Erzincan L Tipi Kapalı Cezaevi’nde hayatını kaybeden hasta tutuklu Şakir Turan için açıklama yapan Yeşil Sol Parti, Adalet Bakanı’nı göreve çağırarak bu yaşanılanın kader değil cinayet olduğunu vurguladı
Erzincan L Tipi Kapalı Cezaevi’nde gırtlak kanseri teşhisi konulan ve 4 ayda 23 kilo veren hasta tutuklu Şakir Turan, tedavi gördüğü Erzincan Araştırma Hastanesi’nde hayatını kaybetti.
Turan’ın hayatını kaybetmesi sonrası yazılı açıklama yapan Yeşil Sol Parti Hukuk Komisyonu “Şakir Turan’ın yaşamını yitirmesinin kader değil bir cinayet olduğunu hepimiz biliyoruz” dedi.
Turan’ın cezaevinde yaşadıkları anlatılan açıklamada “Yeşil Sol Parti olarak; hapishanelerdeki hasta tutsakların durumuna ilişkin insan onurunu ve insan haklarını gözeten bir çözüm bulma noktasında siyasi iktidarı ve Adalet Bakanını acil göreve çağırıyoruz. Hapishaneleri ölüm evleri olmaktan çıkarın, hasta tutsakları serbest bırakın!” ifadeleri kullanıldı.
Yeşil Sol Parti ayrıca açıklamada “bürokratik engeller ortadan kaldırılmalı, sevk sırasında insan onuruna aykırı tutum ve davranışlardan vazgeçilmeli, infazın hastalık nedeniyle ertelenmesinde Adli Tıp Kurumu tekeli kaldırılmalıdır” vurgusu yaptı.
Parti tarafından yapılan açıklamanın tamamı şöyle:
“Hasta tutsak Şakir Turan’ı kaybettik. Bu ecel veya kader değil cinayettir!
Bugün bir ağır hasta tutsağı daha kaybetmenin acısını yaşıyoruz. Erzincan L Tipi Cezaevinde kalmakta olan 70 yaşındaki kanser hastası Şakir Turan, 4 ayda 23 kilo birden zayıflamıştı ve sesi kesilme noktasına gelmişti, konuşmakta zorluk çekiyordu. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından 10 Ağustos’ta Turan’a “Ceza tehiri gerekmez” raporu verildi. 24 Ağustos’ta yeniden hastaneye kaldırılan Turan için yemek borusu kanseri şüphesiyle tetkikler yapılması istendi, ancak hasta tutsak tetkikleri sürerken yaşamını yitirdi.
Her geçen gün kapasitelerini fazlasıyla aşan hapishanelerde insani olmayan koşullarda tutulan tutsak sayısı artarken, hapishanelerin fiziki koşulları da tutsakları hastalığa sürüklüyor. Tutsaklar güneş almayan, havalandırması yeterli olmayan odalarda besin değeri düşük yemeklerle, sosyal olarak da tam bir tecrit halinde hayatlarını sürdürmeye mahkûm ediliyor. Tutsaklar revire zar zor çıkarılıyor, hastane sevkleri gecikmeli yapılıyor, sevkler sırasında tek kişilik ring araçlarında kelepçeyle yolculuğa, ağız içi aramaya, jandarmanın türlü işkencesine maruz kalıyor. İnsan onuruna aykırı olan, hele ki hasta tutsaklar için eziyete dönüşen bu uygulamaları kabul etmeyen tutsaklar sağlık hakkına erişemiyor. Bu zorlu süreçten geçebilen hasta tutsaklar ise hastanede tedavi görürken bile yatağa kelepçeleniyor, refakatçilerine izin verilmiyor, bakımsız mahkûm odalarında tutuluyor. Hastane doktorları, hapishanede kalamayacağına dair rapor verse bile Adli Tıp Kurumu, son derece siyasi saiklerle siyasi tutsakların hayatını hiçe sayarak “hapishanede kalabilir” diyor. Hasta tutsaklar hapishane idaresinin, revirdeki doktorun, hapishane savcısının, ATK’nın, Adalet Bakanlığı’nın her aşamada sorumluluğunun olduğu bu süreçte adeta göz göre göre ölüme sürükleniyor.
Şakir Turan’ın oğlu “Cezaevi revirine götürülmüş ancak sadece ağrı kesici iğne yapıp göndermişler. …Hastanenin bodrum katında nemli ortamda tutuluyordu. Zor konuşuyordu ve tutulduğu yer çok kötüydü. 6-7 jandarma başımızdaydı. Ayağı buz gibiydi, çorabını giydirmek istedim, izin vermediler.” demişti. Ayrıca hastanede oğlunun refakatçi olma talebi de reddedilmişti. Şakir Turan’ın yaşamını yitirmesinin kader değil bir cinayet olduğunu hepimiz biliyoruz.
Hasta tutsakların hapishanede tutulması işkence ve kötü muameledir. Tutsakların hastalıkları için en iyi tedaviye erişmeleri ve hapishanelerde yaşanan ölümlerin son bulması için özellikle ağır hasta tutsakların tahliyelerini sağlayacak yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması gerekmektedir. Hapishane revirindeki doktorların ve hapishane idarelerinin tutsaklara düşman gibi yaklaşmalarının önüne geçilmeli, hastane sevkleri için zaman kaybettiren bürokratik engeller ortadan kaldırılmalı, sevk sırasında insan onuruna aykırı tutum ve davranışlardan vazgeçilmeli, infazın hastalık nedeniyle ertelenmesinde Adli Tıp Kurumu tekeli kaldırılmalıdır.
Yeşil Sol Parti olarak; hapishanelerdeki hasta tutsakların durumuna ilişkin insan onurunu ve insan haklarını gözeten bir çözüm bulma noktasında siyasi iktidarı ve Adalet Bakanını acil göreve çağırıyoruz. Hapishaneleri ölüm evleri olmaktan çıkarın, hasta tutsakları serbest bırakın!”
Ne olmuştu?
HABER MEKREZİ