Latin Amerika ülkelerinden Ekvador’da, IMF ile anlaşma ve zamların halkın bütçesini olumsuz etkilemesiyle patlak veren isyan başkenti sarstı. Hükümet başkentten kaçarken, Moreno, klasik ‘devlet’ refleksi göstererek, ‘Vandalizm ve darbe’ argümanına sarıldı
Ekvador’da hükümetin akaryakıt sübvansiyonlarını kaldırması sonucu ulaştırma grevi olarak başlayan, OHAL ilanı ile hız kesen isyan yeniden alevlenince Devlet Başkanı Moreno hükümeti başkent Quito’dan Guayaquil kentine taşıdı. Ekvador’daki ulaştırma grevini ve protestoları şiddetle bastırmaya çalışıp OHAL ilan eden Devlet Başkanı Lenin Moreno, isyanı durduramadı. Ekvador’da hükümetin akaryakıt sübvansiyonlarını kaldırması sonucu ulaştırma grevi olarak başlayan, olağanüstü hal ilanı ile hız kesen ve daha sonra yerlilerin yeniden ivme kazandırdığı hükümet karşıtı protestolar sürüyor. Yerlilerin başkent Quito’ya ulaşması isyana yeniden ivme kazandırdı.
Ülkenin iç kesimlerinden hareketlenen protestocu yerliler gruplar halinde başkent Quito’ya ulaşmaya başladı. Yerlilerin akın akın gelmesi üzerine başkent Quito’daki hükümet sarayı Carondelet, güvenlik güçleri tarafından bolaştılırken Devlet Başkanı Lenin Moreno ülkenin güneybatısındaki liman kenti Guayaquil’i hükümetin yeni merkezi olarak belirledi. Moreno, OHAL uygulamasının verdiği yetkiler çerçevesinde aldığını belirttiği taşıma kararını, Devlet Başkan Yardımcısı Otto Sonneholzner, Savunma Bakanı Oswaldo Jarrin ve kuvvet komutanlarının da katıldığı basın açıklaması ile yeni merkez Guayaquil’de duyurdu.
Polisi savundu Ülkeyi halkı yoksullaştıran IMF zorbalığına teslim ederken tereddüt etmeyen Moreno, olayların halkın hükümet politikaları karşısındaki memnuniyetsizliğinin bir göstergesi olmadığını savunarak, 1 Mayıs gibi direnişler sırasında Türkiye gibi devletlerin kullandığı dili kullanarak “Yağmalar, Vandalizm ve şiddet, bunun demokratik düzeni bozma girişimi olduğunu gösteriyor” dedi. Moreno, şiddet eylemlerine en fazla karışanların Ekvador dışından bireyler olduğunu ve bu kişilerin parayla tutulduklarını savundu.
Yaşananları bir “darbe girişimi” olarak niteleyen Moreno, olaylardan, Ekvador eski Devlet Başkanı Correa’yı ve “Satrap” olarak nitelediği Venezüella Devlet Başkanı Maduro’yu sorumlu tuttu. Moreno, şöyle devam etti: “Correa, eski Dışişleri Bakanı Ricardo Patino ve eski Vali Paola Pabon’un birkaç hafta önce Venezüella’ya gitmesi tesadüf mü? Strap Maduro, orada Correa ile birlikte Ekvador’u istikrarsızlaştırma planını devreye soktu. Bu adamlar yozlaşmış ve Ekvador yargısı tarafından aranıyor. Bu darbe girişiminin arkasında da onlar var. Yerlileri hükümete karşı kullanıyorlar. Çaldıkları kaynaklarla yağmaları ve şiddeti finanse ediyorlar. Ekvador’un demokratik yürüyüşünü ve anayasal demokrasiyi istemeyenler bu adamlardır.
Demokrasiye kasteden bir girişimi en şiddetli şekilde kınıyorum.” Diyaloğa açık olduklarını, bununla birlikte yaptıkları düzenlemelerden de geri adım atmayacaklarını vurgulayan Moreno, Gezi direnişi gibi olaylar sırasında polise teşekkür edildiği gibi şiddet uygulayan devlet güçlerine teşekkür etti. Ekvador polisinin sert müdahale ettiği ve 20’den fazla gazeteciyi de hedef aldığı olaylarda onlarca kişi yaralanmış, 1 kişi de hayatını kaybetti. Grev organizatörlerinin de aralarında bulunduğu 477 kişi gözaltına alındı.
IMF anlaşması karıştırdı
Ekvador’da hükümet şubat ayında 4,2 milyar doları Uluslararası Para Fonundan (IMF) olmak üzere 10 milyar dolarlık borç anlaşması yapmış ve IMF’nin, kamu harcamalarının kısılması da dahil birçok şartını kabul etmişti. Moreno anlaşma çerçevesinde yapılan düzenlemeleri 1 Ekim’de açıklamış ve hükümetin artık ulaştırmacılara sağlanan akaryakıt sübvansiyonunun kaldırdığını duyurmuştu. Bu halkın daha da yoksullaşması anlamına geliyordu. Ülkedeki ulaştırmacıların 3 Ekim’de gittiği genel grev, öğrenciler, işçi sendikaları ve birçok muhalif organizasyonun da katılmasıyla ülke genelinde protestolara dönüşmüş, göstericiler ve polis arasında şiddetli çatışmalar yaşanmıştı. Moreno aynın günün akşamında olağanüstü hal ilan etmiş ve askeri sokaklara çıkarmıştı.
QUITO/GUAYAQUIL