AKP-MHP iktidarının yaklaşan sonunu müjdeleyen yerel seçim sonuçları üzerine analizler henüz bitmiş sayılmaz; ancak işbaşı yapan yerel yönetimler bugünlerde iktidarın elinden alınan belediyelerdeki borç yükünün şaşkınlığı altında. Söz konusu borçlara rağmen CHP ve Dem Parti’nin kazandığı belediyelerde halkın beklentilerine uygun şekilde çalışmaya başlama zamanı geldi.
Ancak kentlerimiz 20-30 yıl öncesinin kentleri değil. Son on yıllarda -tıpkı dünyada olduğu gibi- ülkemizde çok şey değişti. Mesela metro, 20-30 yıl önce bu kadar hayatımızın içinde değildi. Kentlerimiz böylesine dikine büyüme eğilimine henüz girmemişti. Metropollerin inşası ve hatta yönetiminde uluslararası kredi kuruluşları bu denli önemli hale gelmemişti.
Böylesi tüm soruların cevaplarını aramak için yerel yönetimlere seçilen belediye başkanlarımız ve onların kadroları başta olmak üzere yerel yönetimlerle ilgili yayınları okumaya başlamalıyız. Bu konuda yararlı olabilecek iki çalışma, İmge Kitabevi Yayınları’ndan daha birkaç ay önce yayınlandı. Umarız bu iki eser, ilgili okurların beğenisini kazanır.
Kent Hukukunun Ekonomi Politiği
Rabia Beyza İnan tarafından kaleme alınan ve İmge Kitabevi Yayınları tarafından geçen Aralık ayında yayınlanan “Kent Hukukunun Ekonomi Politiği” isimli çalışma hakkında Prof. Dr. Ali Murat Özdemir şöyle diyor: “Normlar tarafından düzenlenen pratiklerin/ilişkilerin bilgisiyle hukuk normlarını anlamlandırma, açıklama etkinliğine hukukun ekonomi politiği diyebiliriz. Hukukun ekonomi politiği (ekonomi politik yöntem üzerinden hukuka yaklaşma etkinliği) cevabı önceden verilmiş sorulara yanıt aramaz ve söylemsel tutarlılık ölçütüne tabidir.
Toplumsal formasyonları: üretim, bölüşüm, dağıtım ve tüketim faaliyeti ekseninde bütünsel olarak inceleme işine de ekonomi politik diyebiliriz. Sömürü ilişkilerinin, toplumsallığın oluşumu ve yeniden üretimindeki etkilerini ekonomi politiğin bütünsel yöntemini kullanarak ele alan çok sayıda Marksist yaklaşım/okul bulunmaktadır. Düzenleme Ekolü, özellikle de bu okulun birinci nesil kuramcılarının çalışmaları, kitabın temel kavramlarına kaynaklık etmektedir.
Bu eser, kendi eleştirel duruş noktasını ortaya koyup, kent hukukunun sosyal bütünlükle bağlantılı pek çok veçhesini (eklektizme düşmeyecek şekilde) hem dikine hem de enine keserek ilerlerken, hem Düzenleme Okulu’nun Türkçede yeterince irdelenmemiş olan kavramlarını yorumlamış, hem daha geniş Marksist yazının birikimlerinden yararlanmış, hem de arsa ve konut üretme-edinme süreçlerinde etkin pratiklerin/ilişkilerin bilgisini kentsel yaşamı düzenleyen hukuk normlarını irdelemek için kullanmıştır.”
Türkiye’de Kentlerin Demokrasi Tarihi
Doçent Dr. Hazal Ilgın Bahçeci Başarmak tarafından kaleme alınan ve İmge Kitabevi Yayınları tarafından geçen Aralık ayında yayınlanan “Türkiye’de Kentlerin Demokrasi Tarihi” isimli eser, kitabın arka kapağında şöyle tanıtılıyor: “Günümüzde kentlerin devasa ihtiyaçlarının karşılanması sürecinde kent yönetimlerinden daha çok, uluslararası örgütlü güçler olan sermaye tekelleri karşımıza çıkıyor. Üstelik, gündelik hayatlarımızın başrolünde bulunan kentsel mekanlar her geçen gün daha fazla yaşanabilecek yerler olmaktan çıkıyor; her biri gözlerimizin önünde sosyal adaletten son derece uzak, birer yoksunluk ve yoksulluk yuvasına dönüşüyor.
Kent sakinleri olarak bizler, bu süreci sadece çaresiz bir biçimde izliyoruz ve hatta, her birimiz, yaşadığımız kentlerle birlikte dönüşüyoruz: Tek tipleşiyor, kimliksizleşiyor, yaşadığımız yere yabancılaşıyor ve hissizleşiyoruz. Toplumun birer ferdi olarak geçirdiğimiz bu değişim ve dönüşümü, kent mekanının demokratik süreçlerle arasındaki bu ilişkiyi çözümleyebilmek, ülkenin kentsel politikalarını ve kent yönetimlerini incelemeyi zorunlu kılıyor.
Elinizdeki çalışmada bu inceleme Türkiye özelinde yapılmıştır. Tarihsel süreçte siyasi yönden örgütlenmiş toplumun karşılığı olan devletin kurulabilmesi, her dönemde ve rejimde kentlerin varlığına bağlı olmuştur. Demokrasinin geleceği ve kentlerin geleceği de birbirine bağlıdır. Demokrasimizin geleceği, kentlerimizde şekillenecektir.”