Putin bir politikacı değil, bir diktatördür. Sadece iç politikada değil, dış politikada zorbalık yapmakla ünlüdür. Elini kaptıran kolunu kurtaramaz. Erdoğan, Rus uçağını düşürmekle elini kaptırdı, şimdi değil kolunu, bedenini kurtaramıyor. Kurtarmak istiyor mu o da belli değil. Bu S-400 meselesine biraz da böyle bakmak gerek. ABD’ye şantaj yapmak için başlayan bir oyun, bir noktadan sonra dönülmez hale geldi.
Aslında bu uçak meselesi de, daha aydınlanmamış bir mesele olarak duruyor. Rus uçağı Türk hava sahasına girmeyebilirdi, Türkiye birkaç saniye için Rus uçağını vurmayabilirdi. Ayrıca sorunun çözülmesinde devreye giren Cavit Çağlar, kritik dönemlerde ortaya çıkan bir iş adamı. Derin devletin derin adamı olduğu doğrultusunda duyumlar mevcut. Mesela devlete kredisini ödemez, onun kredisi için başkalarının mallarına el konulur ve onun bürokrasi ile işbirliği halinde oyun kurduğundan söz edilir (Çukurova Holding’e ait BMC’nin bu şekilde Ethem Sancak’a geçtiği biliniyor).
Putin ile işler bu kadar ilerlemişken S-400’lerin alımından vazgeçmek artık söz konusu değildi. Putin’in elinde, Erdoğan’a karşı kullanılacak çok fazla koz var. Mesela Suriye hava sahasının kapatılması, Rusya için bir an meselesi. Bu Erdoğan’ın Suriye ile ilgili bütün planlarının bozulması demektir. Ekonomik ambargonun getirecekleri de Erdoğan için yıkıcı olmaktan öte, uçak krizi sırsında bitirici olduğu görüldü.
İç politika için S-400
Ancak bu durumda bir noktadan sonra bu alışverişten vazgeçmek mümkün olmadı. Öte yandan ABD’nin bu nedenlerle uygulayacağı yaptırımları daha az yıkıcı değil. Ve ABD yaptırımları bir süreden beri parça parça uygulanıyor. Ancak S-400’leri taşıyan uçaklar peş peşe Mürtet Havaalanı’na inmeye başlayınca, ABD’den beklenen tepki gelmedi. Hatta Beyaz Saray’ın, Pentagon’un yapacağı açıklamayı engellediği basına yansıdı. Bunun 15 Temmuz’un yıldönümüne denk gelmemesi için engellendiği açıklaması da çok inandırıcı değil.
ABD yaptırımları S-400’lere izin vermeyecek. Bu sistem paketleri hangarlarda kalacak. Ve Türkiye Patriotları da satın alacak. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Patriotlar için pazarlıkların sürdüğünü açıkladı. Bu durumda S-400’ler daha çok iç politika için bir enstrüman olarak kalacak. Kaç gündür S-400’lerin gelmesinin canlı yayında bir şova dönüştürülmesinin nedeni bu. Ama şov daha büyük ve tehlikeli bir oyunun parçası.
Erdoğan’ın çıkış planı
İç politikada ne oldu? Böyle sorunca cevap ister istemez ‘neler olmadı ki?’ diye gelir. Gerçektende öyle. İstanbul seçimlerinde AKP tarihindeki en büyük seçim yenilgisin aldı. Yine parti içinde iki parti yola çıktı. Parti içinde ve yakın çevresindeki eleştirel sesler daha cesur ve daha yüksek çıkmaya başladı. Erdoğan’ın tek bir hikayesi kalmıştı, o da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ydi. O bile tartışılmaya başlandı.
Bütün bunlar seçimlerin 2023’e kalmayacağının, daha kötüsü AKP’nin iktidarı kaybedeceğini ortaya koyan göstergelerdi. AKP’ye yakın kalemler bile bu analizi yapmaktadır. Ama bu noktada Erdoğan’ın oyun planının ne olduğu önemli.
Erdoğan’ın artık bir hikayesinin kalmadığı aşikar. Bu durumda eski hikayelerinde bir tekrar sahnelenecek demektir. Bu beka sorunudur. Daha önce sahnelenmiştir. 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra başarı olmuştur, AKP’nin siyasi ömrünü bir süre uzatmıştır. 31 Mart 2019 sahnelenmiştir. Başarı olmamıştır. 23 Haziran 2019 İstanbul seçimi AKP’nin siyasi ömrünü de artık uzatmanın çok zor olduğunu göstermiştir. Tabi ki Erdoğan’ın bu gerçeği kabul edip iktidarı terk etmesi beklenemez. Ya da elini kolunu bağlayıp, seçim günü pılısını pırtısını toplayıp gitmesi de söz konusu olamaz. Şimdi uzun vadeli ve tehlikeli bir plan üzerinde çalıştığı görülüyor. Bu tekrar ve daha büyük, daha tehlikeli bir beka hikayesidir. 31 Mart seçimlerinde beka söylemi tutmadı. Ama yeni bir hikaye de bulunamadı. Bu yüzden yeniden beka söylemine dönüldü. Bu defa ki plan bir anlık değil. Uzun vadeli bir planlama yapılıyor. Bu söylem erken ve zamanında bir seçime kadar sürecek. Başarı şansı hemen hemen hiç yoktur. Ancak, hem Türkiye’ye hem bölgeye zarar verme potansiyeli büyüktür. Cumhurbaşkanı’nın 15 Temmuz’un yıldönümünde Atatürk Havaalanı’nda yaptığı konuşma, yeni dönemde nasıl strateji izleneceğinin ilanıydı.