Çocukların bu şekilde kullanılmasına ilişkin bir kavram olan ‘Pedofrasti’ Türkiye’de de son dönemde dolaşıma girdi. Nassim Nicholas Taleb’in ilk kez kullandığı bu kavram, çocukların duygusal ya da psikolojik olarak manipüle edilmesini, araçsallaştırılmasını ifade eder
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre, devletlerin çocukların hak ve özgürlüklerini koruma yükümlülüğü vardır. Yetişkinlerin de çocuklara karşı sorumlulukları bulunur ve devletler, bu sorumlulukların yerine getirilmesini sağlamak için gerekli mekanizmaları kurar, yasalar çıkarır ve toplumsal farkındalık oluşturur.
Ancak yetişkinlerin çocuklara yönelik bu “sorumluluk sahibi rolü”, – çocukların toplumdaki çarpık algılanma şekliyle birlikte- bazen onları kendi çıkarları doğrultusunda kullanımına da olanak yaratır. Örneğin reklamcılık sektöründeki yetişkinler firmaların ürünlerini satmak için çocukları rahatlıkla kullanabilir. Çocukların “sevimli” ve “masum” olarak algılanıyor oluşu, -onlara göre- ürünlerin duygusal olarak daha çekici hale gelmesini sağlar, ürünlerin gerçekçi olmayan faydalarını ya da özelliklerini rahatlıkla öne çıkarabilir.
Reklamcılığın yanı sıra politika alanında da çocuklar yine kolaylıkla araçsallaştırılabilir. Politikacılar çocukları siyasi kampanyalarını desteklemek için kullanabilir; çocukların belirli bir siyasi kampanyayı desteklemesi, belirli politikacıları öven konuşmalar yapması aslında siyasetçileri daha “güvenilirmiş” gibi yapar.
Medya da benzer şekilde… Gazeteciler de bir öyküyü, bir haberi daha dramatik ya da etkileyici hale getirmek için çocukları rahatlıkla kullanabilir. Çocukların trajik olayları anlatırken görüntüleri ya da ifadeleri okuyucuda/izleyici de duygusal tepkiyi artıracağını düşünür. Ki çoğunlukla da öyle olur…
Ne yazık ki, çocuklar ev içinde en yakınları, ebeveynleri tarafından da kullanılabilirler. Ebeveynler çocukları kendi isteklerini yerine getirmek veya diğer aile üyelerini etkilemek için araçsallaştırabilir. Örneğin, bir ebeveyn diğer ebeveyni suçlamak veya cezalandırmak için çocuğunu kullanabilir ya da çocuklar üzerinden duygusal şantaj yapabilir.
Son dönemde sayıları artan sosyal medya fenomenleri de çocukları içeriklerinde kullanarak daha fazla takipçi ve beğeni kazanma çabasına girebilir. Çocukların doğal olmayan durumlara sokulması, ürün tanıtımları veya sponsorlu içeriklerde kullanılması da yukarıdakilerle çok benzerdir.
Çocukların bu şekilde kullanılmasına ilişkin bir kavram olan “Pedofrasti” Türkiye’de de son dönemde dolaşıma girdi. Nassim Nicholas Taleb’in ilk kez kullandığı bu kavram, çocukların duygusal ya da psikolojik olarak manipüle edilmesini, araçsallaştırılmasını ifade eder.
Bu kavram, Türkiye’de hem çocuklara karşı muamelenin yanı sıra aslında yetişkinlerin durumlarını da açık ediyor. Çocukları kendi çıkarları için kullanan yetişkinler; kendilerine güvenmediklerinden ve/ya da yalan söylediklerinden ve/ya da hakikati ortadan kaldırmak istediklerinden olsa gerek çocuklar aracılığıyla “dokunulmaz”, “sorgulanmaz”, “hesap vermez” olmak istiyor. Çünkü çocuklar kadar “masum” birisinin söyledikleri şüphe götürmez ya da çocuk kadar “güçsüz” birisini etkileyecekse kimse herhangi bir talebin aksini talep etmeye cesaret edemez.
Türkiye’de son günlerde bu kavramın dolaşıma girmesinin nedeni de açık. Sokak hayvanları ile ilgili yasaya ilişkin tartışmalara ve gerekçelendirmelere sık sık çocukların dahil edilmesi, hatta TBMM’de 17 Temmuz 2024 tarihinde hayvanların öldürülmesi ile ilgili hazırlanan yasa tasarısının görüşmelerine, hayvanların saldırısına uğrayan çocukların getirilmesi.
Her ne kadar yasa TBMM’de kabul edilmiş olsa da uzun yıllardır çocuk hakları alanında çalışanlar bu konuya dair tarihe geçecek sözler söyledi. Çocuk hakları savunucuları, çocukların ve yakınlarının hayvan saldırısına uğrayarak zarar görmelerinin kabul edilemez olduğunu bir kez daha belirttiler ve şöyle devam ettiler:
“Zarar gören çocukların ve yakınlarının, maruz kaldıkları bu saldırılar sonrasında ihtiyaç duydukları şekilde desteklenmesini ve bu zararın en aza indirilmesini talep ediyoruz. Ancak çocukların bir hayvanın saldırısından dolayı hissettiği korkunun ve uğradığı zararın, hayvanların topluca öldürülmesiyle çözülemeyeceğini de biliyoruz.
Çocuk hakları savunucuları için çözüm, hayvanların katliamını içeren bir yasa teklifinin tartışıldığı bir alana çocukların getirilmesi ve çocukların araçsallaştırılması değildir. Yapılması gereken, çocuklar ve hayvanların yaşamın doğallığı içinde kurdukları bağ ve iletişimin çocukların gelişim hakkı için çok değerli olduğunu gösteren sayısız örneği dikkate almaktır.
Çocukların hayvanlarla ve yeryüzündeki tüm türlerle barış içinde yaşayabilmesi, çocuk haklarına saygılı bir dünya için elzemdir. Bu konuda ısrarcı olmaktan vazgeçmeyeceğiz. Çocuk hakları savunucuları olarak, TBMM’de yürütülen tartışmalarda çocukların araçsallaştırılmasını kabul etmediğimiz gibi, hayvanların öldürülmesini içeren bu yasa teklifine de karşı olduğumuzu açıkça beyan etmek isteriz.
Çözüm çok açık: Aşıla, kısırlaştır, yerinde yaşat!”
Evet, yasa ne yazık ki TBMM’de kabul edildi. Ancak geri çekilmesi ya da en azından uygulanmaması hâlâ mümkün. Bu çağrıya birçok kişinin yanıt vermesi, çocukların yetişkinlerden bağımsız hak ve özgürlük sahibi bireyler olduğunun kabul edilmesi açısından da oldukça önemli. Bu nedenle, buradan yeniden seslenelim: Çocukları Araçsallaştırma! Yasayı Geri Çek!