PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın sorunların, çelişkilerin ve çatışmaların çözülebileceği birinci adres olduğunu vurgulayan yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik, tecridin mücadele ile kırılabileceğini söyledi
İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 23 yıldır ağır tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 9 aydır hiçbir haber alınamıyor. Aile ve avukatları yaptığı tüm başvurulara rağmen Öcalan ile görüşmeye izin verilmiyor. Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecride ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Esra Solin Dal’a konuşan yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik, Türkiye’ye demokrasinin Kürt düşmanlığı üzerine getirilemeyeceğini belirtti. Türkiye’de tecrit, kayyım ve işgal politikalarıyla faşizmin inşa edilmek istenildiğine dikkat çeken Çelik, “Kürt sorununun demokratik çözümü ancak toplumsal bir muhalefet ve gerçek bir demokrasi ile mümkündür” dedi.
İmralı tecridinin en ağır sonuçlarını yaşıyoruz
Toplumun İmralı’da sürdürülen tecridin en ağır sonuçlarını yaşadığını vurgulayan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özel olarak cezaevleri inşa edildi. Almanya’da İngiltere’de İtalya’da yapılan özel F Tipi Kapalı Cezaevleri ve T tipleri de aynı yasa kapsamında Türkiye’de inşa edildi. Orada tecrit altındaki insanların bir şekilde öldürülmesi söz konusuydu. İktidar 1996 yılında cezaevlerinde öldürme olaylarını gerçekleştirmek istedi. Ama o zaman da cezaevlerinde başlanan ölüm orucu direnişiyle bu püskürtüldü. Ancak İmralı’yı kurduktan sonra mesela 19 Aralık cezaevleri operasyonları bir yıl sonra yapıldı. İmralı özel tecridinin en ağır sonuçlarını yaşıyoruz. Yani öncülerin, militanların tecridinden sonra kitlelerin tecridine geldi.”
Nazizm dönemi ile çok benzer
İmralı tecridi ile birlikte toplumsal tecridin de süreklilik kazandığını kaydeden Çelik, kitleler üzerinde baskı ve tecrit uygulanarak sokak hareketliliğin engellenmeye çaldığını söyledi. İktidarın faşist yol ve yöntemlerine karşı geniş bir toplumsal muhalefetin olduğuna işaret eden Çelik, “İktidar toplumsal muhalefeti bastırmak ve iktidarını sürdürmek için halka tecrit uyguluyor. Almanya’da Nazizm’in iktidara gelişiyle bugün Türkiye’de yaşanan tecrit hali ve durumu çok benzeşiyor. Çünkü tecrit giderek her yere yayıldı ve tecritle birlikte politik şiddet, kayyumlar, darbe girişimi hatta salgını bile bir ‘lütuf’ sayan bir iktidar ile karşı karşıya kaldık” dedi.
Öcalan yöntem sunuyor
İmralı tecridinin tarihsel rolü ve konseptinin bütünlüklü bir savaş hali olduğuna dikkat çeken Çelik, Türkiye’de savaşın sivri tarafının her zaman Kürt sorunu olduğunun kaydetti. 1925 Şeyh Sait direnişi döneminde çıkarılan yasaların bu dönemde İmralı tecridine ilişkin çıkarılan yasalar ile aynı amacı taşıdığına işaret eden Çelik şöyle devam etti: “O denemde de kitleleri susturmak için önce basını susturdular. Sona komünistlere operasyonlar yapıldı. Bölgede başlayan hak arayışı da ulusal basında ‘Şakilerin başkaldırısı’ şeklinde sunuldu. Türkiye’de her kritik dönemde böyle odu. İlk defa bir Kürt Özgürlük Hareketi 40 yıldır bu kadar yaygın, modern anlamda bir bütünlük ve demokratik bir kitle hareketine dönüştü. Yani sadece dağda savaşan gerilla hareketi olarak kalmadı. Bu yüzden zulmün de sivri ucu, kavganın da sivri ucu İmralı’da uygulanıyor. Çünkü yüz yılı aşana Kürt sorunun çözümünde bir yol ve yöntem sunuluyor.”
Kürt sorunu çözülürse…
Türkiye’nin demokratikleşmesi Kürt sorununun çözümüne bağlı olduğunun altını çizen Çelik, Kürt sorununun çözüme kavuşması halinde Türkiye’nin önünün açılacağını belirtti. Çelik, “Bu siyasal gerçekliğin arkasında çok uzun bir tarihsel ve toplumsal birikimle birlikte nedenler silsilesi var. Bu düğüm en son PKK’nin önderlik ettiği Kürt Özgürlük Hareketi’nin bir halk hareketine dönüşmesi buna karşı da devlet savaşın her türlüsünü uyguladı ama başaramadı. Bastıramadıkları bu hareketle barışmayı da denemiyorlar. Denedikleri zaman hemen vatan millet bayrak ve Türklük sözleşmesi devreye giriyor. Bu duyguları topluma da yaydılar ve Kürt sorunu ile başlayan savaş hali batıda milliyetçilik, ırkçılık şovenizme kaldıraç yaptılar. Bugün toplumda yaygın olan refleksler de öyle gelişiyor” ifadelerini kullandı.
İlk adım Öcalan’a tecrit oldu!
Öcalan’ın içinde bulunduğu tecrit koşullarının tarihte çok istisnai bir örnek olduğunu dile getiren Çelik, şunları söyledi: “Öcalan’ın durumu ve konumuna benzer Nelson Mandela vardı. İkisi de tutuklandıkları yerden egemen ve sömürgeci siyasetle yeni savaş yolları açabildiler. Mandela da yaptı Öcalan’da yaptı. Barış masa devrildiği zaman ve ilk önce Öcalan’a tecrit uygulandı. Yani çözüme giden yolu tıkamak orada başladı. Bugün artık Türkiye toplumunun bütün gözenekleri, bütün siyasal yapıları toplumsal, sınıflar her kese hedefte yani tecrit uygulamaları bu kadar daraltıldı. Kürtlerle savaşta ısrar eden iktidar sürdürdüğü savaş politikalarıyla artık geri dönecek bir mevzi de bırakmadı. Kürt hareketiyle bütün köprüleri attı, savaş arttı ve en önemlisi toplumun büyük kesimi de artık Kürtlerle savaşla gidilecek bir yol kalmadığı düşünen noktadalar. Bunun farkında olan iktidar baskı politikasını derinleştiriyor. Bu yüzden çiftçilerle, öğrencilerle ve kadınlarla sorun yaşıyor. Çünkü vidaları azıcık gevşetirsek her şey elimizden gidecek dedikleri bir noktadalar.”
Çözüm Öcalan’da
Toplumda iktidarın geliştirmek istediği baskı rejimine karşı çok önemli bir karşı toplumsallık duygusunun hesap sormak için keskin bir yerde olduğuna dikkat çeken Çelik, “İşte Öcalan’la masaya oturursa ne oluru tartışıyorlar. Bu aşamada bunun maddi boyutunu kapatmış durumdalar. Yaşanan sorunların, çelişkilerin ve çatışmanın çözümleneceği birinci adres olarak Öcalan’ın durduğu yerdir. Şöyle ki sadece Öcalan’ı değil siyasal olarak bugün HDP de tecrit altına alındı. Ama o tecrit kırılıyor gördüğümüz kadarıyla. Burjuva muhalefetinin de HDP’yle Kürt oyları ve desteği olmadan yürüyemeyeceklerini biliyor. Bu bir bumerang. Kendi kurdukları sistem kendi kullandıkları silahlar dönüp kendilerini vurur hale geldi. Kürt illerinde atanan kayyumlara ses çıkarmayan burjuva muhalefet, kendilerini oralardan çok uzak görüyordu. HDP zamanında sizde bize çok uzak değilsiniz bu rejim size de döner demişti. Şimdi bakın İBB’yle ilgili kayyum iddialar konuşuluyor meselenin özü bu” diye aktardı.
Tecrit mücadele ile kırılır
Çelik, “Tecrit sonra topluma yayıldı. Tecridin kaldırılmasının çözümü de toplumun bu soruna sahip çıkması ile mümkün olacak. Yani tolum üzerindeki bu tecridi kendisi kıracak. Yani bir yol açılacaksa toplumsal hareketlenme ile açılacak başka reçetesini tarih göstermedi” dedi.
HABER MERKEZİ