Gözaltına alındıktan sonra dün serbest bırakılan yazar Temel Demirer, Türkiye’de iktidar bir korku egemenliği yaratmaya çalıştığını ve her şeyden korkmamızı istediğini söyledi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında 6 Ekim’de gözaltına alınan yazar Temel Demirer, dün çıkartıldığı mahkeme tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Demirer’e, Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağını protesto eylemine katıldığı için “Örgüt propagandası” ve “ Örgüt yöneticiliği” iddiasıyla sorgulandı. Demirer gözaltı süreci Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.
‘Yapılan demokratik eylemlere katıldım’
KJA ile ilgili sorular sorduklarını söyleyen Demirer, “KJA örgütü hakkında ne bilip, bilmediğimi sordular. Ben de böyle bir örgütü tanımadığımı söyledim. Benim eylemde çekilen fotoğrafımı gösterdiler. Bana ‘O eylemde yasadışı sloganlar atılmış ve bu eylemi yasadışı KJA örgütü yapmış. Haberi nerden aldın?'” şeklinde sorular yöneltildiğini kendisinin de “Yapılan demokratik eylemlere katıldım” diyerek cevap verdiğini söyledi.
‘Bu bir kara mizahtır’
Demirer bir kadın örgütü yöneticiliği ile suçlandığı söyledi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun operasyonlarla insanları yıldırmak istediğini söyleyen Demirer şunları dile getirdi: “Şöyle düşünün ben illegal kadın örgütünün yöneticisiyim. Bu ne kadar makul olabilir buna aklıselim biri cevap versin. İkincisi Ankara’nın göbeğinde yani Başkent’te illegal kadın örgütü bir etkinlik düzenliyor. Allah aşkına o tarihte bu devlet nerdeydi. Bu bir komedidir, kara mizahtır. Biz bugün 5 kişi gözaltındaydık. Bir aydın, bir HDP eski il başkanı, bir öğrenci ve bir kadın aktivist vardı. Toplumun tüm kesimlerinden birer kişi alınmış ve bize bir örgüt kurdurulmuş.”
‘Bu ne biçim bir örgüt?’
Demirer, hakimin kendisine dosyada bulunan 8 kişinin ismini okuduğunu ve bunlardan sadece Gezi eylemlerinde öldürülen Ethem Sarısülük’ün cenazesinde tanıştığı ağabeyi Mustafa Sarısülük olduğunu belirterek, “Bu iddiaya göre ben tanımadığım bu kişilerle örgüt kuruyorum. Bu ne biçim bir örgüt?” diye sordu. Bugün Türkiye’de yaşananların cevabının basit olduğunu söyleyen Demirer, “Türkiye’de iktidar bugün bir korku egemenliği yaratmaya çalışıyor ve her şeyden korkmamızı istiyor. Nefes almaktan, yürümekten, fikirlerimizi ifade etmekten korkmamızı istiyor. Bizi yıldırmak istiyor. Bu ülkede bu kadar suçlu varsa bu ülke yandı” ifadesinde bulundu.
‘Hep beraber yaşayacağız ve göreceğiz’
Türkiye’de uygulanan bu baskı politikalarının sürdürülebilir olmadığına dikkat çeken Demirer, bir politikanın, tutumun ve davranışın fiziksel sınırları olduğunu söyleyerek, “Türkiye’de ekonomisiyle, siyasetiyle, sosyolojisiyle aklınıza gelecek tüm toplumsal formasyonlarıyla sınıra doğru gidiyor. Toplumdaki memnuniyetsizlikler büyüdükçe bu politikalar daha da sürdürülemez olacaktır. Dolmuşta, otobüste, pazarda insanlar hoşnutsuzluklarını her yerde dile getiriyor. Hep beraber yaşayacağız ve göreceğiz, bugün yaşadıklarımız tarihseldir ama geçicidir kalıcı olan adalettir, kardeşliktir, barıştır. Buna olan inancım tam ve kesindir” diye belirtti.