Ezgi Koman
-Özel olarak sevdiği bir yemek var mıydı?
Anne: “Döner ve kebabı çok severdi.”
Baba: “Evde yemezdi, çarşıdan yemek getirin diye ısrar ederdi. Evde de yemek yapardık ama o ısrarla çarşıdan yemek isterdi.”
Anne: “Ölümünden sonra bir sene boyunca ondan dolayı kebap yapamadım, çocuklarıma vermedim. Kız kardeşinin rüyasına girmişti, kızımın anlattığına göre rüyasında hepimiz yemek yiyorduk, o da demiş ki annem et ve kebap yemiyor ben de yemiyorum. O günden sonra yaptım.”
…
-Sevdiği renk var mıydı?
Baba: “Kırmızı kıyafet çok severdi.”
Anne: “Siyah da çok severdi. Bir de beyaz. Hep derdi ki bu üç renkten al bana.”
…
-Çok sevdiği bir takım var mıydı?
Baba: “Fenerliydi. Fanatikti”.
…
Anne: “Çok uyurdu, uykuyu severdi. Ben de hiç kıyamazdım uykudan uyandırmaya. Arkadaşları gelip sorardı, Nihat evde mi?, diye. Ben evde değil derdim, uyanmasın diye. Günde on kişi gelirdi, Nihat evde mi?, diye sorardı, çok seviyorlardı. Arkadaşlığı çok güzeldi”.
…
-Çok sevdiği bir yer var mı?
Baba: “Çarşıya çıktığımda ben de geleceğim diye ısrar ederdi. Orada vakit geçirmeyi çok seviyordu. Çarşıya gizlice, saklanır giderdim ben de”.
…
Anne: “12 yaşına da gelmişti ama her akşam, her yerde yanımda uyurdu. Sadece o gece yanımda uyumamıştı.”
…
-Çok sevdiği bir hayvan var mı?
Anne: “Güvercinleri (Kevok) çok severdi. 3-4 güvercini vardı.”
Baba: “Arkadaşları vermişti, evde hayvan sevmem ama onun hatrına ses etmedik.”
Anne: “Ben de karışmadım. Evde kalır onlara bakardı. Yerini hazırladık, ben ve kızlarım da katılarak yerini yaptık çalılıkla, naylonla. Hep onlarla oynardı, çok severdi. 3-4 ay baktı, sonra uçtular mı öldüler mi satıldılar mı bilmiyorum. Öldüğünde kıştı, güvercini yoktu.”
14 Ocak 2015’te Cizre’de polisin açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın annesi ve babası böyle anlatıyor çocuklarını, “öldürülmeseydi çocuklarıyla arkadaş olabilecek” başka çocuklara… Medzan, Xemgîn ve Yasemin’e…
Medzan, Xemgîn ve Yasemin Hafıza Merkezi’nin düzenlediği “Hafıza ve Gençlik” atölyelerinde buluşan üç genç… Bu atölye kapsamında Kürt illerinde 2000 yılından beri ağırlaşan çatışmanın etkisiyle öldürülmüş ve yaralanmış çocukların hikâyelerinin peşine düştüler ve bir kitap hazırladılar… Peşine düştükleri çocuklardan biri de işte Nihat… Uykuyu, kebabı, güvercinleri, Fenerbahçe’yi ve annesini çok seven 12 yaşında bir çocuk…
Nihat’ın benzer şekilde yaşamını kaybeden çocuklardan farklı bir tarafı var: Üstü ne kadar örtülmeye uğraşıldıysa da ölümü bir şekilde açığa çıktı ve yargıya taşındı. Hatta bu tür çocuk ölümlerinde pek rastlanmıyor olmasına rağmen faili ceza aldı.
Hatırlarsınız… 2015 yılında öldürüldükten hemen sonra dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu Nihat’ın ölümünde polisin sorumluluğu olmadığını iddia etmişti. Ancak çok kısa bir süre sonra Nihat’ın polislerce öldürüldüğüne dair polis kamerası görüntüleri basına düşmüştü. Bu görüntülerin ardından olay günü görevli polis tutuklanmıştı. Ancak tutuklanan polis olayla ilgili verdiği ifadede Nihat’ı bir başka polisin vurduğunu söyleyince, tahliye edilmişti. Bunun üzerine o bir başka polis tutuklanmış ve yargılanmaya başlanmıştı. Şırnak, Diyarbakır Barosu başta olmak üzere, pek çok baronun takip ettiği, OHAL döneminde kapatılan Gündem Çocuk Derneği’nin yakından izlediği davada ifade veren bir polis, “biz bu dosyada kimsenin tutuklanmayacağını düşünüyorduk” demişti.
Ancak düşündükleri gibi olmadı. Nihat’ın ölümünden bir buçuk yıl sonra 11 Kasım 2016’da verilen karar göre, tutuklu olarak ‘kasten öldürmekten’ yargılanan polise önce ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi. Ancak mahkeme cinayetin olası kast ile işlendiğine hükmederek bu cezayı müebbet hapse indirdi. Ardından ‘haksız tahrik’ indirimi uyguladı ve ceza 16 yıl hapse dönüştürüldü. Yetmedi, mahkeme heyeti, ‘sanığın duruşmalardaki iyi halini’ göz önüne aldı ve kesin ceza 13 yıl 4 ay oldu. Diğer polisler ise beraat etti.
Karar üzerine Nihat’ın ailesi dosyayı Yargıtay’a taşıdı. Haksız tahrik indirimine itiraz etti. Ancak 2019 yılında Yargıtay itirazı reddederek cezayı onadı. Yargıtay’a yapılan itirazın kabul edilmemesi üzerine bu kez Anayasa Mahkemesi’ne bir başka başvuru yapıldı. Başvuruda, yaşam ile adil yargılama hakkının ihlal edildiği belirtilerek, etkili soruşturma talep edildi.
Birkaç gün önce Anayasa Mahkemesi (AYM) Nihat Kazanhan’ın yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verdi. AYM sanık polise verilen cezayı da yetersiz buldu ve yargılamanın yeniden yapılmasını istedi. Ayrıca aileye 90 bin TL manevi tazminat ödenecek.
Medzan, Xemgîn ve Yasemin’in hazırladığı “Öldürülmeselerdi Arkadaşlarımız Olacaklardı” isimli kitapta Nihat’ın babası “Doğduğuna herkes çok sevinmişti, ölümüne de herkes çok kahroldu” diyor. Baba çok haklı.
Bir başka çocuk için daha kahrolmamanın, benzer bir ölümün bir daha yaşanmamasının yolunu bulmak zorundayız. Bu karar da işte bu yüzden önemli. Şimdi Nihat Kazanhan için adalet çabasına yeniden, hep birlikte destek olma zamanı…
“Öldürülmeselerdi Arkadaşlarımız Olacaklardı” isimli kitaba Hafıza Merkezi’nden ulaşabilirsiniz.