Cezaevleriyle ilgili Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası avukatlara KHK ile getirilen kısıtlamaları yasal hale getirirken, fiilen uygulanamaz hale getirilen mahpusların üç arkadaşını görüşçü tayin edebilmesi hakkını ortadan kaldırdı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 28 Mart 2020 günü imzalanan ve 29 Mart 2020 günü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, 2006 yılı tarihli Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük ve bununla ilgili Yönetmelik ile 1721 sayılı Kanun, 4301 sayılı Kanun, 5237 sayılı Kanun ve 5271 sayılı Kanun’un ilgili maddelerini değiştirdi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu yıllarında, pek çok resmi kurum Osmanlı İmparatorluğu’nda zaten bulunan kurumların devamı olarak çalışmaya devam etse de, kimi temel kanunlar, Avrupa’daki devletlerin yasalarından uyarlandı. Örneğin İtalyan Ceza Kanunu’ndan öykünerek çıkarılan Türk Ceza Kanunu’ndan sonra, Hapishane ve Tevkifhanelerin İdaresi Hakkındaki Kanun 1930 yılında kabul edildi.
Cezaevlerindeki insanların yemek ve sağlık sorunlarını kendine dert etmeyen bu yasa ve yasanın uygulanması için yayınlanan genelge ve tüzükler, 1960’lı yıllara kadar durumu idare etti. 1961 yılında kabul edilen sosyal hukuk devleti içerikli yeni Anayasa’nın gereği olarak cezaevlerinin nasıl yönetileceğine belirleyen yeni genelge 1967 yılında çıkarıldı.
Bu genelge, 1971 ve 1980 askeri darbeleri dönemindeki cezaevlerini yönetmek için fazla ‘demokratik’ idi; ancak darbe döneminde ilan edilen sıkıyönetimler, askeri cezaevlerine konulan siyasi mahpuslar için gereken özel muameleye cevaz verdi. 12 Eylül Faşist rejiminden sivil yönetime geçişte TCK’daki 142 ve 163. maddeler iptal edildi. Ancak yerine kabul edilen Anti-Terör Yasası, eskinin sol veya İslamcı örgütlenme karşıtı ortamı arattı.
Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesi ve yargılanması sonrasında -2004 yılında- baştan aşağıya yenilenen Türk Ceza Yasası’na uygun olarak 2006 yılında, cezaevlerinin nasıl yönetileceğiyle ilgili mevcut 1967 genelgesi de değiştirildi. Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 88 maddesi 2009 yılında, 24 maddesi ise 2017 yılında değiştirilmek zorunda kalındı.
İşte Cumhurbaşkanlığı’nca imzalanıp, Resmi Gazete’de yayınlanan genelge, bu tarihsel gelişimin son halkasıdır. Yani 2006 yılında çıkarılan tüzüğün güncellenmeye çalışılmış halidir. Metin esasen parlamenter sistem için yazılmış genelgenin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için yeniden kaleme alınmış halidir. Bu şekilde uyarlanması gereken binlerce kanun, genelge ve tüzük yazılmayı ve Cumhurbaşkanı’nın imzasını beklemektedir.
Eğitim amaçlı kurslarda sağlanabileceği söylenen internet erişiminin, hatta internet erişimsiz bilgisayarın nasıl sadece adı var, kendisi yoksa, yeni kararname ile telefonla görüntülü de görüşme yapılabileceği maddesi hayali bir haktır. Zaten söz konusu kararname maddesinde hakkın kendisinden çok kimlerin yararlanamayacağı dile getirilmiştir.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL ile yürürlüğe giren KHK’ların en önemlilerinden avukatlara getirilen kısıtlamalar, bu kararname ile ‘yasal’ hale getirilirken; mahpusların -bir süredir zaten fiilen kullanılamaz hale getirilmiş bulunulan- aileleri dışından üç kişiyi görüşmeci tayin edebilme hakkı da tamamen kaldırılmış bulunuyor.