Kürtler ne zaman yerel yönetimlerde (STK, kadın,gençlik,il genel,belediye,hareket, grup…) inisiyatif olsa dönemin devlet ve hükümet sorumluları saldırıya geçer. 49’lardan Edip Solmaz’lara,Duruye Yaverkaya’lardan,1999 yerel seçimlerine ve bu güne kadar hep saldırı politikaları uygulanmış ancak bu dönemlerin milat olması asla engellenememiştir.
Kürtler yerel yönetimleri ve parçası olan belediyeleri alana kadar; devlet hizmet yapar mı,Kürt illerinde il genel nedir,belediye nedir, hangi hizmetleri yapar,hatta belediye binalarının yeri bile halk tarafından bilinmezdi.
Türkiye de 1920-30’lardan sonra tam şekillenmeye başlayan mahalli idareler mevzuatına rağmen Kürt illerinde belediyeler yaklaşık 70-80 yıl hizmet getirmediler. 1999’a kadar caddeler, sokaklar çöp altındaydı.Yeşil alan, park bahçe,kent imarı bilinmezdi.
İçme suyu şebekesi yoktu.Mahallelerde kuyular vardı.Çoğunlukla halk sondaj kuyuları açardı,içme suyu mahalle aralarındaki çeşme suyundan taşınırdı.
Kent merkezlerindeki valilik,kaymakamlık yani devlete ait yerlerin çevresi asfalt olurdu. 300-400 metre uzunluğundaki merkezi yollar dışında ne asfaltlı yol ne de kilit taş döşemesi vardı. İnsanlar kışa özel olarak plastik çamur çizmeleri alırdı.
Kanalizasyon,alt yapı çalışmaları yoktu.On binlerce hane kendi tuvaletlerinin altına fosseptik çukurları kazardı.Çukurları boşaltacak tek bir vidanjörün bile olmadığı birçok kent vardı.Vidanjörü olanlar ise sadece devlet binalarına hizmet ederdi.
Ana dilde kültür-sanat (konser,tiyatro, müzik…),yerel yöneticilik yasaktı.
Yerel yönetimlerde; kadın politikaları, kadın dayanışma merkezlerini bırak,kadının adı bile geçmezdi.Belediye çalışanları maaşlarını bile on yıllarca alamamışlardı.Belediyeler trilyonlarca borç altındaydı.
1999 yılının ağır atmosferi altında halkın kazandığı belediyeler için DEP’li vekiller gibi yaka paça cezaevlerine atılacakları tehdidi altında gidildi.O gün seçilenler gözaltı,tehdit, mahkeme karalarına rağmen hizmete ara vermediler.2004 yılına kadar var olan bir kaç belediye iş makinesine de halka hizmet verdiği için ağır trafik cezaları kesilirdi.Sokaklarda mıcır dökmek için kullanılan şantiye yerleri bile verilmezdi.Arazisini verenler tehdit edilir, yargılanırdı.O gün de bu günkü gibi hayali gizli tanıklar,‘şikayet var’bahane edilerek hizmet engellenirdi.
Bu güne bakıldığında da aynı politikaların sürdürüldüğünü görmek mümkün.AKP-MHP devlet ve hükümeti kayyum adı altında belediyelere,STK’lara,hareketlere,inisiyatiflere hatta şahsiyetlere saldırıları daha da genişleterek devam ettirmekte.O gün devlet binalarının çevresi asfalttı,bu gün belediyeler de dahil çevresi metrelerce yükseklikte duvarlarla örülü.Sur ise surlarını aşan kalekollarla çevrili.
Öncesinde hiçbir hizmet yapılmazken,bu gün halkın değerleri olan hizmetleri yıkıp,geriye kalanları kendine mal edip,reklam yapma yarışına girildi.O gün Kürtleri hizmete layık görmezken bu gün halkın seçilenlerini karalamak için hizmet yapılmadığı üzerinden saldırılar düzenlemekte.
Hizmeti Kürtlerden öğrenmiş olanlar Kürtlerin ve halkların yerel yöneticiliğini yargılayan ikiyüzlü siyaset yapmakta.
AKP hükümeti olarak 1999’da alınan 37 (2004’de 57,2009’da 99,2014’de 102) belediyeden korkarak erkek egemen devlet zihniyetiyle kadın yerel yönetimlerin hizmetini engellediniz.Diğer kentlere de kırıntı hizmetlerinizi kaybedersiniz korkusuyla yapmak zorunda kaldınız.Bizzat Recep Tayyip,‘Bakın biz her türlü engeli onlara (Kürtlere) çıkarıyoruz, yine de hizmet yapıyorlar.Biz size her türlü imkanı sunuyoruz, siz yine de hizmet yapmıyorsunuz’itirafında bulunmadı mı (?).
Açıkça AKP-MHP’ye 3 yıldır kayyumla iyi hizmet yapabildiğinizi düşünüyorsanız neden ‘tekrar seçilirlerse yine kayyum atarım’tehditleri savuruyorsunuz.‘İyi hizmet yapan kazanır’ diyorsanız sizin derdiniz nedir? Hizmeti Kürtlerden öğrendiğinizi hazmetmemektir derdiniz.Hiç heveslenmeyin,kaybetmeye mahkumsunuz.Çünkü siz eşitlik,özgürlük, ahlak,vicdan,yarışına giremiyorsunuz.