Salih Yılmaz
Yeni bir yıla girdik. Yeni yılların veya dönemlerin bir özelliği de geçmişin değerlendirilmesidir. Geçmişi değerlendirme kabiliyeti insanın gelişme sağlamasının temelini oluşturur. İnsandaki bu yetenek olmasaydı değişme ve gelişme ortaya çıkmazdı. İnsanlar tarih boyunca bu yetenek sayesinde içerisinde bulunduğu koşulları bilince çıkarmış ve değiştirmiştir. Kuşkusuz bu toplumsal bir faaliyet olarak gelişmiştir. İnsanın doğası toplumsal olmasıdır. Belki de görmemiz gereken ilk ve en önemli özellik bu olmalıdır. İnsan doğasının toplumsal olduğu, yani insanın toplumsal bir varlık olduğu bilgisini birçoğumuz paylaştığımızı söyleyebiliriz. Fakat bunu bilmekle bunun bilincinde olmak farklı şeylerdir. Hele buna göre yaşamak apayrıdır. Kapitalist modernitenin hakim olduğu çağımızda olguların ve kavramların içi boşaltılmıştır. Hatta tersine döndürülmüştür demek abartılı olmaz. Öyle olmasaydı bilgi ve bilimin bu kadar geliştiği bir dönemde insanlık bu kadar yanılgılı, sorunlu ve sömürülü bir yaşamın içinde olmazdı. Biz gerçeğimizden uzaklaşmayı sözde insanın ve tabiatın doğasını anlama ve kavrama amacıyla yaptığımız bilinç çalışmasının en çok geliştiği dönemde yaşamaktayız. Gerçekten de çağımız bir bilgi ve bilim çağıdır. Fakat biz büyük bir cehalet içerisindeyiz. Kendi doğasını bilince çıkarmamak ve buna göre yaşamamak son tahlilde bir cehalettir insanlık açısından. Yani sorunlu olduğu kadar çelişkili bir çağı yaşamaktayız. Bizim insan olarak; gelişme sağlamak, özgür yaşam düzeyine ulaşmak isteyen insanlar olarak en başta bu çelişkiyi aşmamız gerekiyor. Çünkü kapitalist modernite neredeyse söylediklerinin tersini yapıyor. En çok tersyüz ettiği kavramların başında da insanın doğasına ilişkindir. Görünüşte insanın toplumsal olmasını yadsımıyor, ancak yaptığı her şeyle bunu tahrip ediyor. Bireyciliği öne çıkararak bunu yapıyor. Günümüzde toplumun yaşadığı sorunların temelinde bu gerçeklik yatmaktadır. Bu durum sadece sorunların değil, ayrıca sorunlardan kurtulamamanın da nedenidir. Özcesi bahsini ettiğimiz durumu eğer genel insanlık için söz konusu edeceksek yapılması gereken en temel iş bu olmaktadır.
Bir de bizim Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye’nin temel sorunlarının çözümü bakımından da yeni bir yıla girmemiz vesilesiyle bir önceki dönemde yaptıklarımızı değerlendirmemiz ve yapacağımız bu değerlendirmeler ışığında yeni dönemin yaşam ve mücadele özelliklerini ortaya koymamız gerekir.
Şöyle bir yöntemle işe başlanabilir; geçen dönemde en temel yanılgılarımız neredeydi? Dönemin toplumsal ve siyasal özelliklerini nasıl değerlendirdik ve neler yaptık? Hedeflerimize ne kadar ulaştık, bizi bundan alı koyan nedenler nelerdir? Sorular bu şekilde uzatılabilir. Yeni dönemde gelişme sağlayabilmemiz için bu sorulara cevap vermemiz gerekiyor. Tabi bir de doğru cevaplar vermemiz gerekir. 2022 yılını doğru karşılamak, özgürlük ve eşitlik mücadelesinde gelişme sağlamak ortaya koyacağımız bu çabaya bağlıdır. Bu çabayı ortaya koymazsak yeni dönemde bırakalım gelişme sağlamayı gerileme yaşamamız kaçınılmaz olur. Dolayısıyla bu duruma düşmemek için demokrasi mücadelesi verenlerin bu hesaplaşmadan kaçmaması gerekir. Yapmamız gereken işler, ulaşmamız gereken hedefler vardır. Doğru bir değerlendirme yapma ve bunlar temelinde 2022 yılında özgürlük ve demokrasi mücadelesinde en ileri hedeflere ulaşma inancıyla 2022 yılını insanlık değerleri uğruna mücadele edenlere ve bu değerlere inananlara kutluyoruz.