Genel seçimlerden sonraki gelişmeler hakkında tartışmak ve yanlış olanları düzeltmek doğal olarak siyasi partilerin gündeminde olması gereken bir süreç. En çok da YSP ve HDP’nin bu konuda sahada çalışmalar yapması gerekiyor. Dört duvar içinde değil, birebir temaslarla seçim çalışmaları yürütülmelidir. Güven kaybının önlenmesi için ve yeniden yapılanmanın en önemli şartı olarak karşımızda duran bu sorun ancak bu şekilde çözülür inancındayım. Mevcut hükümet gözünü CHP’nin elinde bulundurduğu belediyelere göz dikmiş durumda ve bütün çalışmaları bu yönde. Bu noktada çok önemli ve aşılması gereken durumlar var. Kürt seçmeni büyük şehirlerde kime oy verecek? HDP’nin şimdiden seçmenini bilgilendirmesi ve yönlendirmesi gerekiyor. Büyük oy potansiyelini kazanımlar için yönlendirmelidir. Kürdistan’daki belediyeleri çantada keklik gören bir hükümet anlayışı var. Kayyum atamalarıyla halkın iradesine el koyma durumu tekrardan yaşanabilir. Bu anlayışa nasıl cevap verilecek? Bu gibi durumlar masaya yatırılmalı ve halk ile paylaşılmalı. En önemlisi seçilecek başkan adaylarının ve meclis üyelerinin tartışmaya sebep vermeyecek adaylar olması önemli. Kazandığımız belediyeler siyasi açıdan bir başarıdır, bunu taçlandırmak için de özverili ve değerli hizmet anlayışı ön plana çıkmalıdır.
AKP ve MHP bu ülke için yanlış kararlar almaya devam ederken algı operasyonlarına da devam ediyorlar. Emekliler sorununun devamlı gündemde olması da başka bir sorun. Yılbaşına kadar açıklama yapacağız demek kolay, gel bir de emekliye sor bakalım ekim, kasım ve aralık aylarını nasıl geçirecek? Cevdet Yılmaz, çalışmalarımıza devam ediyoruz, diyor. İstediğinizde bir gece yarısı kanun değiştirmesini biliyorsunuz da emekliler için neden aylarca süren bir zaman belirtiyorsunuz? Enflasyon belli, faiz belli ama net bir maaş belirlenmiyor. Bugüne kadar net bir açıklama yok. Zamlar hakkında konuşmak bile abes. İnsanları zamlar, enflasyon, kur, faiz ve gereksiz açıklamalarla oyalayarak önemli konular hakkında düşünmekten alıkoyuluyorlar. Günlük uğraşlarla uğraşan, ne yapacağını şaşırmış, düşünemeyen, yargılayamayan, hesap soramayan kendinden aciz bir halk yaratmaya başladılar. Çözülemeyen sorunlar altında herkes ne yapacağını şaşırmış durumda.
Örnek olarak; yedi, sekiz ay evvel yaşanan depremden sonra halk hala mağdur. Beklenen depremler konusunda açıklamalar yapan uzmanların düşüncelerini yerine getirme çalışmalarını bırakın, dinleyen dahi yok. Bütün sorunlar iç içe karışmış, belirsizlik ve bıkkınlık içinde yaşamlar sürdürülmeye çalışılıyor. Özellikle depremzedeler Suriye sınırına yakın bir coğrafyada yaşıyorlar. Buralar mültecilerin geçiş yolu olduğu için her geçen gün sorunlar daha da büyüyor. Mülteciler ülkeye geldikçe iyilik meleği gibi görünmekle, para yardımı talep ederken de “kapıları açarız” tehditleri savurmakla bu sorunlar çözülmez. Halkı dinleyen, anlayan, ihtiyaçlarına çözümler sunan ve uygulayan yöneticilere ihtiyacı var bu ülkenin.
22 Eylül Cuma günü Musa Anter ve Basın Şehitleri ödül töreni İstanbul’da gerçekleşti. Aynı gün içinde Kürt gazeteciliğinin önemli ismi Seyit Evran’ı kalp krizi sonucu kaybettik. Musa Anter’in kalemini yerde bırakmayan değerli arkadaşımızı saygı ve sevgiyle anıyorum.