Yeniden merhaba. Zorunlu bir ayrılıktan sonra tekrar birlikteyiz. Yeni Yaşam’da bu kez salı günleri bu köşede sizlerle birlikte olabileceğim. Ancak yeni bir “zorunlu ayrılığa” kadar… Birlikte olmak zorundayız. Birlikte yaratacağız, birlikte bölüşeceğiz, birlikte kazanacağız… Kürtlerin arasında bir söylem var: “herçi dara ke em çune bînî wî, ew dar je palan dibe heşîn u genî” (bizim altına gittiğimiz, emek verdiğimiz, o ağaç yeşil yapraklarla donanıp, yaşamla buluşur…) Evet, biz kimiz? Emeğin en yüce değer olduğuna inanan, özgürlük için mücadele eden, halkların eşitliği için çakmak çalan, Kürdün, Arabın, Ermeninin, Türkün, Süryaninin kardeşliğini savunan; Ortadoğu’nun savaşsız, sömürüsüz bir coğrafya olmasını isteyenleriz… Bize sahip çıkın, bizi koruyun, bizi okuyun, bizi halkla buluşturun. Bizi biz yapın ki siz de “kendiniz için halk olma” yolunda üzerinize düşen görevi yerine getirmiş olabilesiniz. Biz de “biz” olalım ki analitik yönteme ulaşalım, her türlü çıkarcılıktan, oportünistçe tutumlardan kurtulabilelim. O zaman anlayalım ki insanlar gelip geçicidir. Aslolan erdemdir ve mücadele çizgisidir… Aydın, “Kél” (küheylan) at gibi hür, aslanlar gibi korkusuz olunca özgürlük talebine ancak o zaman katkı yapar. Süvarileşmiş halk, o zaman atlarını köpürtüp; çöllere, ovalara, dağlara, şehirlere demokrasiyi kazanmak, özgürlüğe ulaşmak, kardeşliği ve eşitliği kurmak için sürebilir. Daha net konuşalım: Ülke yangın yerine dönmüş, ekonomi tarlasını yıldırım vurmuştur. Türk lirası üç ayda %30 değer kaybetmiş, halkın büyük çoğunluğu dilenci konumuna düşürülmüştür. “Milli gelir” savaş ocakları için harcanmakta, rant yandaşların kasalarına akıtılmaktadır… Tam da böylesi bir ortamda “baskın” seçim sürecine girilmiştir. Türkiye, tarihinin en önemli seçimlerinden birini yaşıyor.
Ülke yeniden yapılanıyor. Bu seçime dar anlamda bakıldığında (Parlamentoyu burjuva demokrasisinin sınırlarını geliştirmek için kullanmada) seçimler gereğinden fazla bir mana taşımayabilir. Uzun bir baskı ve faşizan uygulamaların devam ettiği, OHAL koşullarında AKP-MHP faşist ittifakının Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) ülke yönettiği, parlamento başta olmak üzere “sivil toplum örgütlerinin” Kürt halkına ve demokrasi güçlerine kapatılmak istendiği bir seçim ortamından söz edilecekse durumun vahameti hemen anlaşılmaktadır. Geniş anlamda, seçimler halkın mücadelesini yaşam içinde örgütlemek için önem taşır. Bu seçimlerin bu anlamda önemi ortadadır. Yoksa kimse “parlamentoyu” bir titr yeri ve parlamenter olanaklarını da geçim kaynağı sağlayan iş ve işçi bulma kurumu gibi görmemelidir.
Bu yazının amacı elbette uzun uzadıya seçimleri anlatmak değil. Tam da bu karmaşık ortamda “Yeni Yaşam” gazetesi sizlere merhaba dedi. Yeni bir yaşam örmenin uğraşı içinde olan devrimci güçlerin yanında yer almak için gözlerini mücadele içinde açtı. Bizler de onun bir emekçisi olarak tekrar saflarımızdaki yerimizi aldık. Bir Kürt deyişinde dile getirildiği gibi, bizler de, “agir berda kayé xwe daye alîye bayé” (samana ateş atıp rüzgârın estiği tarafta duran) insanların yaptığı gibi değil, halkımızın bağrına düşmüş ateşi söndürmek için çalışanların saflarında yerimizi aldık, almaya da devam edeceğiz. Seçim çalışmaları yol almıştır. Tüm zaaflara ve eksiklere karşın adaylar tespit edilmiş yola çıkılmıştır. Şimdi hamaset edebiyatına dayanan ve suya sabuna dokunmayan nutuklar atmanın yerine, halklarımızı devrimci şiarlar etrafında ve demokratik çıkışlar şeklinde örgütlemek zamanıdır. Bu karmaşık sürecin nerelere gideceği hiç belli değildir. Halen seçimlerin yapılamama olasılığı bile oldukça yüksektir. Tüm rejim partilerinin kamplar şeklinde örgütlenmiş olmalarına rağmen başta Kürt halkının devrimci duruşu ve demokratik güçlerin galebe çalması durumunda seçimler “tehlikeye” düşebilir. Bu çıkar cephelerinin kazandığı seçimler ise Türkiye’ye hiçbir zaman istikrar getiremeyecektir. Bunlar her zaman başvurdukları hilelerle, alavere dalavere ile seçimleri kazanmış olsalar bile bir seneye varmaz yeniden erken seçimi gündeme getireceklerdir. Bize düşen “Yeni Yaşamı” örgütlemek, güçlendirmek ve halkımız, halkları için mücadele eden maddi bir güce dönüştürmektir…