Gündeme dair basın toplantısı yapan Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Canan Çalağan, tüm kentlerde hazırlık toplantıları yapacaklarını belirterek, 8-9 Eylül’de düzenleyeceklerini söyledi
Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yeşiller Sol ve Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Canan Çalağan, çalışmalarına dair bilgi verirken, önümüzdeki dönem planlarını da aktardı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Merkezi’nde yapılan basın toplantısında konuşan Çalağan, kayyumların yıl dönümü olması dolayısıyla buna değinerek, “Halk iradesini yok sayarak belediyeleri gasp eden kayyım siyaseti, tüm yolsuzluk ve usulsüzlükleri ile devam ediyor” dedi.
Kayyumlar ilk kadınları hedef aldı
Kayyumların ilk hedefinin kadınlar olduğunu dile getiren Çalağan, “Erkek egemen iktidarın kadın düşmanı politikaları bugün kayyımlar eliyle sürdürülüyor. 2016 yılından bugüne kayyım rejimi ile yönetilen belediyelerde kadına yönelik şiddetle mücadele merkezleri kayyımların ilk hedefi oldu. Ancak bizler buradan bir kez daha şunu söylemek istiyoruz. Kayyım rejimi ile yürütülen rant ve talan politikalarına karşı kadınlar mücadele etmeye devam edecek” diye konuştu.
Kışanak’a işkence edenler 12 Eylül’deki duruşuna baksın
Ablasının cenazesinden dönerken şiddete maruz bırakılan Kürt siyasetçi Gültan Kışanak’a yaşatılan muamelenin kin ve intikam duygusunun göstergesi olduğunu belirten Çalağan, “İşkence ve kötü muamele ile Gültan Kışanak’a diz çöktürmeye, boyun eğdirmeye kalkışanlar dönüp Gültan’ın 12 Eylül faşizmi karşısındaki duruşuna baksınlar” diye konuştu.
Çalağan’ın konuşmasının satır başları şöyle:
“AKP-MHP erkek egemen iktidarının Kürt ve kadın düşmanlığı üzerinden yürüttüğü savaş ve şiddet politikaları beraberinde büyük bir yoksulluk, şiddet ve derinleşmiş bir ekonomi krizini getirmiştir. Bir mermi kaç paradır, bir SİHA’nın kalkışı ne kadar maliyetlidir diyenler en lüks şekilde yaşamlarını sürdürürken halka yoksulluğu reva görmeye devam etmektedir.
Tecrit tüm ülkeye yayıldı
Daha öncede belirttiğimiz gibi tüm bu çoklu krizin temelinde savaş, şiddet ve tecrit politikaları vardır. İmralı’da başlayan ve oradan tüm cezaevlerine yayılan tecrit bu ülkede bir rejim haline getirilmiştir. Siyasi tutsaklar cezalarını tamamlamış olmasına rağmen hukuksuz bir şekilde cezaevlerinde tutulmaya devam ediliyor. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine her gün bir yenisi ekleniyor, cezaevlerine yönelik saldırılar tüm hızıyla devam ediyor. Tecrit politikaları elbette ki sadece cezaevlerinde değil dışarda da aynı baskı mekanizmaları ile devam ediyor. Bugün en onurlu mücadeleyi yürüten Cumartesi Anneleri, Barış Anneleri bu iktidarın hedefi olmaya devam etmektedir. Kayıplar bulunana, failler yargılanan dek mücadelemizden tek bir adım dahi geri atmayacağız. Bu ülkeye onurlu barışı hep birlikte getireceğiz.
Akbelen’den Cudi’ye birlikte mücadele
Saldırılar elbette ki sadece bunlarla sınırlı değil. Adeta kendisinden olmayan her kesime savaş açan iktidarın doğa düşmanı politikaları da devam ediyor. Bir yandan Akbelen Ormanını rant ve talan uğruna sermayedarlara açarken, diğer yandan ‘güvenlik’ adı altında Cizre’de, Bitlis’te çıkarılan orman yangınlarına müdahale etmediği gibi buna karşı çıkanları işkence ve gözaltılara susturmaya sindirmeye çalışmaktadır. Ülkede güzel olan her şeye savaş açan bir iktidar gerçekliği ile karşı karşıyayız. Ama Akbelen’den Cudi’ye ekoloji mücadelemizi büyütmekten vazgeçmeyeceğiz.
Mülteciliğin en ağır bedelini kadınlar ödüyor
Hiç biri birbirinden bağımsız olmayan bir diğer konu da mülteciliktir. Kapitalist erkek egemen iktidarların sermayelerini büyütmek amacıyla yürüttüğü savaş politikaları sonucunda mülteciliğin en ağır bedelini elbette ki kadınlar ödüyor. Savaş nedeniyle yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalan mülteci kadınlar göç yollarında, gittikleri yerlerde her türlü şiddet ve istismara maruz kalıyor.
Kobanê davası devrime tahammülsüzlüktür
Hepinizin bildiği gibi düzmece iddianamelerle, sahte tanık beyanları ile açılan Kobanê Kumpas Davası devam ediyor. Bizler şu gerçekliği biliyoruz; bu dava Kobanê’de karanlık IŞİD çetelerine karşı mücadele edenlerle dayanışma içerisinde olmaya karşı açılmış bir davadır. Kobanê’de kadın öncülüğünde gerçekleşen devrime tahammülsüzlüğün göstergesidir. Karanlık IŞİD çetelerine karşı insanlığı savunanlara açılan bu davada başta kadın yoldaşlarımız olmak üzere tüm arkadaşlarımız tarafından mahkeme salonlarında boşa çıkarılmıştır.
Diyanet önce tecavüzlere ses çıkarsın
Hiçbir delil olmadan kurgulanan dava ellerinde kalmış bu defa da Diyanet üzerinden yapılan girişimle kumpasın devamı getirilmek isteniyor. Kobanê davasına müdahil olmak isteyen Diyanet, gönderdiği dilekçe ile adeta savcılık rolüne soyunmuş, bu haksız, hukuksuz davayı haklı gösterme çabasına girmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Kobanê Davası’na ‘yargılanan siyasetçilerin toplumun dini değerlerini temelden sarstığını öne sürerek’ müdahil olması dinin ve dini duyguların siyasi amaçlarla istismar edildiğinin bir göstergesidir. Kadınlar her gün sokak ortasında katledilirken, hedef gösterilirken ses çıkarmayan Diyanet toplumun hassasiyetlerinden bahsedemez. Tarikat yurtlarında çocuk istismarlarına karşı sessizliğini koruyan Diyanet hakkaniyet hassasiyetten bahsedemez. Diyanetin bu talebi ile bir kez daha safını insanlığa karşı savaş açanlardan yana belirlemiştir. Bizler bir kez daha belirtiyoruz ki; Kobanê davası siyasi bir kumpas davasıdır. Bu davadan medet umanlara en büyük cevabı arkadaşlarımızın mahkeme salonlarında yargılanan değil yargılayan pozisyonunda olan duruşlarıyla defalarca göstermiştir.
Her yerde kadın buluşmaları yapıldı
Son olarak şunları belirtmek istiyorum. Hepinizin bildiği gibi 14 Mayıs seçimleri sonrasında partimiz yeniden bir yapılanma sürecine girdi. Bizlerde seçim sonuçlarını değerlendirmek, yeni dönem mücadele hattımızı en güçlü şekilde belirlemek amacıyla Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi olarak tüm il ve ilçelerimizde kadın buluşmaları gerçekleştirdik. Tüm bu toplantılardan gelen eleştiri ve önerileri esas alarak ‘3. Yol ve Kadın’ ve ‘Kadın Örgütleme Mekanizmamız’ başlıklarıyla iki merkezi çalıştay gerçekleştirdik. Yaptığımız tüm bu toplam buluşmalardan açığa çıkan değerlendirme ve önerilerle Merkezi Kadın Konferansımızı büyük bir moral ve motivasyonla gerçekleştireceğiz.
Büyük kadın konferansı Eylül’de
Bu kapsamda 20-30 Ağustos tarihleri arasında tüm illerde güçlü konferans hazırlık toplantıları yapacağız. Ardından 8-9 Eylül’de yapacağımız büyük kadın konferansımızda yeni dönem mücadele hattımızı hep birlikte belirleyeceğiz.
ANKARA