Mezopotamya’nın merkezi Kürdistan bu yüzyılda kadın öncülüğünde direniş, ekoloji, demokrasi, onur, özgürlük, eşitlik, insanlık, ahlak, vicdan; işgal, talan, yağma, yıkım, ihanet, taciz tecavüz ile dünyanın gündeminde. Tabi ki bir sebebi var. İnsanlık Afrika’nın Rif vadisinden başlayıp Mezopotamya’nın merkezinde kök salıp dünyaya yayılınca ve bu yüzyılda yine aynı misyonu üstlenince vahşet başlıyor.
Onur, ahlak, vicdan, özgürlük hiçbir zaman çaresiz olmamıştır. Ahlaksızlık, vicdansızlık sonradan ortaya çıkmıştır. Sevgi ve nefret birlikte doğmaz. Barış ve savaş da birlikte doğmaz. Özgürlük ve kölelik de birlikte doğmaz. Kadın erkek eşitsizliği de birlikte doğmaz. Önce, sevgi, barış, eşitlik, özgürlük doğar sonra eşitsizlik, nefret, savaş, kölelik doğar. Bu bana Êzidî kadınların sözünü hatırlatır; önce kadınlar uyanır sonra güneş doğar. Güneşten önce uyandıkları için her türlü saldırıya maruz kalmak tesadüf olmadığı gibi bugün Kürdistan’a topyekün saldırı yapılması da tesadüf değildir.
Öyle Rusya, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Çin, Avrupa Birliği (AB), uyuyan devler, uyanan devler arenası yorumlarına hiç gerek yok. Son çeyrek asırdır yaşanan gelişmelere baktığımızda son bin yılda yaşanan gelişmeler kadar demokratik uygarlık ile kapitalist uygarlık arasında savaş geliştirilmiştir. Bu kez demokratik uygarlık direnişçilerini direk katletme stratejisi hegemonlar tarafından uygulama cesareti yoktu. Tüm dünyanın korktuğu DAİŞ’e karşı kadın uyanmadan doğmayan güneşin direnişçileri tüm teknolojilere karşı imkansızı başardı. Eğer önce sevgi, barış, eşitlik, özgürlük, kadın uyanmamış olsaydı bunu başarmak mümkün olur muydu? Demokratik uygarlıktan ödü kopan Çin, Rusya, ABD, AB ve alt hegemoncukları Irak, İran, Türkiye, Suriye ne Kürtlerle ne Kürtlersiz-in ortasında kalakalmışlar.
Yekitiye geri dönersek bugün Kürtlerin öncüleri de dahil mezarı yoksa, Kürtler tecrit edilerek öncülerinin yüzüne hasret ve hafızasız bırakılıyorsa Yekitî (birlik) olmadığındandır. Çitler çekilerek bölünen börtü böcek, doğa, konu komşu, eşik inşa ederek başlatılan tutsaklık, parçalama, ev, hanedan, köy, kasaba, şehir, devlet, imparator, kral, paşa, sultan, diktatör artık uyuyan ve uyanan devlar dünyası seli oluşturuldu. Ama selin karşısında setler oluşturan Kürdistani halklar, inançlar, kadınlar yenilmezliği mahkûm etti.
Bir gerçek var ki bu devlere karşı birlik olmadan olmaz. Bunun Ortadoğu’da iki somut örneği var. Biri Filistin biri de Kürdistan. Kürdistan’ın devlet tarihi yok sayılır, devlet olmamakla suçlanarak saldırılar meşrulaştırılır. Ancak bu koca yalanı Filistin örneğiyle de çürütmek mümkündür. Filistin devlet olduğu halde dünya devletleri tarafından devlet olmaktan çıkarılıp toprakları İsrail tarafından işgal ettirildi. Bu yapılmadan önce Araplar 22 devlete böldürüldü. Bölünmeden böldürülmez artık bu gerçekle yüzleşmek gerek.
22 Aralık Pazar günü birleşik Kürt kadın platformu ikinci yıldönümü konferansında Türkiye ve kuzeyin illerinden farklı görüş, düşünce ve çevrelerden Kürt kadınları olarak salondan tek sesle hep bir ağızdan mesajı Kürdistan’ın tüm kurum, kuruluş, parti, siyasetçi, hareket ve inisiyatiflerine seslenerek ‘Ya bir oluruz ya da bir bir yok oluruz. Birliğimiz özgürlüğümüzdür’ diye haykırdı.
Kürt kadınları ulusal birliğin öncülüğünü yapma kararlılığıyla Amed’den ayrıldılar. Ya birlik, ya birlik olmadan ya özgürlük ya özgürlük olamayacak.
*Birlik