‘Apê Mûsa 100 Yaşında!’ kitabı ile birlikte, çoğu müebbet hapse mahkum 4 yazar ve şairin kitabının yayınlanması çok anlamlı olmuş. Duayen Hüseyin Aykol, halkların kardeşliğine adamış kendini….
Ragıp Zarakolu
Stockholm. Kitapları habire yasaklanan, editörleri, yazarları ve çevirmenleri sürekli mahkemeye verilen, Yayınlama Özgürlüğü Ödülü sahibi Aram Yayınları, bu kez okurlarının karşısına Musa Anter’in (Apê Musa) 100’üncü yaş dönümü için Özgür Basın’ın duayeni Hüseyin Aykol’un hazırladığı “Apê Mûsa 100 Yaşında!” adlı anma kitabı yanında, 5 Kürtçe şiir kitabı ve 2 de Kürtçe roman ile çıktı. Anlamlı birliktelik Apê Musa ile.
Ayşe Nur’un 12 Eylül rejimine karşı başlattığı, 80 sonrası cezaevinde yazma eylemine sahip çıkan “Yeni Sesler” dizisi, dikkatlerin cezaevindeki yazar ve şairlere kamuoyunun dikkatinin çekilmesini sağlamıştı.
Bu konuda Emil Galip Sandalcı da öncü, yol açıcı bir rol oynadı. Jürisinde bulunduğu Akademi Kitapevi ödüllerinden birinin “Şafak Türküsü” şairi Nevzat Çelik’e verilmesini o sağlamıştı. Nevzat Çelik’in şiirlerini bestelemesi hem şairin hem de Ahmet Kaya’nın 12 Eylül sonrası dönemde bir patlama yapmasına neden olmuştu.
Nevzat Çelik, DS davasından müebbet talebi ile yargılanıyordu. Açlık grevine gittiğinde, Aziz Nesin ve diğerlerinin desteği ile kampanya yürüttük, o sırada Hollanda’da uluslararası şiir ödülü aldı. 12 Eylül sonrası ilk kitlesel toplu gösteriyi, Emil Galip Sandalcı başkanlığında İHD İstanbul Şubesi Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda ilk yürüyüş ve mitingi düzenlediğinde, Nevzat Çelik’in tahliye olduktan hemen sonra buna katılması bizleri nasıl mutlu etmişti. Ankara’da Arkadaş Kitapevi’nde düzenlediğimiz imza gününde okurların oluşturduğu kuyruk akşam 9’lara kadar devam etmişti.
Emil Galip Sandalcı, yine jürisinde olduğu Cumhuriyet gazetesi Yunus Nadi Ödülleri’nden birinin “Metris Röportajları”na verilmesini sağlamıştı. “1968 Anıları” yeni yayınlanan Işıl Özgentürk ile ödül kutlamasında dans ederek bunu nasıl kutladığımızı hatırladım şimdi.
Cezaevinde yazma eylemini takip edenlerden biri de Seçkin Selvi ile birlikte Tiyatro dergisi çıkaran Tanju Cılızoğlu’ydu.
Ender Öndeş’in şiirlerini fark etmemizi sağlayan o olmuştu.
Almanya’da Zambon Kitabevi Lissy Schmidt ile birlikte hazırladığımız Cezaevi Şiirleri Antolojisi’ni Türkçe/Almanca iki dilli olarak yayınlamıştı. Bu antolojide, ANT’dan arkadaşımız, o sırada hapiste olan Yar Yayınları editörü Osman Çobanoğlu’nun şiirlerine de yer verdiğimizi hatırlıyorum. Lissy’i Irak Kürdistanı’nda Saddam ajanlarının düzenlediği bir suikastte yitirdik 1994 yılında. Vedat Aydın cenazesindeki vahşetin birinci elden tanığı idi.
Aram Yayınları’nın bu geleneği, devam ettirmesi çok iyi… Hem de Kürtçe anadilde yazma eylemi olarak.
Ayşe Nur, “anadilde yazmak direniştir” demişti. Yalnız cezaevinde yazmak değil. Direnişin katmerlisi.
“Apê Mûsa Musa Anter 100 Yaşında!” kitabı ile birlikte, çoğu müebbet hapse mahkum 4 yazar ve şairin kitabının yayınlanması çok anlamlı olmuş.
Duayen Hüseyin Aykol, halkların kardeşliğine adamış kendini, bir Kafkas kökenliden de bu beklenir. Ve hapistekilerin sesini köşelerinde sürekli yansıtan…
‘Raperîna Demsala Min’ kitabının şairi Abdurrahman Yıldırım, İzmir Şakran Cezaevi’nde ve müebbetlik. Bolu zindanından da geçmiş yolu. İran’a sesleniyor sunuşunda:
“Ji bo pakrewanen/ ji hela rejima/ İrane ve hatine / darvekirin.”
‘Demnarîn’ kitabının şairi Zeynep Taşkir’in sesi, Gebze Cezaevi’nden ulaşıyor bizlere:
“Bi sere Dicle u Firat kim bi piroziya zayina Star kim / Wernegerin tu zimani zemaren Kurdini.”
‘Welatê Min’ kitabının şairi müebbetlik Medya Yaklav’ın sesi ise, Sincan Zindanı’ndan ulaşıyor bizlere:
“Ji roja xwenasiye ve / Mihacirim ez!”
‘Agir Bi Berfê Ket’ romanının yazarı Savaş Amed’in sesi ise Bafra Zindanı’ndan ulaşıyor bizlere:
“Ew bibiranin, ev danasin, ew maındekirin, ew jiyandin ferz e.” Önsözü Nevzat Çelik yazmış.
İkinci roman ise müebbetlik Hüseyin Duman’ın kaleme aldığı ‘Xeyala Vegerê’. O da Balıkesir Burhaniye Zindanı’ndan ulaştırıyor bizlere sesini:
“Nazocan, hiha dem evar e. Evarek ji evaren bajara Wane ye. Roj disa ji bajer xatir dixwaze u diçe.”
Kürt şair ve yazarlar için hapislik aynı zamanda sürgünlük anlamına geliyor, Kürdistan’dan… Hep uzak diyardalar, ailelerden, dostlardan…
Fazil Atan’ın ‘Şûnwarê Bîranînan’ adlı şiir kitabı ise bizleri alıp Munzur gözelerine götürüyor: “Ditirsin nemirim… / Dibinim ku cangoriyen eniya germ / Disifreyen zewq u sefaye de / Bi xwinsari / Baweriyen xwe dikujin”. Şiyar Dêrsim yazmış önsözü.
Malazgirtli yurtsever gazeteci Cihan Azad Aydemir ise “Berbang Bû Piçûkê Min’ adlı kitapta toparlamış şiirlerini:
“Hevalo!/Di paxila çiyayê Araratê de/ Dengê payê şevê/ Guhtar dikim/ Pelên dara/ Strana te dibêjin/ Ji dilê min ê reş qehiri re”.