Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi’nin düzenlediği ‘Büyük Kadın Konferansı’nda konuşan Yeşil Sol Parti Eş sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, yaşanan krizler ve savaşa değinerek, ‘Onurlu bir barış gerçek bir barış konusunda tek çözüm önerisi olan Sayın Abdullah Öcalan’dır’ dedi
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti), büyük kongre öncesi Türk Mühendisler ve Mimarlar Odaları Birliği’nde (TMMOB) “Büyük Kadın Konferansı'”nı gerçekleştirdi. “İsyanımızla örgütleniyor özgürlüğümüzü savunuyoruz” şiarıyla yapılan konferansta Kürtçe ve Türkçe pankartlar asıldı.
Direnen kadınlara selam
Konferansın açılış konuşmasını yapan Yeşil Sol Parti Eş sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, uzun ve zorlu bir mücadeleden geçildiğini belirterek, “Büyük emekler ve bedellerle bugünlere geldik. Bu uğurda yüzlerce yoldaşımızı yitirdik. Selam olsun Rosalardan Sakinelere bu mücadeleyi omuzlayan tüm kadınlara, zindanda rehin tutulan yoldaşlarımıza, selam olsun Perişan Akçelik ve Adalet Safalı şahsında onurlu barış demekten bir an olsun vazgeçmeyen Barış Annelerimize, Berfo Ana şahsında her türlü zulme karşı Galatasaray Meydanı’nda kayıplarının akıbetini sormaktan vazgeçmeyen Cumartesi Anneleri’nin mücadelesine selam olsun. Emine Şenyaşar’ın adalet mücadelesine selam olsun. Patronlara, sermayedarlara karşı greve çıkan kadın işçilerin direnişine binlerce kez selam olsun” diye konuştu.
3’üncü yolun savunucularıyız
Kadınlar olarak tecrit ve savaş politikalarına karşı barışın savunucuları olduklarını dile getiren Uçar, “Mücadelemizle, örgütlülüğümüzle ve dayanışmamızla buradayız. Kadın özgürlük mücadelemizi sindirmeye çalışanlara karşı tüm farklılıklarımızla, sesimiz, sözümüz ile bir aradayız. Savaş ve tecrit politikalarına karşı onurlu barışın savunucuları 3’üncü Yolun inşasında öncü olanlarız. Gücümüzü kadınlardan, kadın dayanışmamızdan alıyoruz. Gerçekleştireceğimiz 2 günlük konferansımızda da bu dayanışmayı ve mücadelemizi daha fazla büyütmenin yol ve yöntemlerini hep birlikte tartışacağız” dedi.
Barış Anneleri’nin ölünü AKP’nin cinayetidir
Uçar’ın konuşmasından satır başları şöyle: “Yakın zamanda Barış Annelerimizden Perişan ve Adalet annemizi bir trafik kazasında kaybettik. AKP’nin yol açtığı bir cinayettir. Her iki annemizin de barış umudunu birlikte büyütmenin buradan sözünü veriyoruz. Aynı şekilde özellikle son 1 aydır ailelerimize zarf ve kutular içerisinde cenazeleri gönderiliyor. İnsanların barışı konuşmak için alanlara çıktığı bir dönemde, 1 Eylül’de Erzirom’da bir ailenin hayatını kaybeden evladının kemikleri kutu içerisinde gönderildi. Sokakta 7 gün cenazesi kalan Taybet ananın kızı Hezni İnan’ın yanmış elbiseleri bir zarf içerisinde ailesine gönderildi. Bu fotoğraf AKP’nin fotoğrafı buna karşı mücadele edeceğiz.
Geri adım atmayacağız
Bizler için bulunduğumuz her yer bu anlamda bir mücadele alanıdır. Meclis de bu alanların bir parçasıdır. Çünkü bu Meclis’te haklarımız ve kazanımlarımız üzerinden pazarlık yaparak AKP-MHP ittifakına katılan güçler var. Kürt halkının özgürlük mücadelesini tasfiye etmek üzerinden kurulan bir ittifak var. Ne Kürt halkı ne kadınlar kurulan bu kirli ittifaka karşı mücadele etmekten tek bir adım dahi geri atmayacaktır.
Haklarımız pazarlık konusu
Bizler Meclis’e girdiğimizde nasıl bir durumla karşı karşıyayız. 1 Ekim başladığında en çok karşılaşacağımız başlıklardan biri denetimli serbestlik olacak. Bu düzenleme ile AKP kadın katillerini taciz, tecavüz faillerini denetimli serbestlik adı altında serbest bırakıyor. Yine haklarımız ve kazanımlarımız üzerinde kirli pazarlık olarak ifade ettiğimiz süreçte Adalet Bakanı binbir emekle elde ettiğimiz nafaka hakkına müdahale edeceklerini ifade etti. Bizler de elbette bunun karşısında duracağız.
Yoksulluk savaş politikalarından bağımsız değil
Derin bir yoksulluk ve krizle karşı karşıyayız. Bu yoksulluğu savaş politikalarından rant politikalarından tecrit politikalarından elbette ayrı ele alamayız. Türkiye’de yürütülen ekonomi bir savaş ekonomisidir iktidar savaş ekonomisiyle ayakta durabiliyor. Aynı zamanda savaşa yapılan harcamalarla övünen iktidar ‘mümin olan sabreder diyor. Bunu telkin eden iktidar insanların yaşam hakkı ve en temel haklarına sabredemiyor. Sabredenler mümin de siz kimsiniz o zaman.
Savaş tecridin bir sonucudur
Tüm bu ekonomik krizin, yoksulluğun, işsizliğin temelinde savaş ve tecrit politikaları var demeye devam edeceğiz. Kürt halkına, onun kazanımlarına saygı duymak yerine savaş açmanın yarattığı bir sonuçtur bu. Sayın Abdullah Öcalan üzerinden yürütülen tecrit ve Kürt sorununda dayatılan çözümsüzlüğün bir sonucudur. Kadınlara, gençlere, işçilere, emekçilere değil Kürt ve kadın düşmanlığı üzerinden yürütülen savaşa, ranta, talana bütçe ayırmanın sonucudur.
Barışın tek çözüm adresi Öcalan
Bu kriz ortamında bizlerin yükselteceği barış politikalarının çok değerli bir yeri var. 2013–2015 yılları arasında hepimizin tecrübe ettiği çok kıymetli bir süreç vardı. Gerçek tablo şu Kürt sorunu çözümü konusunda onurlu bir barış gerçek bir barış konusunda tek çözüm önerisi olan Sayın Abdullah Öcalan’dır. Kendi cümlesidir bana imkan verilirse bu sorunu bir hafta içerisinde çözerim. 2013 yılında Sayın Öcalan’ın yayınladığı deklarasyonunun bizim hafızamızda olmaya devam edecek. Bunun mücadelesini vermekten asla vazgeçmeyeceğiz.
Geleceği hep birlikte inşa edeceğiz
Kritik bir seçimi geride bıraktık her birimiz açısından değerliydi. Bu seçimlerde bize pay edilen bir başarısızlık var. Açık ifade edelim AKP bu seçimde oy kaybetti. Dolayısıyla AKP’nin bizi mahkum etmek istediği erkek egemenliğinin bizi mahkum etmek istediği yenilgi ruh haline kesinlikle teslim olmayacağız. Biz seçimlerden sonra ne yaptık bütün partilerin yapamadığını yaptık. Binlerce kadınla bir araya geldik. Sürecin eleştiri ve özeleştiri temelinde bir muhasebesini yaptık çok cesur eleştiriler ile karşı karşıya kaldık. Bu cesurluk bize şunu anlatıyor paradigmamız doğru partimizin daha da güçlenmesi gerekiyor. Bu sahiplenmenin bu güç vermenin desteği ile yeni dönemi nasıl inşa edeceğimizi bugün hep birlikte tartışacağız.
Şimdi kazanma zamanı
Bizi bekleyen bir yerel seçim var. Kendimize ait olanı geri alacağız kadınların emeği ile var ettiğimiz belediyelerin demokratik yerel yönetimlerin halkçı belediyeciliğin nasıl olacağını hem kendimize hem de beraber yürüdüğümüz yol arkadaşlarımızla beraber belirleyeceğiz. Şimdi kazanma zamanı bundan hiç vazgeçmeden bu mücadeleyi büyüteceğiz.”
Kışanak ve Yüksekdağ’dan mesaj
Konferansa tutuklu kadın siyasetçilerden Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve Amed Büyükşehir Belediye eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak da kısa birer mesaj gönderdi.
Yüksekdağ ve Kışanak mesajı şöyle: “Sevgili kadınlar, değerli yoldaşlar merhaba hepinize. Yoğun bir çalışma ve halka buluşma sürecinin ara durağı olan konferanslarımızda bu emeğin ürünü olacağımıza inancımız tamdır. Kadın iradesinin kolektif çalışma ve başarılarımızın temel dinamosu olduğunu hiçbir zaman unutmadan unutturmadan yeniye ve daha ileriye ulaşacağız. Biz zindanlardaki kadın yoldaşlarınız her durumda, zorlukta yanınızdayız. Neleri başardığımızı dönüp hatırlayalım ve nerelerden dimdik gelip geçtiğimizi… Zapt edilemez kadın gücü cins bilinci ve iradesiyle kadın devrimi ve ruhuyla bu eşikten de sıçrayarak geçeceğiz. Hepinize kucak dolusu yoldaşça selamlarımızla. Sevgiyle umutla dirençle kalın. “
Gün iradeyi açığa çıkarma günü
Daha sonra söz alan Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Canan Çalağan da konuşmasına direnen kadınları anarak başladı. Çalağan, seçim sonrasu başlattıkları sürece değinerek, “Mücadele geleneğimizin olmazsa olmazı olan eleştiri-özeleştiri mekanizmamızdan hareketle örgütlü olduğumuz tüm il ve ilçelerde, mahallelerde, köylerde kadın toplantıları, buluşmaları gerçekleştirdik. Direniş ve mücadeleyi büyüterek AKP-MHP iktidarı eliyle kurumsallaşmış faşizmin yansımaları olan Kürt ve kadın düşmanlığını, gittikçe ağırlaştırılan tecridi, emeğin sömürüsünü, inanç ve kimliklerin baskı altına alınmasını, doğa talanını, rant ve yolsuzluğu püskürtmeye dönük iradeyi açığa çıkarma günüdür” dedi.
Her alanda mücadele edeceğiz
Çalışmalarından aldıkları güçle yollarına devam edeceklerini belirten Çalağan, “Kadınlar her gün sokak ortasında katledilirken, şiddete maruz kalırken iktidarın cezasızlık politikaları kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmıştır. Kayyımlar eliyle kadına yönelik şiddetle mücadele merkezleri, sığınma evleri kapatılarak şiddet gören kadının başvuracağı tek bir mekanizma bırakılmamıştır. Bizler bulunduğumuz her yerde kadına yönelik şiddet ve katliamlara karşı mücadelemizi büyüttük, büyütmeye devam edeceğiz” dedi. Çalağan da derinleşen ekonomik krize değinerek, “Bu iktidarın kadın yoksulluğunu, işsizliğini giderme gibi bir derdi yoktur. Bu iktidarın derdi; yoksulluğu kadınlara bir kader olarak dayatmaktır” dedi.
Tecrit kırılmadan şiddet kırılmaz
Tecride değinen Çalağan, “Biliyoruz ki ülkede dünya ortalamasının çok üzerinde olan kadına yönelik her türlü şiddet ve ayrımcılık; Kürt sorunun çözümsüzlüğünden, savaştan ve tecrit politikalarından bağımsız değildir. İnsanlık suçu olan mutlak tecrit kırılmadan kadına yönelik şiddet ve katliamların, kadın yoksulluğunun, işsizliğinin artarak devam edeceğini çok iyi biliyoruz. Konferansımızda yürüteceğimiz her tartışmayı bu gerçeklik üzerinden konuşarak kararlarımızı alacağız” diye konuştu.
Gücümüzü kadınlardan alıyoruz
“Bizler gücümüzü; emek, adalet, barış, eşitlik, demokrasi mücadelesi yürüten Kürt, Türk, Arap, Rum, Çerkez, Pomak, Roman, Ermeni, Acem, Süryani, Êzidî kadınlardan alıyoruz. Doğamıza açılan savaşa karşı “Yerimizi, doğamızı, asla vermeyeceğiz.” diyen Akbelenli kadınlardan alıyoruz” diyen Çalağan, ” Gücümüzü demokratik, ekolojik kadın özgürlükçü paradigmamızdan alıyoruz. Büyük kadın konferansımızı bu coşku, umut ve kararlılıkla başlatıyoruz. An Serkeftin, an serkeftin! Yaşasın kadın dayanışması! Jin, jiyan, azadî!” dedi.
ANKARA