Ermenistan Cumhuriyeti’nin başkenti Yerevan, yakında, kuruluşunun 2800. yılını kutlamaya hazırlanıyor. Dünyada kuruluş tarihi kesin olarak bilinen şehirlerin sayısı oldukça az. Yerevan’ın M.Ö. 782 yılında kurulduğunun kesin olarak bilinmesi ise, bu tarihin bir kitabe ile tescillenmiş olmasından kaynaklanıyor. Çivi yazısı ile yazılmış bu kitabede ‘Ben Menua’nın oğlu kral Arkişdi, bu kenti kurdum’ yazısında tarih de belirtilmiş.
Kuruluşu bu denli eskilere dayanmakla birlikte aslında Yerevan, modern bir şehir. Ancak bir Sovyet cumhuriyetinin başkenti olmasından sonra gelişen bu şehirde, ilk ziyaret edenleri hayretlere düşürecek bir dizi önemli özellik mevcut.
Öncelikle şehrin kurucusu kadar bilinen bir diğer isim, yeni Yerevan’ın mimarı Aleksandr Tamanyan. Tamanyan’ın en büyük şansı, Yerevan’ın başkent olmadan önce bir hayli geri kalmış bir yerleşim birimi olması. Bu özellikten ötürü Tamanyan elinin altındaki araziyi sanki sıfırdan inşa ediyormuş gibi özgürce kullanabildi. Bu bakımdan Yerevan ile Ankara arasında benzerlikler kurmak mümkün. Türkiye’nin başkenti de cumhuriyetin kuruluş yıllarında Ankara kalesini çevreleyen birkaç mahalleden oluşan önemsiz bir bozkır kasabası idi. Ama ne yazık ki Ankara’nın Aleksandr Tamanyan gibi bir mimarı, o mimara çalışma imkânı sunan sosyalist bir siyasi iradesi olamadı. Tersine Türkiye’de iktidar gücü soykırımlarla, nüfus mühendislikleri ile geniş arazilere konan mütegallibe sınıfının çıkarları doğrultusunda şekillendi. Hesap yeni bir kent yaratmaktan çok, ganimeti en kârlı şekilde değerlendirmek, vurgunlarla serveti pekiştirmek üzerine işledi. Bir kıyaslama olarak, o yıllarda bugün Ermenistan’ın ikinci büyük kenti sayılan Gümrü’nün, Yerevan’dan çok daha zengin bir sosyoekonomik yapıya sahip olduğu söylenebilir. Belki de Kafkasya’nın Tiflis’ten sonra en önemli sanat, kültür ve ticaret kenti olan Gümrü sadece birkaç on yıl içinde bu özelliğini yeni başkente kaptırdı. 20. yüzyıl başlarına kadar kendi halinde bir kasaba görünümünde olan Yerevan ise, Aleksandr Tamanyan’ın git gide gelişen daireler şeklindeki tasarımıyla, birbirini tamamlayan geniş bulvarları, 1970’li yıllardan beri işleyen metro ağı, üniversiteleri, müzeleri ve anıtsal yapıları ile çağdaş bir şehrin tüm donanımlarına sahip bir kent.
Şehirde pek çok anıtsal yapı var. Öncelikle Cumhuriyet Meydanı’nı çevreleyen Tarih Müzesi, eski Dışişleri Bakanlığı, Bugün ‘Marriott’ adını alan eski Armenia Oteli, merkez postane, hükümet binası gibi yapıların her detayında derin bir taş işçiliğini gözlemlemek mümkün. Bu yapıların yanı sıra kentin ünlü opera binası da Tamanyan’ın projelerinden.
Kimileri bu yapıları gördükten sonra, biraz da küçümseyici bir vurguyla “Tipik Sovyet şehir mimarisi” diye tanımlıyorlar gördüklerini. Belirtelim ki bu tespit son derece doğrudur. Yerevan şehrinin her tuğlası o şehirde yaşayacak olan insanlar düşünülerek konmuştur.
Anıtsal yapıların yanı sıra şehrin meydanlarını ve caddelerini donatan heykeller ise günlük yaşamı adeta bir açık hava müzesinde dolaşıyor duygusuna taşıyor. Söz konusu heykeller çoğunlukla Ermeni kültürüne ve sosyal yaşamına dair izler taşıyor. Sasunlu Davut efsanevi kahramanından Ermenilerin kurucu atası kabul edilen Hayk Nahabed’e, geçen yüzyıl başlarında geçimini testi ile su satarak sağlayan çocuğa, Abovyan Sokağı’nda gelip geçen güzel kadınlara çiçek sunan meczup ihtiyar Karabala’ya, en önemli tarihi figürlerden komutan Vartan Mamigonyan’a, Antranik Paşa’ya, ünlü şairlere, ressamlara, devlet adamlarına kadar çok geniş bir yelpaze çiziyorlar.
‘Taşlar ülkesi’ olarak tanımlanan Ermenistan’ın başkenti aynı zamanda geniş parklarıyla da dikkat çekiyor. İrili ufaklı sayısız meydana sahip olan kentte bir o kadar da parka rastlamak mümkün. Opera meydanında içinde kuğuların yüzdüğü bir de genişçe havuzu bulunan park, içindeki kafelerle üniversite gençliğinin en çok ilgi duyduğu alanlardan biri. Zafer parkında bulunan lunapark ise çocukların gözdesi. Bu parklar arasında biri ise mutlak sakinliği ile diğerlerinden ayrışıyor. Burası aslında ünlüler mezarlığı olarak tanzim edilen ‘Panteon’. Alan aynı zamanda bir heykeller galerisi olarak da tanımlanabilir.
Sonuçta Yerevan, İstanbul Atatürk Havaalanı’ndan karşılıklı olarak haftada dört gün 2 saatlik direkt uçuşla ulaşılabilir bir konumda. Sivil pasaport taşıyan yolcular Yerevan’da, Zvartnots Havaalanı’nda 6 ABD doları karşılığında aldıkları 21 günlük vize ile ülkeye giriş yapıyorlar. Ancak havaalanı polisinin resmi pasaport taşıyanlara vize verme yetkisi olmadığını da anımsatmakta yarar var. Dolayısı ile özellikle yeşil pasaportu olanlar doğrudan Ermenistan Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesine girip başvuruda bulunmalı, bu başvuruya gelecek olumlu yanıtı aldıktan sonra yola çıkmalılar. Yoksa bir sonraki uçuşa kadar havaalanında beklemek zorunda kalabilirler.