobanê Davası’nın kriminalize edilmeyeceğini belirten Yüksekdağ, davanın siyasi saiklerle açıldığından kaynaklı sunulan her belgenin yalan olduğunun ortaya çıktığını ifade etti. Yüksekdağ, “Güneş balçıkla sıvanmaz. Bizim hakkımızda suçlamalar yapılırken, siyasi iktidarın dili ile aynı. Siyasi iktidarın repliklerini gelip bize tekrarlıyorlar ve bu aynı replikleri sizin iddianamenizde de gördük. Bu suçlamaları kabul etmemizi bekleyemezsiniz. Bu suçlamalarla müştekilerin beyanlarını esas almak büyük bir provokasyon demek. Kobanê dayanışması meşruydu, provokatif güçler tarafından provoke edildi, karanlık güçler tarafından bu dayanışmaya kan karışıldı. Siyasi iktidar ateşle oynuyor, çünkü koltuğunu kaybetmek istemiyor. Ama sizin ateşle oynama lüksünüz yok. Yasin Börü’nün ailesini karşımıza müşteki olarak çıkarıyorsunuz, kapatılmış davalarda müşteki çıkararak karşımıza çıkarıyorsunuz. Bu karanlık çaba değil de nedir? Yasin Börü davasındaki siyasi katliam hakikatini aydınlatmıyor. Size Yasin Börü’nün Yargıtay kararını okudum. Katliamın yaşandığı evde, sokakta mağdur insanların verdiği ifadelerinin ne anlama geldiğini sordum. Bütün Türkiye’nin ayağa kalkmasına rağmen, defalarca polise haber verilmesine rağmen, Yasin Börü’nün evine saatler sonra müdahale ediyor. Bu sorularımıza cevap vermeyen bir yargı nasıl bize bu suçlamaları yöneltebilir” diye belirtti.
Yüksekdağ konuşmasına şöyle devam etti:
Bugün karşımıza müşteki olarak çıkıyorlar, çıksınlar. Siz de bu karanlık senaryonun filmini yapacaksanız, buyurun yapın. Aradan 7 yıl geçiyor, sonra ifade veriyor, nereden bileyim müştekinizin paraya ihtiyacı olmadığını? Herkesin ayakkabı numarasını bilenler, bu olayların failini nereden açığa çıkarmamış, neden beklemiş bu zamana kadar. Polisin yönlendirmesiyle şikayetçi olduklarını söylüyor. İki yıl boyunca bu insanlar delik deşik aranmış, bulunmayanı bulmak için seferber edilmiş. Bir kısmı vazgeçmesin diye emniyet, İçişleri Bakanı elinden gelen her şeyi yapmış. Böyle bir kalitesizlik olmaz. Madem girdiniz bu yola ben gerekeni göğüslemeye hazırım. Böyle bir seviyesizlik kabul edilemez, müşteki beyanlarını kabul etmiyoruz, gayrimeşrudur.”
Belgelerde çelişkiler var
HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da, dosyaya yeni gelen belgelere ilişkin söz aldı. Demirtaş, Muş’ta yeni eklenen tanık beyanları arasındaki çelişkilere dikkat çekerek, “Ferhat Aksu ya da Ferhat Aksoy ile ilgili tüm bilgilerde çelişki var. Gizli tanık Ulaş ve Mahir’i mi esas alacaksınız, yoksa Muş’ta Osman Akpolat’ın verdiği ifadesini mi esas alacaksınız? Bu ismi geçen şahısların isimlerini de fotoğraflarını ilk defa görüyorum ve bu yüzden kumpas olduğunu düşünüyorum. Gelen evraklarda zamanımız yok incelemeye, incelesek onlarca yalanı ortaya çıkarırız. Bu evraklarda kumpası ortaya çıkaran çelişkiler. Yeni bir kumpas hazırlığı olabilir, olası Ahmet Altun yeni bir kumpas yaratmak istiyorsa, sakın öyle bir düşünmesin, bütün çelişkiler ortada. Kumpası sürdürmeye kimse çalışmasın uyarıyoruz buradan, kumpasın yalanları çıkıyor” ifadelerini kullandı.
‘Ahmet Altun kumpasçı’
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) eski Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak, savunmasına devam etti. Davadaki çelişkiler yerine ülkenin sorunlarına dönük çözümleri konuşmayı tercih ettiklerini belirten Kışanak, gizli tanık ifadelerine değindi. Kışanak, “Tanık beyanları hukuk anlamda bir delil niteliği taşımıyor. Hukukla alakamız yok diyorsanız, o da sizin bileceğiniz iş. Bu belgeler ısmarlama olarak alınmıştır. Ahmet Altun gizli tanık Ulaş’a benim fotoğrafımı neye dayanarak teşhis ettirdi? Bu sorunun cevabı yok. Ama benim tutuklanmam için Ahmet Altun, gelen geçen lafları elindeki kişiye imzalattırdı. Bu ülkede liyakat yok, biat var. İşte biat edilince ortaya böylede bir cahillik çıkıyor. Bu kumpas davası AKP iktidarının bir ürünüdür. Bunlar sabah akşam yalan söyleye söyleye yandaşları da inandı. AKP’nin söylemlerine inanarak iddianame hazırlayan kişiye de savcı denilemez. Talimatla görevlendirilmiş özel kumpasçı. Saraydakilerle birlikte bir senaryo hazırlamışlar, ‘HDP’liler PKK’den talimat almış, Demirtaş’a talimat gelmiş, Demirtaş eşbaşkan ise hepsini bağlar, Gültan’da zaten yönetici onu da bağlar’ denilmiş. Böyle bir şey olur mu?” sözlerini kullandı.
Duruşmaya bir saat ara verildi.