Ergün Küzenk’in yeni çıkan kitabı “Tele Takılan Uçurtma” (1) bana Afgan kökenli yazar Halit Hüseyni’nin kitabı “Uçurtma Avcısı”sını hatırlattı. Çocukluk anılarında canlı kalır, yaşamaya devam eder kadim kentler. Odesa’nın İzak Babel’in hikayelerinde ölümsüzleşmesi gibi
Afganistan’ın başkenti, binlerce yıllara uzanan Kabil, gerçek anlamda da bir hortlak kente dönüştü bir dönem. Şimdi toparlansa bile Kabil, Kabil değil artık. 2 bin yıl dolayında tarihi kökeni olan bir sinagoga bile sahip olan bir kent düşünün. Sağ kalmış 2 yaşlı Yahudi ayakta tutmaya çalışıyordu.
Ankara şimdi bilmem kaç milyon nüfuslu bir büyük kent ama benim Ankaram değil, kimliğini yitirmiş bir hayalet kent bence. İstanbul’un dört yana yayılan yeni mahallelerine gidin, kendinizi başka bir kentte sanırsınız. Nice sakinleri vardır ki, daha Boğaziçi’ni görmemiştir. Yerel belediyeler özel gezi düzenlemişti. Başka bir kente gider gibi.
Ergun Küzenk’in, bizim Ankaramız da, “Tele Takılmış Uçurtma” gibi anılarımızda… 1981 ocağında Ankara’dayım. Nereye gitsem, baskına uğramış kapalı. “Ada” kitabevi vardı Onur Çarşısı’nda karanlık. Zafer Çarşısı’na gidiyorum, Ömer Kamil’in dükkanı vardı. Karanlık. Ümit Fırat’ın kitapevi de
Sonra Mithatpaşa Caddesi’nde Adaş Dağıtıma, gidiyorum, bodrum katta, orası da karanlık. Oysa daha dün uğramıştım. Hemen üstünde Kıbrıslı bir vatandaşın kitapevi var. Ona uğruyorum. “Dün akşam hepsini alıp götürdüler” diyor
Bu haberle dönüyorum İstanbul’a. Bostancı’da Ömer Kamil karşılıyor beni, Cemmay Dağıtımın yöneticisi. Demokrat kapatılınca oraya geçmiş. Kötü haberi veriyorum. Dağıtıma uğrama diyorum. Pazartesi Belge Yayınları’nın Nuri Osmaniye Caddesi’nin başındaki ofisinde buluşuyoruz. Selami Şakir de bizimle. Ayşe Nur, cesaretle gidiyor Cemmay’ı tasarrut etmeye. Hancının rengi atmış. Dağıtımın kapısı aralık. Girmeyip üst kata Teoman abiye çıkıyor. Teoman Abi, dağıtım basıldı diyor, içerde karakol kurdular
Ayşe Nur’un işkillenip girmediği aralık kapıdan, Vardiya Yayınları editörü Dilruba giriyor aynı gün. “Ömer Kamil” yok mu der demez, dört yandan çullanıyorlar üstüne. Kapının önünde Ankara plakalı bir Toros! Oysa özel Ankara’dan kapmaya geldikleri zat, köşeyi döndükten sonraki ilk handa! Sonuç, Dikruba 78 gün emniyette gözaltında. Çıktıktan sonra da yıllarca karakol gözetiminde.
12 Eylül aynı zamanda entelektüel bir merkez olan Ankara’yı öldürdü. Ankara hiçbir zaman eski Ankara olmadı. Müthiş bir entelektüel göç yaşandı İstanbul’a. İşte, Ergun Küzenk’in “Ankara Hikayeleri”nde, yitik Ankara’nın izlerini sürüyoruz. 68 Ankara’sının mekanlarına ulaşıyorum, anımsıyorum yeniden
Ankara’da özel pasta alıp İstanbul’a götürdüğümü hatırlarım. Yabancı yayınları takip eden büyük kitapevinden az kitap almamıştım. Remzi İnanç’ın kitapevi bir buluşma mekanıydı. Kimleri görmedim ki orada. Ne kitaplar kazandırdı Remzi Bey. Bak Halik Aytekin de Ergun Küzenk’in hocası çıkmaz mı? “Doğu’da Kıtlık Vardı”
Ho Şi Minh’in yazılarını derleyen kitap hemen yasaklanmıştı. Ataol Behramoğlu’nun “Bir Ermeni General”i de oradan çıkmıştı. Şimdi sahafta 285 TL. Eğer satılmamışsa!
Bozarslan’ın ilk kitapları oradan çıktı. Erdal Öz’ün Sinema binası içindeki kitapevinden az Sovyet klasik müzik plağı satın almamıştım. Sinema yıkılmadan önce, Erdal kitabevini, Neşe Erdilek’in TİP’li olan annesine devretmişti. TİP’in ne özel bir yeri vardı Ankara’da. Çankaya ilçesini kim hatırlamaz. Ya Muzaffer abinin Sol Yayınları’nı? Süleyman Ege’nin Bilim ve Sosyalizm Yayınları’nı
Hasan Hüseyin’in sol hatta çektiği Forum’un ofisine uğrardık. Bülent Cömert, orada Marksist felsefi yeni bir derinlik getirmişti yazıları ile. Nede olsa İtalya’dan yeni dönmüştü. Mülkiyeliler Birliği unutulur mu? Hele Piknik. Nasıl bir adap vardı Ankara’nın restoranlarında. Bir de Küzenk’ten okuyun papazın bağının öyküsünü. Önce 12 Eylül, daha sonra beteri Melih Gökçek geçti silindir gibi Ankara’nın üstünden! Aykut Edibali’nin Yeniden Milli Mücadele elemanı…
* Ergun Küzenk, Tele Takılan Uçurtma / Ankara Hikayeleri, Gece Kitaplığı Yayınları, Ankara 2019. Ne güzel adı var yayınevinin. Gerçekten de geceleyin elimden düşmüyor Kuzenk’in kitapları. Beni alıp başka bir aleme götürüyor.