Üçüncü Yol yeniden açılmıştır. Bu yolu genişletmek, Saray rejimindeki çözülmeyi derinleştirerek, düzen güçlerindeki parçalanma eğilimini büyütmek ve en nihayetinde ortaya çıkan zemini emek ve özgürlük güçlerinin başarısına dönüştürmek mümkündür
Deniz Altun
AKP’nin siyasi tarihe girişini temsil eden 2002’den sonra 2024 yerel seçimleri de siyasi tarihten çıkışını temsil eden bir eşik olarak kayıtlara geçmeye aday görünüyor. Aday diyoruz zira bu kırılmanın hangi yönde derinleşeceği sorusunun cevabı henüz verilmedi.
Sonuçlara dair daha kapsamlı analizler yapılacaktır. Ancak ilk elden giriş babında bazı noktaları vurgulayarak küçük bir beyin fırtınası yapabiliriz.
Önce seçimin öne çıkan sonuçlarını başlıklar hâlinde kaydedelim.
- AKP ve ortağı MHP’nin gerileyişi açık bir çözülme haline geldi. AKP ilk defa ikinci parti haline gelirken MHP %5’in altına inerek tarihinin dip noktalarından birini gördü. Saray rejiminin halkı ittifak sınırları içinde konsolide etme gücü kırıldı.
- Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra açıkça majestelerinin muhalefetine geçen İYİP, Saray cephesi ile birlikte tam hız çözülme sürecine girdi.
- Yeniden Refah Partisi cumhurbaşkanlığı seçiminden farklı olarak bağımsız bir siyasi hatta yönelerek AKP’deki çözülmeyi hızlandıran faktörlerden biri olarak öne çıktı. Ekonomik kriz altında bunalan mütedeyyin emekçiler ‘Adil Düzen’ söylemini parlatan Yeniden Refah’a yöneldi. Yeniden Refah’ı öne çıkaran bir diğer unsur olarak AKP’nin Filistin’e dönük ikiyüzlü politikasına karşı tavrını da kaydetmek gerekir. Müslüman emekçi tabana doğru çekilen Filistin duyarlılığı AKP’nin hamaset siyaseti ile konsolide edilmek bir yana tepkiye yol açtı. Ve konuyu düzenli bir başlık olarak ele alarak AKP’yi sıkıştıran Yeniden Refah karşılığını aldı. Sonuç olarak Yeniden Refah Milli Görüş geleneğinin üreticisi, taşıyıcısı ve temsilcisi rolünü AKP ve Saadet Partisi’nden aldı. Bu partilerin tutunduğu kolonları kaldığı kadarıyla da alarak çözülmeyi derinleştirdi.
- CHP Saray karşıtı saflaşmanın odağı haline geldi. 1977’den sonra ilk defa birinci parti olurken, 12 Eylül sonrasında aldığı en yüksek oy oranlarından birine ulaştı.
- Sağ popülizmin parlayan yıldızı Zafer Partisi etkisini yitirdi.
- Sol popülist yönelimi ile DEM Partiden ayrı bir hatta yönelen TİP gerileyenler kervanına katıldı.
- DEM Parti, Saray rejiminin Kurdistan’da oluşturduğu kayyım rejimine karşı demokratik bir direniş mevzisi rolünü teyit etmekle kalmadı, Türkiye’de Saray ittifakını çözen sürecin mimarlarından biri olarak Türkiye-Kurdistan demokrasi cephesinin odağı olma misyonunu yeniden kazandı.
2024 yerel seçimlerinin ortaya çıkardığı tablo oldukça çarpıcı. Ne var ki tabloyu şekillendiren belli başlı unsurları vurgulamazsak eksik kalır.
Bu bakımdan ekonomik krizin yarattığı toplumsal çıktıyı başa yazmak yanlış olmaz. Ekonomik krizin faturasını işçi sınıfı ve yoksul halka çıkarmayı öngören ‘Şimşek’ planı AKP-MHP ittifakındaki çözülme eğilimini derinleştiren temel toplumsal bağlam oldu. Konsolide etme gücünü kırarak baraj kapaklarını kaldırdı. Ankara ve İstanbul başta olmak üzere kimi büyükşehir belediyelerinde yoksullara yardım uygulamaları ile güçlü PR çalışmaları yapan CHP ekonomik krizin altında ezilen halkın yöneldiği adres haline geldi. Seçimin birinci kazananı olarak öne çıktı. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş önümüzdeki dönemde düzen siyasetinin yeniden tesisi için merkezi figürler haline geldi.
Vurgulanması gereken ikinci nokta düzenin en sağında bulunan MHP, İYİP, Zafer Partisi dip yaparken AKP büyük bir hezimet yaşadı. Saray rejiminin siyaseti şovenizm ve savaş politikaları temelinde dizayn etme çizgisi yara aldı. Yine de bu tablodan hareketle AKP-MHP ittifakının elindeki tek enstrüman olan savaş ve faşist saldırganlık politikalarından vazgeçmesini beklemek gerçekçi bir yaklaşım olmayacaktır. Zira Erdoğan’ın balkon konuşmasında “kaldığımız yerden devam edeceğiz, güney sınırlarımızda bir teröristan kurulmasına müsaade etmeyeceğiz” vurgulu konuşması bu bakımdan uyarıcıdır. Saray rejiminin Türkiye ve Kurdistan’ı aynı siyasi zeminde buluşturan bu tabloyu savaş kılıcı ile parçalamak istemesi şaşırtıcı olmayacaktır.
Son olarak altının çizilmesi gereken bir diğer şey ise ezilenler cephesine dair. Kürt Özgürlük Hareketi ve Türkiye demokrasi güçlerinin birleşik cephesi DEM Parti’nin geride kalan dönemde aldığı tüm darbelere karşın misyonunu koruduğu görüldü. Kurdistan’da Özgürlük Hareketi, AKP-MHP ittifakının çökertme siyasetini siyasi sonuçlarına kadar ilerletme planını yenilgiye uğrattı. Saray rejiminin savaş ve Kürt düşmanlığı temelinde siyaseti dizayn etme çizgisi yenilgiye uğramakla kalmadı; Türkiye’nin yoksulları, ezilenleri ile Kürt halk direnişi ortaya çıkan sonucun iki faktörü olarak aynı zeminde buluştu. Türkiye ve Kurdistan arasında 2015 sonrası açılan makasın iki ucunu yeniden buluşturmanın koşulları ortaya çıktı. Ne var ki DEM Parti başta gelmek üzere demokrasi güçleri ortaya çıkan bu tablodan rehavete kapılmamalıdır. Yukarıda da vurguladığımız gibi Saray rejiminin süreci yeni bir savaş ve saldırı hamlesi ile karşılaması muhtemeldir. Bu saldırının ne kadar genişleyeceği ya da düzen muhalefetinin bu süreçte ne kadar Saray’ın hizasına çekileceği konuları DEM Parti’nin merkezinde durduğu demokrasi cephesinin ortaya koyacağı dirence bağlı olacaktır. Bu nedenle Türkiye işçi sınıfı ve ezilenleri ile Kurdistan halkını aynı siyasi program altında birleştiren 7 Haziran ruhunun; ekonomik krizin sonuçlarına karşı solun savaşa, faşizme, Kürt düşmanlığına karşı eşitlik ve özgürlük temelinde güncellenmesi acil bir ihtiyaç olarak orta yerde durmaktadır.
Üçüncü Yol yeniden açılmıştır. Bu yolu genişletmek, Saray rejimindeki çözülmeyi derinleştirerek, düzen güçlerindeki parçalanma eğilimini büyütmek ve en nihayetinde ortaya çıkan zemini emek ve özgürlük güçlerinin başarısına dönüştürmek mümkündür. Bunun için sosyalist hareket başta gelmek üzere tüm emek ve özgürlük güçleri bir süredir safları bozan iç tartışmaları ve gerilimleri çözerek Üçüncü Yol seferberliğine girişmelidir. Kürdistan halk direnişi kazandığı siyasi başarıya dayanarak yeniden örgütsel derleniş yoluna girerken, Türkiye sosyalist hareketi ve demokrasi güçleri düzen güçleri içinde yaşanan karmaşa ve emekçilerin çıkış arayışlarına dayanarak bu yolla buluşma sorumluluğunu taşıyacaktır.