Veysi Sarısözen
“Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek” diye bir söz vardır. Teşbihte hata olmaz, tövbe, kimseye eşek demiyorum. Ayhan Bilgen isimli sızıntı “YSK’nın aklına Yeşil Sol Parti’yi kapatma” bilmem nesini düşürüverdi. Amacı Yeşil Sol Parti seçmeninde şüphe, karamsarlık, tedirginlik yaratmak.
Ama madem YSK’ya böyle bir akıl verildi, bu ihtimali düşünmek icap eder.
“İhtimal” dediğimin hukuki boyutu hakkında hiçbir fikrim yok. Partiler yasası böyle bir ihtimale cevaz verir mi bilmiyorum. Şunu biliyorum: Bu rejimde bırakalım yasayı, Anayasa bile YSK’yı durduramaz. Bu kurum şu an için bir tür “sivil darbe cuntasıdır.” Gözüne kestirirse yapmayacağı yoktur.
“Gözüne kestirirse” deyince YSK’yı durdurmanın mümkün olduğunu söylemiş oluyorum. “Bilgen küçüktür ama mide bulandırır”. Olur ya YSK, “hazır HDP’nin içinden çıkmış birisi bile Yeşil Sol Parti’yi ‘HDP’nin devamı’ diye jurnalliyor, o halde bu jurnali ciddiye alayım” demeye kalktığında yapılacak olanı hemen söylemek gerekir.
Diyelim ki, yüzde bir bile ihtimal dahilinde olmayan bu adımla YSK “sivil darbe” sürecini başlatmak üzere harekete geçti. Ne yapılmalı?
Sorunun muhatabı Kürt halkı, onun partisi ve müttefikleri değil. Başta Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı’dır.
Ben “sahici” bir gazeteci olsam, bu muhalefete mikrofon uzatır ve sorardım: “Devletin içinden ‘iyi haber’ alan Bilgen, YSK’nın Yeşil Sol Parti’yi kapatma ihtimalinden söz etti, YSK Yeşil Sol Parti’yi kapatırsa sizin tutumunuz ne olur?”
Altılı Masa eğer o ana kadar YSK’ya verilen bu akıldan haberdar olmamışsa, sevinçten ne edeceğini bilemez hale gelir. Boş bulunup gazeteci olarak “şahsıma”, “YSK üyeleri acaba bu tavsiyeye ne demiş, kulis bilgin var mı?” diye heyecanla sorar. “Acar gazete muhabiriyim” ya, oltayı atarım: “Aldığım kulis bilgilerine göre, Sayıştay Başkanının kardeşi olan YSK Başkanı hemen ülkenin çok önemli hukukçularından konuyu araştırmalarını istemiş” derim. Altılı Masa bu “bilgiden” sonra toparlanır. “Çok ayıp, olur mu hiç öyle şey” dedikten sonra, “sakın seçmen korkmasın, YSK Bilgen’in verdiği akla uyarsa Erdoğan da sevinmesin, Yeşil Sol Parti’nin seçmenleri alternatifsiz değildir, bizim İyi Parti’ye değilse de, CHP’ye ya da Deva’ya oylarını verir, biz de onları kucaklarız, yanaklarından makas alır, gözlerinden öperiz.”
Ben böyle yazıp da Millet İttifakı bu yazıyı okursa, elbette “içlerini okuduğumu, ciğerlerini bildiğimi” anlayacak ve bana çok kızacaklardır.
Kızmayın. Böyle ya da benzer, akla hayale gelmeyecek, yasaya, anayasaya, kitaba uymayacak bir “sivil darbe” girişimine karşı yapılacak olan ahlaki ve demokratik tutum üstüne düşünün. Ve milyonda bir ihtimalleri bile hesaba katarak tutumunuzu açıklayın.
Benim Millet İttifakı’na önerim şudur:
Olacak şey değilse de, madem adamın biri “eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürdü”, o halde böyle bir teşebbüs halinde Millet İttifakı’nın seçimlerden çekileceğini, Yeşil Sol Parti seçmenleriyle asıl o zaman “ittifak” yapacağını, memleketin bütün alanlarına milyonları yığacağını, eğer ben Altılı Masa’ya mikrofon uzatmışsam, benim aracılığımla, beni beğenmezlerse daha çok ses getirecek bir başka gazeteci aracılığıyla kamuoyuna açıklayın.
YSK elbette “eşek” değildir. Laftan anlamasa bile halktan anlar. “Sivil darbenin” her adımı ancak böyle bir “ültimatom” ile boşa çıkarılır.
Millet İttifakı benim önerime ne der?
Ne derse desin. Esas olan Yeşil Sol Parti seçmeninin bu gibi “sivil darbelere” karnının tok olmasıdır. O seçmen ki, “resmi darbelerin” içinden geçerek bugünlere gelmiş. Ne yapacağını bilir. Parlamento kapısı kapanırsa, parlamento dışının kapısı açılır.
Gerçi milletvekili olmaya hazırlanan bazı kardeşlerim böyle ihtimallerden söz etmemi “seçmenin hevesi” kaçar endişesiyle karşılayabilir. Hoş böyle ihtimallerden ben durduğum yerde söz etmiyorum, vaktiyle milletvekili olmak için neredeyse “Apocu” kılığında şehir şehir dolaşan eski HDP vekili ve Belediye Eşbaşkanı ortaya böyle korkutucu şayialar yaymakta. Ben de “kolayından zafere yürüme” rahatlığını kaçırmak için, hazır bu adam fırsat vermişken, hem zaferin kolay olmadığını, hem de zafer kazanmak için ne yapmak gerektiğini bir kere daha hatırlatıyorum.
Güvendiğim bir şey var. Kürdistan halkı legaliteyi ve oy hakkını devletin ya da YSK’nın lütfuyla elde etmedi. Legaliteyi ve seçme seçilme hakkını söke söke aldı. Bu halk, şu anda HDP’nin kapatılmak üzere olduğunu biliyor. Ama bir an bile “ah vah” etmedi. Bir sıçrayışta HDP’den çıkıp Yeşil Sol Parti’de mevzilendi.
Diyeceğim ki, bu halkı, Yeşil Sol Parti’yi de zorlayarak, başka yerlerde “mevzilenmeye” sakın mecbur etmeyin.
Yani vekil olmaya hazırlanan kardeşlerim müsterih olsun. Ben seçmenimizi değil, devletimizi “korkutmaya” çalışmaktayım.
Faşizmde “her şey” olur, ama faşizm “her şeyi” yapamaz…Büroları binlerle birlikte açalım, Yeşil Sol ağacın altında halaylara duralım.