Ekonomi Gündemi
İşçi ve emekçilerin en örgütsüz, dağınık ve birbirinden kopuk olduğu bir dönemde, 1 Mayıs’ın güçlü bir şekilde kutlanması, emekçiler, ezilenler, kadınlar ve ötekileştirilenler arasında güçlü bir dayanışma ve örgütlülüğün mümkün olduğunu gösterdi. Sendikal hareket kadar partilerin, siyasal oluşumların, demokratik kitle örgütlerinin de yeni bir başlangıç yapması açısından kaçırılmaması gereken bir fırsat olarak ortada duruyor. Köklü bir değişimin ve dönüşümün mümkün olduğunu gösteriyor. Ve bu köklü dönüşümün, emekçilerin kendi içindeki iktidarcılığı ve ötekileştirmeyi yıkmasından, ön koşulsuz ve hesapsız dayanışmadan geçtiği biliniyor. Bu başlangıcın köylüler ve işsizleri kapsayan gerçek anlamda bir örgütlenmeye evrilmesi 100 metrelik koşuda başarıyı getirecek en önemli çıkışla eşdeğer. Sadece meydanlardaki tablo değil, yukarıdaki rakamlar da buna işaret ediyor. 17 yıllık AKP iktidarında sendikal örgütlülüğün, yüzde 58’den yüzde 13’lere gerilediğini not düşelim.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2019 Ocak ayı istatistiklerine göre, 13 milyon 411 bin 983 işçi var. Bunların bir milyon 839 bin 38’i sendikalı. Sendikalaşma oranı yüzde 13.7. AKP’nin iktidara geldiği 2002’deki rakamlara baktığımızda şöyle bir tablo söz konusu: 4 milyon 572 bin 841 sigortalıya karşı sendikalı işçi sayısı 2 milyon 680 bin 966. Sendikalı işçi oranı ise 58.6. Yani? Özetle 17 yılda sigortalı sayısı üç kat artarken, örgütlülük aksi istikamette azalmış. Nitekim AKP’nin işbaşına geçmesi sonrası kamu çalışanları içinde en güçlü sendikal örgütlülük olan KESK, işçi cephesinde Türk-İş ve DİSK, hızla üye kaybına uğrarken, en küçük konfederasyonlar olan Hak-İş ile Memur-Sen, hükümetin desteğiyle devas büyüdüler.
Gel de izah et!
Kasım 2016’dan bu yana kayyum tarafından yönetilen Dersim Belediyesi de 31 Mart yerel seçimlerinde el değiştirdi. Kayyum gitti. TKP’li aday Mehmet Maçoğlu Belediye Başkanlığı koltuğuna oturdu. BDP’li eşbaşkanlar Mehmet Ali Bul, Nurhayat Altun’un İçişleri Bakanlığı kararıyla görevden alındığı 17.11.2016’da, Belediye’nin kasasında 17 milyon TL var idi. Belediye koltuğuna yeni oturan Maçoğlu, o günden bu yana belediye harcamalarının tümüne henüz bakamadı. Ancak son bir yıla ilişkin gelir-gideri belediye binasına astı. Veriler dudak uçuklatıyor: 113 milyon 358 bin 572 TL.
İş cinayetleri: Hükümetten ses var mı?
Çalışma hayatının en acil sorunlarından olan iş cinayetleri 1 Mayıs’ta da can almaya devam etti. Bir gün öncesinden 4 iş cinayeti haberi gelirken, emekçilerin taleplerini haykırmak için alanlara çıktığı saatlerde Zonguldak’tan iki emekçinin daha iş cinayetinden yaşamını yitirdiği haberi geldi. 2019’un son üç ayında ise 392 işçi iş cinayetlerinden yaşamını yitirdi. Her yıl bu sayı artarak devam etmekte. Ancak AKP iktidarı tüm bunları görmezlikten gelmekte. 2002 yılından 2019 yılına kadar iş cinayetlerinde hayatını kaybeden emekçilerin sayısının 22 bini aştı. Soma’nın izi daha kurumadan sorumlu kişi serbest bırakıldı. Başbakan Binali Yıldırım’ın Mayıs 2018’de Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nde sarf ettiği, “Eldiven takmaz, baret giymez, kemer takmaz…” sözlerini hatırlayınca işin bu noktaya nasıl vardığını anlamak zor değil. Geriye emekçilerin ve örgütlerinin mücadelesi kalıyor. O konuda da kaygı verici bir sessizlik hakim.
31 Mart’tan 1 Mayıs’a taşınan umut
İşçi ve emekçiler dün 1 Mayıs vesilesiyle alanlardaydılar. Son yılların en geniş ve kalabalık katılımlarından biri gerçekleşirken, 1886’dan bu yana emekçilerin soluksuz süren mücadelesi açısından emekçileri umatlandırdı. Bu büyük katılımı yaratan, yanlış bir ifade ile İşçi Bayramı’nı kutlamak değil, baskı ve sömürüye karşı ihtiyaç duyulan birlik, mücadele ve dayanışma için bir arada olmanın çabasına işaretti. Nitekim, sendikalar kadar siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin katılımı gerçekte toplumsal muhalefetin acil ihtiyaç duyduğu dayanışmanın aciliyetine de işaret ediyor. Şüphesiz ki, dünkü tabloda işsizliğin 5 milyona yaklaştığı, hayat pahalılığın yüzde 20’ye, asgari ücretin 2 bin 20 TL’ye çıktığı iş bulmanın zorlaştığı, işçilerin en çok önem verdikleri kıdem tazminatlarına göz konulmasına kadar uzanan ağır bir ekonomik krizin etkisi var. Hak ve özgürlüklere yönelik yaşanan yoğun ihlaller… Cezaevlerinde süren açlık grevleri… Bir şey daha var. O da, mevcut tabloyu yaratan iktidarın politikalarına karşı 31 Mart yerel seçimlerinde Cumhur İttifakı’na karşı elde edilen başarının yarattığı umut. Ve bu noktada HDP’ye bir parantez açmak gerekir. 31 Mart’ta olduğu gibi dünkü 1 Mayıs kutlamalarının güçlü geçmesine de büyük katkıda bulundu.