AKP’de yaşanan istifa ve ihraçları değerlendiren Bostan, ‘Bu zamana kadar bütün dışarda kalan aktörlere ulaşarak, güçlü olmasının verdiği cazibeyle kendisini büyütmüş AKP doğal sınırlarına gelmiş gibi görünüyor’ dedi
İç ve dış sorunları ağırlaştıran AKP, içindeti çelişki ve çatışmalar büyüyor. En son Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından azledilen eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da aralarında bulunduğu 4 ismin ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk edilmesi ve partinin eski bakanlarından Ali Babacan’ın parti kurma startını vermesi AKP’deki iç sıkıntıları büyüttü. AKP’nin kurucularından Fatma Bostan Ünsal, yaşananları değerlendirdi. AKP’den istifa ve ihraçların arttığına dikkati çeken Ünsal, bu istifa ve ihraçların parti başkanını dahi çok sayıda partiliyi rahatsız eder bir boyuta geldiğini ifade etti.
AKP’de daha önceden de ayrılanların olduğunu anımsatan Ünsal, “Şimdi ihraç edilenler ve partiden ayrılanların grup karakteri, siyasi sistem değişikliği nedeniyle AK Parti için daha önceki münferit ihraç ve istifalardan farklı olarak sıradan bir durum değildir. Varlığı bir anlamda güçlü olmasına, iktidar olmasına bağlı olan parti için ölüm kalım meselesidir” dedi. Yaşananların geçmişte yaşanan istifa ve ihraçlara göre toplumda daha fazla ilgi uyandırdığını belirten Ünsal, bunun nedeninin AKP’nin izlediği politikalara bağlı olduğunu dile getirdi. AKP’li siyasetçilerin ve seçmenlerin iki yıldır izlenen politikalardan çok rahatsız olduğunu vurgulayan Ünsal, “Hem siyasetçiler hem de seçmenler ülkenin hukuk devletinden uzaklaşan uygulamalarla yönetilmesinden ve bunun yanlış iktisadi politikalarla birleşerek ülkeyi bir kriz içine sokulmasından çok rahatsız.
AK Parti’nin en başarılı olduğu 1 Kasım 2015 seçimlerinden hemen sonra Parti Başkanı ve Başbakan olan Ahmet Davutoğlu’nun parti başkanlığından ve başbakanlıktan alınması partiyi ve parti teşkilatlarını sarsmıştı. Yine birkaç yıl sonra pek çok AK Partili büyükşehir belediye başkanının istifaya zorlanmaları AK Parti’de en üst düzeyde siyaset yapanların bile öngörülemez ve hukuk güvencesinden yoksun bir ortamda bulunmaları partilileri sarsmıştı” diye belirtti.
‘AKP doğal sınırına geldi’
AKP’nin izlediği politikalara bağlı olarak seçmen desteğinin azaldığını sözlerine ekleyen Ünsal, “Darbe teşebbüsünden sonra OHAL’in ilanı ve OHAL’in çok uzun sürmesi, yargı ve yasama denetiminden uzak KHK’lerle Türkiye toplumunun yönetilmesi ve Türkiye’yi bir açık hava hapishanesine benzeten uygulamalar beraberinde de birçok sorunu getirmiştir. Yabancı sermayeye ölümüne ihtiyaç duyan Türkiye’nin politik ve hukuk güvencesinin eksikliği nedeniyle gelmek istememesi işsizliği arttırmış ve bu da AK Parti’ye olan seçmen desteğini azaltmıştır.
AK Parti’nin gücünü kaybedeceğinin daha 31 Mart seçimleri öncesinde anlaşılması AK Parti içinde eleştirel konumda bulunan siyasetçilerin görüşlerini artık kamuoyuna ifade edeceği bir ortam yaratmıştır. Bu yüzden bu ihraç veya istifalar münferit ve anlık durum değildir. Bu AK Parti’de kırılma yaratacaktır. Bu ayrılıklar AK Parti’yi nereye götüreceğini söylemek kolay değil. Ancak bu zamana kadar bütün dışarda kalan aktörlere ulaşarak, güçlü olmasının verdiği cazibeyle kendisini büyütmüş AK Parti, doğal sınırlarına gelmiş gibi görünüyor” diye konuştu. AKP’nin yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklara karşı ortak akıl üreterek bir çıkış üretme vaadiyle ağır şartlar altında kurulduğunu savunan Ünsal, şöyle devam etti: “Bu ağır siyasi vesayet aslında hiçbir zaman birinci gündem olmadı. Belki o dönemde cesaret de edilmemiş olabilir. Mesela Şemdinli-Umut Kitapevi olayında olduğu gibi veya başörtüsü yasağının eğitim, çalışma ve siyasi hayatta devam etmesi örneğinde olduğu gibi.
2007 yılında Cumhurbaşkanı seçimi gündeme geldiğinde siyasi vesayete karşı çıkma teşebbüsü olduğunda askeri bürokrasinin emuhtırasının arkasından CHP’nin bu vesayeti olumlayan şekilde davranması siyasetin normalleşmesinden uzaklaştırdı. Ancak normalleşen bir demokraside AK şeffaf hesap verebilir davranmaya zorlanabilirdi. AK Parti’nin bu şekilde şeffaf ve hesap verebilir olmaya zorlanmadığı, siyasi çekişmelerin hayat tarzı, kimlik üzerinden konformist biçimde devam ettiği ortamda karşı olunan yolsuzluk konusunda başarılı olamadı. En sonunda 17-25 Aralık soruşturmaları ile en net şekilde kamuoyunun ilgisine sunulan hadiselerle bu husus açığa çıkmış, sonrasında yasaklarla ülkeyi yönetmeye mahkum bir AK Parti karşımıza çıkmıştır. Yolsuzluğun ve yasağın olduğu yerde kaçınılmaz olarak yoksulluk gözükmüştür. Şimdi bu üç problemlerin yanına ‘yalakalık’ gibi başka olumsuz özelliklerin ilave edildiği bir ortam oluşmuştur.”
‘Muhalefet itiraz etmeli’
İktidarın HDP’nin üç büyük belediyesine kayyum atamasını da değerlendiren Ünsal, AKP’nin çok açık bir şekilde Batı kentleri ile Kürt kentlerinde iki farklı düzen uyguladığını kaydetti. Ünsal, şöyle dedi: “Başta ana muhalefet olmak üzere tüm muhalif partiler, seçmenlerin iradelerinin her yerde ayrımsız olarak ipotek altına alınmasına karşı itirazlarını net bir şekilde gösterebilmelidir. Elbette Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Belediye seçimlerini kazanmasında HDP’li seçmenlerin desteği çok önemli olmuştur. AK Parti açısından önce ‘yenilgi’ sonra ‘hezimet’ ile neticelenen bu sürecin sonrasında kayyım atamaları hamlesinde bazı açılardan kırılgan olan ittifakın çökertilmesi hedef alınmış olması büyük bir ihtimal. Bu kırılganlığın üstesinden gelinir ve bir grup içinde en kuvvetli görünenin gücünün aslında o grubun en zayıf üyesinin gücü kadar olduğu düşünülürse yani İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun en zayıf görünen Kürt illerindeki siyasetçiler kadar güçlü olduğu düşünülerek hareket edilirse Türkiye siyaseti için önemli bir gelişme olur.”
‘AKP’yi sarsacak’
Fatma Ünsal AKP’de siyaset yapan pek çok siyasetçinin son dört yıldır kapalı kapılar ardında iktidarlarına yönelik eleştirel bir tutum takındıklarını ileri sürdü. Ünsal, eleştirilerin ilk defa açık bir şekilde kamuoyuna yansıdığını hatırlattı. Ünsal, yaşanan gelişmelerin AKP’yi sarsacağını dile getirdi.
Ferhat Çelik / İstanbul-MA