İktidar yerel seçimlerde beklediği sonucu alamazsa Mayıs seçim sonuçlarının hiçbir anlam ifade etmeyeceğini çok iyi biliyor. Mayıs seçimlerinin meşruiyet krizi bir yandan sürerken bir yandan da ittifak içi potansiyel krizler daha birkaç ayda kendisini göstermeye başladı. Erdoğan iktidarının pamuk ipliğine bağlı olduğunu çok iyi biliyor. Faşist ittifakın sürdürülebilirliği ancak savaş ve talanla mümkün. Diğer taraftan bu politikanın maliyeti sürdürülebilir olmaktan çıktı. Bu yaman çelişki Erdoğan’ın en büyük kâbusu…
Yerel seçimler Erdoğan açısından gelecek kaygısını azaltacak olması kadar ekonomik krizi aşmak adına da önemli bir seçim. Büyükşehirlerin ekonomik potansiyeline bağlı olarak rant ekonomisinin yeniden yaratılması ve uluslararası finansal platformlarda seçim sonuçlarından alınacak olan politik kredinin mali krediye dönüştürülmesi seçimlerin kritik önemini artırıyor. Çünkü Erdoğan Kürt düşmanlığına ve talana devam etmek istiyor, bunun için daha fazla rant daha fazla ‘seçim başarısı’na ihtiyacı var.
Yerel seçimlere gidene kadar izlenecek ekonomi politikası Erdoğan açısından yukarıdaki nedenlerle ne kadar önemliyse ekonominin içinde bulunduğu kriz de bir o kadar büyük. Oylarını artırmak adına Erdoğan har vurup harman savururken Şimşek finansal istikrar adına halkın boğazını sıkmaya devam ediyor. Bir yandan faizleri artırıp diğer yandan faiz haram fetvası ne kadar büyük bir çelişkiyi yansıtıyorsa, ekonomide yaşanılan durum da bu denli büyük bir çekişliyi barındırıyor.
Şimşek’in ve Merkez Bankası’nın izlediği strateji ekonomide istikrar adına kimi çevrelerce desteklense de bu politikaların ekonominin yapısal sorunlarını çözemeyeceği gibi emekçilerin üzerindeki yükü artıracak, sömürüyü derinleştirecek ve yoksulluğu yaygınlaştıracak politikalar olduğunu biliyoruz. Bu nedenle kaşıkla verdiklerini sapıyla hemen geri alma peşinde olan bu sermaye sevdalısı ekip finansal piyasaların istikrarı uğruna halk düşmanlığı yapmaya devam ediyorlar. Onlar için istikrar sermayenin kârlarının güvence altına alınmasından başka bir anlam taşımıyor.
Erdoğan için büyük sorun bu istikrar tercihinin seçim süreçlerinde oy hesabı üzerinde yaratacağı negatif etki. Yoksa Erdoğan’ın da sermaye ile asla bir sorunu yok, tam tersine tüm iktidarı boyunca küresel sermayenin emrinden hiç çıkmadı. Bakmayın yerli milli hamasetine, geride bıraktığı yirmi yıl boyunca satmadığı fabrika, banka, tesis kalmadığı gibi ülkeyi tüm dünyada borç şampiyonu yaptı. Erdoğan için sorun küresel finansal sermaye değil her zaman için Kürtler ve emekçiler oldu.
İçinde yaşanılan kısır döngü Yerel Seçim hesaplarından kaynaklanmakta. Yerel seçimlere kadar emekçilere ve halka yönelik alttan sulama üstten budama anlayışı hâkim olacak. Olabildiğince enflasyonist soygun sürdürülecek. Maaş ve ücret zamları göz boyarken yapılan zamlarla ve dolaylı vergi artışlarıyla halkın alım gücü düşürülecek; Erdoğan veren Şimşek alan tarafta yer alacak. Bu günü kurtarma taktiği hiç kuşkusuz yüksek toplumsal maliyetler yaratmaya devam ediyor. Giderek büyüyen yüksek toplumsal maliyetlerin ekonomideki tahribatlarına da yerel seçimlerden sonra halk katlanacak.
Krizi öteleme iktidarın yegâne çabası. Yerel seçimlerden beklediği sonuçları alarak bu düzeni sürdürme peşinde olan faşist blok yaşadığımız kısır döngünün çarklarına hepimizi mahkûm etmek istiyor. Bu kısır döngünün kırılması salt seçim hesaplarıyla mümkün değildir. Resmi muhalefet ve onların dümen suyundan çıkamayanlar Mayıs seçim hatalarından gerekli dersi çıkarmış gözükmüyorlar. Ekonomi gündemine dahi müdahale edemeyen, iş bırakmaları, grevleri destekleyemeyen, genel grev seçeneğini düşünemeyen, savaşa ve tecride destek veren bir muhalefet bu kısır döngünün içinde adeta atlı karıncayla ileriye gitmeye çalışan bir görüntü sergiliyor.
Yerel seçimlere giderken toplumsal ve siyasal mücadelenin seçim hesaplarına sıkışmadan yükseltilmesi bir zarurettir. Yapısal sorunların çözümünü hedefine koyan bir mücadele stratejisi mutlaka toplumsal muhalefetin tüm dinamikleriyle birlikte örgütlenmelidir. Savaşa ve sömürüye karşı olmanın artık salt bir söylem değil bir eylem gücüne dönüşmesi, tecride karşı toplumsal adalet mücadelesinin yükseltilmesi büyük bir ödev olarak karşımızda duruyor. Yerel seçimleri geçmişin seçim hesapları döngüsünden kurtaramazsak kısır döngünün içinde kalmaya devam edeceğiz.