İstanbul’un birçok yoksul mahallesinde ‘Kentsel dönüşüm’ adı altına evleri yıkılan yurttaşlar konuştu: ‘Bölgeden fakir insanları uzaklaştırıp zenginlere vermek istiyorlar. Hakkımızı sonuna kadar savunacağız’
Yadigar Aygün / İstanbul
İstanbul’da AKP yönetiminde bulunan belediyelerde “kentsel dönüşüm” adı altında birçok mahalle yıkılıyor. Yoksul halkın, işçilerin ve emekçilerin yaşadığı Beyoğlu’nda bulunan Hacıhüsrev ve Fetihtepe Mahalleleri, Beykoz’daki Tokatköy Mahallesi ve Güngören’deki Tozkoparan Mahallesi bunlardan birkaçı. “Kentsel dönüşüm” adı altında polis ve TOMA’lar eşliğinde yıkımlar başladığı bu mahallelerde, binlerce yurttaş mağdur oldu.
Polat inşaat için yıkım
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile “Riskli alan” ilan edilen Hacıhüsrev Mahallesi, daha sonra Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat’ın “Piyalepaşa Projesi” için yıkılmaya başlandı. Mahalleli, hem bu kararı, hem de projenin imar planlarını yargıya taşıdı. Farklı mahkemelerden “Yürütmeyi durdurma kararı” olmasına rağmen 23 Ağustos 2022 tarihinde yurttaşlara tebligat gelmeden çevik kuvvet ve kaymakamlık ekipleri kapılara dayandı. Sabah saatlerinde bölgeye giden polis, mahalleyi abluka altına alırken ekipler, yurttaşların yaşadığı binaların bir saat içerisinde boşaltılmasını istedi. Yurttaşların tüm itirazlarına rağmen birçok ev yıkılırken, yıkım hala sürüyor.
‘AKP rant peşinde’
Hacıhüsrev Mahallesi’nde dava süreci devam etmesine rağmen evi zorla yıkılan Ferhat Çeliker, AKP’nin seçimlerden önce rant ve talan projelerini gerçekleştirmek istediğini söyledi. Yıkım sürecinde yaşadıkları sorunlara dikkati çeken Çeliker, “Amcam yüzde 70 engelli KOAH hastası ve annem kalp ameliyatı oldu. Amcamı 67 yıllık evinden çıkardılar. Polis zorbalığı ve zulmüyle evlerimizden atıldık. Benim evim yıkıldı. Kundakta bebeği ile evinden zorla tahliye edilen yurttaşlar var. Bizlere hiçbir alternatif sunulmadı. AKP, seçim sonuçlarını az çok kestiriyor. Seçim sonunda bir şey yapamayacakları için birileri düğmeye bastı. İstanbul’un dört bir yanında yıkımlar başladı. İstanbul’un dört bir yanında yıkımların olması tesadüf olamaz. AKP seçimlere gideceğini anladığı için seçimlerden önce bir an önce kendi rant ve talan projelerini yoksul mahallerde gerçekleştirmek istiyorlar. AKP, yurdumuzu, evlerimizi paralı müteahhitlerin eline teslim etti. Yoksul mahallerde polis zorbalığı ile yurttaşlar evlerinden ediliyor” dedi.
Evleri için nöbetteler
Evleri ve mahalleri için mücadele edeceklerini vurgulayan Çeliker, mahallede nöbet tutuklarını belirtti. Çeliker, “Bu yıkımlara karşı birlikte mücadele etmeliyiz. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Sokakta kalan insanlar var. Sokaklarda kalanlar sokakta nöbet tutmaya devam ediyor. Ne kadar bizi tahliye etseler de, evlerimizi yıksalar da evlerimizi alana kadar mücadele edeceğiz. Hukuksuz bir şekilde hala davası devam eden bir bölgeyi yıktılar. Davalarımız bitmeden biz bu mahalleden hiçbir şekilde çekilmeyeceğiz. Mahallemizde direneceğiz. AKP rant ve talan projelerine karşı mahallemizde nöbetlerimizi tutacağız” diye konuştu.
“Riskli alan” ilan edildi
Bir diğer kentsel yıkımın adresi ise Güngören ilçesinde bulunan Tozkoparan. İstanbul’un Güngören ilçesine bağlı Tozkoparan Mahallesi’nde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) ve Güngören Belediyesi “Kentsel Dönüşüm Projesi” ile yurttaşları mağdur etmeye devam ediyor. Tozkoparan ve Mehmet Nesih Özmen Mahalleleri 2006’da “kentsel dönüşüm” alanı, 2013’te de “riskli alan” ilan edildi. Bu süreçte hukuki başvurular sonrasında riskli alan kararı iptal edildi. 21 Nisan 2020’de ise Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 10.4 hektarlık alan tekrar “riskli alan” ilan edildi. Bu kararın ardından yıkım çalışmalarına başlanacağı gerekçesiyle mahalleliye “tahliye, yıkım ve altyapı hizmetlerinin kesilmesi”ne yönelik idari kararlar gönderildi. Bunun üzerine mahalle sakinleri Danıştay 6. İdare Mahkemesi’ne “yürütmenin durdurulması” talebiyle “riskli alan” kararının iptali için başvurdu.
18 gün mücadele ettiler
Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı ve Güngören Belediyesi ise 23 Haziran 2021 tarihinde Mehmet Nesih Özmen ve Tozkoparan mahallelerindeki elektrik, su ve doğalgazı kesti. O tarihte, bu duruma tepki gösteren yurttaşlar seslerini duyurmak için eyleme geçtiler. Mahalle sakinleri, 18 gün boyunca eylem yaparak mücadelede etti. 9 Temmuz 2021’de ise mahalle sakinlerinin mücadelesi sonucunda bölgenin “riskli alan” ilan edilmesi kararına dair Danıştay “yürütmeyi durdurma” kararı verdi. Bu kararla birlikte mahalle sakinleri bir nebze de olsa rahatladı. Ancak yapılan itirazlar sonucunda Danıştay’ın “yürütmeyi durdurma” kararı iptal edildi. Davanın avukatı Onur Cingil ise temyiz başvurusunda bulundu. Avukatın başvurusuna henüz bir yanıt verilmezken, 29 Ağustos’ta sabahın erken saatlerinde binlerce polis eşliğine mahallede yıkım başlatıldı.
‘Her şeye göz diktiler’
Yıllarca ev almak için çalışan ve kendi emeği ile Tozkoparan’da ev alan, tapusu olduğu halde mağdur edilen Müslim Seviptekin, barınma hakkının yok sayıldığını dile getirdi. Yaşam alanlarından sürgün edilmek istendiklerinin altını çizen Seviptekin, evlerinin zenginlere peşkeş çekildiğini belirtti. Seviptekin, “Bizi buradan sürgün edip evlerimizi zenginlere verecekler. 2 dairem var. Bütün varımızı yoğumuzu evlerime yatırdım. Daha önce İstanbul’un göbeğinde elektriğimizi, suyumuzu, doğalgazımızı kestiler. İlkel bir yaşama mecbur kaldık. Şimdi hırsızlarla boğuşuyoruz. Geceleri hırsızları gönderiyorlar. Kapılarımızı zorluyorlar. Bunlar her şeyimize göz diktiler. Tapumuz askıda. Hiçbir işlem yapamıyoruz. Kaç para verilecek? Ne verilecek? Hiçbir fikrimiz yok. Bütün emeklerimizle aldığımız evimizi bizi borçlandırarak bize geri satmak istiyorlar. Biz holding, tekstil sahibi değiliz. Kendi yağımızla zar zor kavrulan insanlarız. Ben bu borcu nasıl ödeyeyim? Benim hakkım olan şeyi ben neden tekrar borçlanarak satın alıyorum. Barınma hakkımızı yok sayıyorlar” diye konuştu.
Karara rağmen yıkım
Kentsel dönüşüm kapsamında olan Beykoz’da bulunan Tokatköy Mahallesi’nde 238 konut yıkılarak yerine 776 konut ve 47 işyeri inşa edilmesi planlanıyor. Belediye, 238 yapının tamamının ruhsatsız ve imar durumuna aykırı olduğunu iddia ediyor. Mahalleli ise belediyenin iddiasına karşı tapularının olduğunu belirtiyor. Ev boşaltma tebligatlarına karşı 63 farklı idare mahkemelerine “yürütmeyi durdurma kararı” davası açıldı. 63 mahkemeden “yürütmeyi durdurma” kararı çıktı. Ancak buna rağmen 2017 yılında mahalle “Kentsel dönüşüm” alanı ilan edildi. Riskli alan adı altında İstanbul’da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Beykoz Belediyesi’nin yürüttüğü Tokatköy kentsel dönüşüm projesi kapsamında evler tahliye edilip, yıkılıyor.
Zengine peşkeş çekiliyor
Tokatköy Mahallesi’ndeki kentsel dönüşüm projesi nedeniyle mağdur edilen Ahmet Kanbur, yurttaşların sokakta kaldığını söyledi. Kanbur, “3 katlı evim vardı yıktılar. Tapumuz vardı. 28 Eylül’de mahalleye ikinci kez polis baskını yaptılar. Zorla koçbaşlarıyla kapılarımız kırılarak, yaka paça bir şekilde evlerimizden tahliye edildik. Bazı komşularımızın eşyalarını sokağa attılar. Çoğu komşumuz evsiz kaldı. Sokakta kalan komşularımız var. Deprem raporu çıkaramaya çalıştılar. Alınan örneklerde zeminin çok sağlam olduğu gözüktü. Deprem raporunu çıkaramadılar. Tozkoparan, Şahintepe, Fetihtepe, Tokatköy gibi mahallelerde mali değeri yüksek konutlar yapmak istiyorlar. Bunun adı kentsel dönüşüm değil bunun adı ‘soylulaştırma’ oluyor. Bölgeden fakir insanları uzaklaştırıp zenginlere vermek istiyorlar. Hakkımızı sonuna kadar savunacağız” diye belirtti.
Ranta ‘Kanal’ açtılar
İstanbul Başakşehir’de bulunan Şahintepe Mahallesi, yoksul kesimlerin yaşadığı bir yer olarak bilinir. 1990’lı yıllarda bölgedeki köy yakmaları sonucu evini yurdunu terk ederek buraya yerleşen insanların çoğunlukta olduğu mahalle, yıllarca alt yapı, ulaşım gibi birçok sorun ile yüz yüze kaldı. Tüm zorluklara rağmen burada yaşam mücadelesi veren mahalle sakinleri, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kanal İstanbul Projesi”ni ortaya atmasının ardından birçok sorun ile yüz yüze kaldı.
Belediye devrede
Mahalle sakinleri bunlar ile mücadele ederken Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan tam yetki alan AKP’li Başakşehir Belediyesi “Kentsel Dönüşüm” projesi başlattı. İmarın askıya alınmasının ardından yargı yoluna giden mahalle sakinleri, İstanbul 9’uncu Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Yurttaşların talebini kabul eden mahkeme projeyi iptal etti. Ancak bu sefere belediye 2022’nin Haziran ayında 1542, 1543, 1554, 1606, 1540, 1564 ve 1617 numaralı adalarda ada bazlı “Kentsel Dönüşüm” projesi başlattı. Bu kapsamda belediyenin yurttaşları “Ya evinizi proje kapsamına alırısınız ya da sizin elektrik ve suyunuzu keseriz” şeklinde tehdit ettiği iddia edildi. Mahalle sakinlerinin “Biz kendi evimizi kendimiz yıkıp yerinde yeniden yapmak istiyoruz” talebinin ise belediye tarafından “İstanbul 9’uncu Bölge İdare Mahkemesi’nin kararı var, yapmazsınız” denilerek reddedildiği ifade edildi. Halkın tüm çabalarına rağmen 1543 numaralı adada yıkım işlemi başlatıldı. Daha önce Kanal İstanbul’a karşı, şimdi ise “Kentsel Dönüşüm”e karşı direnen Şahintepe halkı mücadelesini sürdürüyor.
Mega projelerin hedefinde
Kanal İstanbul nedeniyle rantçıların hedefi olan Şahintepe’deki mahalle sakinleri şimdi ise Başakşehir Belediyesi’nin “Kentsel Dönüşüm” projesi ile karşı karşıya kaldı. Mahalle sakini Yasin Serindere, Şahintepe mahallesinin “Riskli alan” adı altında talan edildiğini vurguladı. Serindere, “Mega projelerin kıyısından geçtiği merkezi yerlerde yoksul mahalleler fark edildi. Tozkoparan, Şahintepe, Fetihtepe, Tokatköy, Hacıüsrev gibi mahaller değer kazanmaya başladı. Bu rant ve talan projeleri müteahhitlerin, belediyelerin, şirketlerin iştahını kabarttı. Sermayedarların, belediyelerin, müteahhitlerin merkeze konulduğu bir süreç yaşamaktayız. Amaçlarının deprem değil tamamen ranta dayalı zenginleşmeye çalışan şirketlere karar olduğunu fark ettik” diye konuştu.
‘Mücadele etmeliyiz’
Talan projelerine karşı örgütlü bir şekilde mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizen Serinde, “Şahintepe’de ve yıkımlar gerçekleşen mahallelerde yapılmak istenen kentsel dönüşüm halka yönelik değil belediyeye, şirketlere yönelik. Burada yapılan her çalışma halkın aleyhine. İnsanın merkeze konulduğu bir proje değil. 1542, 1543, 1554, 1606, 1540, 1564 ve 1617 numaralı adalarda ada bazlı “Kentsel Dönüşüm” projesi başlatıldı. 1617 ada riskli alansa hemen karşısındaki 1616 ada neden riskli alan değil. O adayla bu adayı ayrıştıran şey ne? Neye göre riskli alan böyle bir açıklama ve herhangi bir rapor yok. Örgütlü bir şekilde mücadele etmemiz lazım. Öznenin biz olduğunu öğretmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.