Merhabalar, şimdilik bir süre on beş günde bir sizlerle karşılaşacağız. Daha doğrusu bu sayfaya göz atanlar için bir karşılaşma mümkün olabilir. Bendeniz kendimden söz etmeyi sevmem ama, özyaşam öykümün içindeki en önemli bir gelişmeden söz etmez isem yeni okuyucuya haksızlık etmiş olacağım. Bundan yaklaşık iki buçuk yıl önce bir barış bildirisine imza atmakla yaşam öyküme övünülecek bir ekleme yapmış olduğumu fark ettim. Ne imza imiş ama, her zaman attığımız taşlar hiçbir işe yaramaz derken, bu sefer yer yerinden oynadı. Cumhurbaşkanımız ya da kısaca Başkan bu bildirinin imzalanmasından bir gün sonra bizleri şöhretin basamaklarına doğru itiverdi. Emir yüksek yerden gelince buradan vazife çıkaranlar bizleri sadece imza olayı ile ilgili bulmayıp, bizleri bir cemaate destek sağlayanlar arasında bulunmaya kadar vardırdılar bu işi…
Öyle veya böyle o tarihten bu yana her yeni KHK ile muhreç olan imzacı sayımız artmakla kalmayıp, etrafımızdaki çeşitli ilgi odakları o ölçüde artmaya devam etti ki, bir mafya liderinin sözlerini dert edinmiş ve dava açmış olan bizlere yönelik en ağır tehditlerin artık bir suç oluşturmadığını yine mahkeme kararları ile öğrenmiş olduk.
Kısaca toplumun çoğunun imza olayından haberdar olmaması veya bizleri diğer KHK’lılarla karıştırmaları bile, bu toplumun içinde birer ayrıksı otu gibi bulunmamız gerçeğini çok değiştirmedi.
Bu sayfa içinde sizlerle paylaşmayı düşündüğüm konular genel olarak emek eksenli olması mukadder. İhraç olana kadar değil, olduktan sonrada emek ve çalışma hayatı etrafında dolanıp durdum ve durmaya devam ediyorum. İnsana ait her şey gibi bu konu genel olarak ilgi alanım içinde. Elbette bu kadar geniş bir alanda at koşuşturma haddimize düşmüş değil. Biz sadece çalışma, emek ile ilgili alanlarda zaman zaman kısa bir çerçeve çizmeye gayret edeceğiz.
Temmuz ayında yayınlanan TÜİK resmi verilerine göre bir önceki döneme işsizlik verileri azalmış gözükmesine rağmen mevsim etkilerinden arındırılmış verilere göre işsizlik verilerinin artmakta oluşu dikkat çekicidir. Özellikle genç işsizlik, genç kadın işsizliği yüzde 26’ya yani çalışma çağındaki her dört genç kadından birinin işsiz oluşu tarım dışı alanlarda yüzde 32’ye ulaşmaktadır. Bu verilerin özellikle hem genç hem de kadınlara ait oluşu işsizlik oranını katmerli bir şekilde arttırmaktadır.
Türkiye’de kadın istihdamının düşük olması en önemli ölçütü geleneksel aile yapısı içinde kadınların ev içinde ücretsiz olarak istihdamından kaynaklandığını biliyoruz. Bunun dışında istihdam edilen kadınların da aldıkları düşük ücretler ve erkek işçilere göre mevcut olan ücret eşitsizliklerinin bulunması onların kendi rızaları ile iş piyasası dışında kalmalarına yol açmaktadır.
Dünyanın hemen her ülkesinde görülen cinsiyete bağlı ücret eşitsizliklerinin farklı nedenleri olsa da Türkiye’de görülen farklılıklar sadece işgücünün talebinden değil aynı zamanda kadınların daha düşük ücret almaları onların bu konudaki içselleştirilmiş tercihlerinden kaynaklanmaktadır. Bu tercihlerin değişimi ev kadınlığı statüsünün yani ücretsiz aile işçiliğinin azalması ile at başı gitmektedir. Kendinin esas görevinin ev içinde olması düşüncesi ne ölçüde yaygın olursa, dışarısını kendisi için tehlikelerle dolu bir alan olarak görürse, aynı işi yapmasına rağmen erkeklere göre daha düşük ücret alırsa, çalıştığı zamanlarda çocuğunu bırakacak bir yeri yok ise kadın istihdamında artış beklenmemelidir.
Fakat asıl önemlisi kadınların istihdamındaki artış sadece istihdam da bir artış sağlamayacak, çalışan erkeklerin beraber çalıştıkları kadınlara karşı daha duyarlı, daha eşit, daha az küfürbaz ve onlara aynı sınıfın benzer parçaları olduklarını anımsatacaktır.